Bu İstanbul'un mu yoksa
O sırat köprüsü mü?
Karşıda zebaniler
Ebrehe askeri mi?
Dikilmiş sıra sıra, o kocaman filleri.
Hani nerde gökten süzülen o ebabiller.
İşte bak geliyor uzaktan karartılar.
Göğün değil bunlar,
Yerin ebabilleri.
Uçurmadı kanatları, koşa koş geldiler.
Ağızlarında tekbir, ellerinde dualar.
Haykırdılar hep birden, geceyi titrettiler.
Bir kıyamet kopuyor bu köprünün üstünde.
Tankların uğultusu,
Kan ve barut kokusu.
Boğazda düğümlenmiş,
Kaderimin dokusu.
Tekbirler salavatlar,
Devriliyor civanlar.
Ah İstanbul boğazı,
Kaderimin dar ağzı.
Boğazına vurulmuş esaret zincirleri.
Nefesimi kestiler
Yüreğim kor bir acı.
Ebabiller geliyor, vuruluyor ard arda,
Dönmek yok ki bu yoldan,
Dönse ölümden acı.
Bir millet kenetlenmiş, olmuşlar kardeş bacı.
Ey İstanbul boğazı,
Bir kader var sırtında, bir millet var ardında.
Ya geçecek sırtından ya batar sularında.
Şafak söküldü, tanklar sürüldü,
İstanbul boğazı yine özgürdü.
Mehmet Zülfi Tan 27.07.2016