İki hafta önceki yazımın başlığı “Teşekkürler Trump” idi. Bu hafta Ebu Cehil`e de bir teşekkür etmem gerektiği kanaatindeyim.
Neden mi?
Aslında çok basit. Hz. Peygamber (sav)`in, bu şahsın Müslüman olması için özel bir gayret içinde olduğunu biliyoruz. Hatta gayretten öte, bir duasının da olduğunu biliyoruz. Çünkü; “Ey Allah`ım! İki Ömer`den (Ömer b. Hattab ve Amr b. Hişam) biri ile İslam`ı aziz kıl, güçlendir” (Ahmed b. Hanbel, Müsned,2/95; Tirmizi, 3681) hadisindeki birinden biri, yani Amr bin Hişam, Müslümanlarca “Cahillerin babası” olarak künyelendirilen Ebu Cehil`in ta kendisidir.
Neden bu şahıs böylesi bir duaya muhatap olmuş olabilir? Çünkü Hz. Peygamber (sav) bu şahısta bir kalite ve küfür üzere de olsa bir samimiyet görüyordu. Peygamber (sav); “Küfürde samimi olan, İslam`a girdiğinde de bu özelliğini muhafaza eder” görüşünde olduğundan, Mekke`de şirkin en samimi isimlerinden Ömer b. Hattab ile Ebu Cehil`e, İslam`a girmeleri için dua ediyordu. Neticede; Ömer b. Hattab`ın İslam ile müşerref olması ve sonrasındaki icraatları sayesinde, Hz. Peygamber (sav)`in bu duasında ne kadar isabet ettiğini anlamış oluyoruz.
Şimdi gelelim bu günün Ebu Cehillerine.
Günümüzde Ebu Cehil`in Veliahd Prensi Muhammed bin Selman`ı görünce, inanın Amr bin Hişam`ın şirk dinindeki dosdoğru samimiyetine teşekkür edesi geliyor insanın. Veliaht Selman`ın şu G20 zirvesindeki tavırları, mimikleri, dilini sarkıtarak batılı devlet başkanlarına yavşamasını gördükten sonra, herhalde sizler de bana hak verirsiniz.
Aslında için için seviniyorum da. Çünkü ABD`in gerçek niyetlerini dışa vurup, tüm Müslümanlara anlatmak istediğimiz şeylerin anlaşılmasında, Trump ne kadar yardımcı oluyorsa, aynı şekilde Suudi Arabistan`ın ne kadar batıcı, zalim, gaddar ve israil sevici olduğunun anlaşılmasında, Veliaht Prens de o kadar Müslümanlara yardımcı oluyor.
Belki de işin sonuna geldik. Çünkü Trump`un ABD`de Başkan, Muhammed bin Selman`ın da Suudi`de Veliahd Prens olması ve bahsi geçen ikilinin niyetlerini açık seçik beyan etmeleri, tüm Müslümanları uyudukları uykudan uyandırmaları, yani uyuyan devin uyanması anlamına gelmektedir.
Elbette ki Trump diğer ABD Başkanları kadar zalim ve İslam düşmanıdır. Hakeza Veliaht Selman da selefleri gibi Batı`nın hadimidir. Fakat bu ikilinin satranç tahtasındaki hatalı hamleleri, ümmetin kafasına dank ettirecek cinsten faaliyetleri, ilerisi için ümitvar olmamızı sağlıyor.
Örneğin; Suudi`nin İstanbul Başkonsolosluğunda katledilen Cemal Kaşıkçı olayı ile ilgili olarak, Macron ile Veliaht Prens`in ayaküstü görüşmeleri ve aralarındaki konuşmaların basına yansıması dahi, yukarıda söylediklerimizin teyidi açısından oldukça önemlidir.
Veliaht Prens`in Batı ile nasıl bir diyalog içerisinde olduğunun bir ispatı şeklindeki konuşma, haber sitelerine şu şekilde düştü: “Ayaküstü sohbette Macron'un Kaşıkçı cinayeti ile ilgili olarak, yürütülen soruşturmaya uluslararası uzmanları dâhil etme talebi üzerine Selman, "Endişelenme, endişelenme" diyerek karşılık verdi. Macron ise durumun ciddiyetini göstererek "Nasıl endişelenmem, tabi ki endişelenirim, beni hiç dinlemiyorsun bile" diyerek uyarıda bulundu. Veliaht Prens "Seni dinleyeceğim" diyerek karşılık verdi. Ayaküstü sohbet, Macron'un "Ben sözümün eriyim" demesiyle bitti.
Haber siteleri, televizyonlar veya sosyal medya gibi basın materyalleri ile bütün dünyaya servis edilen bu tür konuşmalar, inşallah dediğimiz türden bir uyanışla sonuçlanır da, mazlumlara musallat olanların alaşağı olacağı günleri dünya gözü ile hep birlikte görürüz.
İnşallah.