Miladi olarak adlandırdığımız takvim; Hz. İsa (as)’ın doğumunu “0” (sıfır) olarak esas alan ve o günden bu yana 2022 yıl geçen zaman göstergesinin adıdır. Batı dünyasının takip ettiği ve sonradan bizlere geçen bu takvim “gericiliğin” sembolü değildir.

    Hicri takvim ise; Resulullah (sav)’in Mekke’den Medine’ye hicretini başlangıç olarak esas alan ve o günden içinde bulunduğumuz zamana kadar 1443 yılın geçtiği takvim sistemidir ki bu da “gericiliğin” sembolü değildir.

     Ama HDP İstanbul Milletvekili Oya Ersoy’un; “Size neden gerici diyoruz biliyor musunuz? Çünkü sizler 500 yıl geride kalmış Osmanlı'yı, 1500 yıl geride kalmış din esaslı toplum düzenini yeniden hortlatmaya çalışıyorsunuz" şeklindeki sözlerinin arasında geçen “1500” ile kastettiği; hicri takvimdir. Dolayısıyla bizatihi Hz. Peygamber (sav)’dir.

   Denilebilir ki; burada bir de 500 rakamı ve Osmanlı var, neden onlardan bahsetmiyorsunuz? Kanaatimce 500 rakamı ve Osmanlı öylesine çalakalem olarak söylenen, esasen 1500’ü söylemeye zemin hazırlamak için kullanılmıştır.

      Geçen hafta Cumhurbaşkanı tarafından sarf edilen sözler için söylemiştim: “Bir söz ağzımızda iken o bize mahkûmdur. Ama ağzımızdan çıktıktan sonra biz ona mahkûmuz.” Oya Ersoy’un ağzından çıkan çıktı ve söylediklerine mahkûm oldu.  

    Tabi tepkiler gecikmedi. Söylenenleri protesto edenler, kınayanlar veya destek verenler peş peşe geldi. Fakat burada esas son sözü Kürtler söylemeliydi. Çünkü HDP denilen Parti ağırlıklı olarak onların oyu ile TBMM’ye girmiş durumdadır. Kürsüde Aziz İslam’ı ve Peygamberini gericilikle suçlayan milletvekili de onların verdiği vekillik sıfatı ile konuşuyor.

      Kimlerden mi bahsediyorum?

Hani şu bizim Kürtler. Hani Araplardan çok kısa bir süre sonra o Aziz Peygamber’in dinini kabul eden Kürtler. Müslüman olduktan sonra İslam medeniyetine, dolayısıyla insanlığa binlerce bilim adamı, şair, âlim, müderris ve mutasavvıf kazandıran Kürtler.  

     Hani Müslümanların hâkim olduğu Kudüs elden çıktıktan sonra gecesini gündüzüne katıp, kanlarını dökme pahasına tekrar fethetmeye çalışan Kürtler. Ve de Selâhattin Eyyûbî eliyle o mukaddes beldeyi gerisin geriye alan Kürtler.

      Hani sadece Cizre’de İbnü’l-Esir Kardeşleri, Ebu’l-Izz el-Cezerî’yi, Seyh Ahmet el-Cezerî’yi, Şeyh Halid el-Cezerî’yi, Şeyh Muhammed Nurullah’ı yetiştirip, medeniyetimize ışık tutan ve Cizre gibi Amed (Diyarbakır), Mardin, Dara, Ruha (Urfa), Şehrezor (Süleymaniye), Musul, Erbil, Erzurum, Van, Hakkâri, Kirmanşah, Sine, Merivan, Amuda, Derik gibi şehirlerde daha nice insan yetiştiren Kürtler.

Hani Mevlana Halid-i Bağdadî vasıtasıyla İslam âleminde manevi fetihler gerçekleştiren, Bediuzzaman gibilerinin ilmiyle iman hakikatlerini, zifiri karanlıkları aydınlatan kandiller olarak süsleyen Kürtler.

Hani Şeyh Said ve yarenlerini Diyarbekir Dağkapı meydanında İslam uğruna kurban veren ve dahi akabinde şehirleri bombalanan, katliamlardan geçirilen, Zilanlara, Halepçelere sahne olan coğrafyasıyla Kürtler.

Tarihe adil şahitlik yapmak üzere HDP İstanbul Milletvekilleri Ömer Faruk Gergerlioğlu ve Hüda Kaya, aynı ilden seçilmiş olan arkadaşlarına tepki gösterdiler. Yine bilindiği üzere HÜDA PAR bu sözlere çok sert tepki gösterdi. Örneğin HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Şeyhmus Tanrıkulu, “TBMM’de halkın değerlerine bu kadar açık bir şekilde düşmanlık yapılması kabul edilemez” diyerek tepkisini dile getirdi.

Ancak gericilikle suçlanan İslam, birkaç milletvekili veya bir partinin dini değildir. Kahir ekser bu ülkede yaşayan herkesin dinidir. Ama özelde tepkilerini dile getirdiğimiz Kürtler Müslümandır.

Hani yukarıda özetle bahsettiğimiz Kürtler.