Yani İslam devletlerinin liderlerinden dişe dokunur bir açıklama yapılmıyor. Zaten onlar da; “Milletimiz bunu kabul etmez” diyerek topu idare edilenlere bırakıyor. Bahsettiğimiz konu Filistin ve idare edenlerin israil’e bedel ödetecek bir yaptırımlarının olmayacağı anlaşılıyor.  

            Biliyorum konuya bodoslama girdim ama başka çaremiz yok. İslam dünyasının çeşitli ülkelerinde yapılan mitinglere bakın. Hepsindeki ortak figür bizatihi halkın kendisidir. Kalabalıklar toplanıp öfkelerini sıkılmış yumruklar eşliğinde haykırıyor. Ama o devletin idarecileri tabanlarının duygularına ortak olmuyor.

            AK Parti’nin İstanbul’daki “Büyük Filistin Mitingi” de aynı minval üzere, halkın esas özne olduğu bir miting oldu. Çünkü meydanın dolup dolmayacağı günler öncesinden tartışılıyordu. Fakat miting günü gördük ki halk, Filistin meselesinde oldukça hassas. Meydanda adeta iğne atsan yere düşmez bir ortam vardı.

Tabi mitingin sahibi AK Parti ve bundan öte bizzat Recep Tayyip Erdoğan idi. Hatta Cumhurbaşkanı Erdoğan sosyal medya üzerinden halkı mitinge davet ederken; “Filistinli kardeşlerimizle dayanışmamızı tüm dünyaya bir kez daha gösterelim” şeklinde ifadeler kullandı.

Konu Filistin gibi halkın duyarlı olduğu bir mesele olunca, dosta ve düşmana karşı bu uğurda idarecilerimizin atacakları adımların destekçisiyiz diyebilme amacıyla halk yığıldıkça yığıldı alana.

Aslında gelenlerle birlikte bütün kesimler büyük bir beklenti içerisindeydiler. Çünkü mitingden önce AK Parti grup toplantısında Cumhurbaşkanı nispeten güzel bir konuşma yapmıştı. İsrail’e bakan veya cumhurbaşkanı düzeyinde yapılacak ziyaretlerin iptal edildiğini duyurmuştu. HAMAS’ı terör örgütü olarak ilan eden Batılılara; “HAMAS bir terör örgütü değildir” mesajını vermenin yanında, israil’in bir örgüt mantığı ile hareket ettiğini söylemişti. Hâlihazırdaki savaş ile ilgili olarak, israil’in katilliğinden bahisle verdiği mesajlarla konuşmasını bitirmişti.

Öyle ki milletin vekillerinin önünde bütün bunları söyleyen Cumhurbaşkanı’nın, bizzat milletin huzurunda daha farklı bir söylem içerisine gireceği beklentisi oluştu. Kendi ziyaretini iptal eden Cumhurbaşkanı,  herhalde büyükelçiliklerin kapılarına kilit vurabilirdi.

Miting öncesinde yapılan yorumlarda; “Devletlerin miting yapmayacağı, yaparsa alınan önemli kararların halka arzı şeklinde olacağı, bu nedenle Cumhurbaşkanı’nın mitingde çıtayı yükseltip israil’e geri adım attırabilecek kararları bir devlet başkanı olarak ileteceği” şeklinde tahminler yapılıyordu.

Açıkça söylemek gerekirse Erdoğan’ın konuşması vasat bile değildi. Vasatın çok çok altında idi. Eğer böyle bir miting halkın duygularının tatmini için yapılıyorsa, ben olsam miting konuşmasını grup toplantısında, meclisteki konuşmayı ise miting alanında yapardım. Çünkü meclisteki konuşma daha nitelikli ve hiç olmazsa ziyaretlerin iptali gibi yeni kararların verildiğini bildirmesi açısında dikkat çekici idi.

Yani Erdoğan’ın daha önceki konuşmalarını hatırlayanlar açısından ve kamuoyunda oluşan beklenti nedeniyle “Dağ fare doğurdu” desek herhalde yeridir. Çünkü israil’in genel geçer suçlarını tekrar etmenin dışında, bu devlet ve Batı’yı kızdıracak cümlelere yer verilmedi.

Bir de miting esas itibariyle bütün herkese şamil değildi. Gönül isterdi ki böyle hayati bir meselede, aynı 15 Temmuz mitingi gibi bütün liderler orda olsa idi. Oysa Millet İttifakı’nın orada olmayışının yanında Cumhur İttifakı bile fire verdi.

Özetle söylemek gerekirse bütün ülkelerde olduğu gibi Türkiye’deki mitingde de son sözü yine halk söyledi. Liderlerin bu konuda söyleyecek bir şeyleri yok gibi.