Suriye meselesi öyle bir hal aldı ki, ümmeti parçalamanın eşiğine geldi. Her konuşan bir tarafgirlikle konuşuyor ve karşı tarafa etmedik hakaret ve lafları bırakmıyor. Üstüne üstlük bu laflara senin de katılmanı istiyor. Eğer onu tasdiklemesen vay haline, anında karşı cepheye sürülüyorsun ve sağlı sollu saldırılara maruz kalıyorsun.

   Oysa Allah Kitabı Mubinde Hucurat suresinde şöyle buyurmamış mı: “O halde müminler içinden iki gurup çatışırsa veya savaşa girişirse, onlar arasında barışı sağlayın. Buna rağmen iki guruptan biri, diğerine haksız şekilde davranırsa, davranışını Allah'ın buyruğuna uygun hale getirinceye kadar, haksızlık yapan taraf ile mücadele edin. Eğer yaptıklarından vazgeçerlerse, adil bir şekilde aralarını bulun, hep insaflı ve adil davranın. Şüphesiz ki Allah, adaletle barış yapıp adaletle karar verenleri sever.”

   Şimdi biz iki Müslüman topluluğun birbiriyle savaştığı bir manzara ile karşı karşıya kaldığımızda nasıl davranmamız gerektiğini Allah haber vermiyor mu?

   Bizim bu Müslümanları barışa davet etmemiz gerekmiyor mu? Ama biz ne yapıyoruz,  bırakın savaşan tarafları, savaşla bir alakası olmayan uzak insanları da bu savaşa davet ediyor, alevlere su yerine benzin döküyoruz.

   İki topluluk savaşıyorsa elbette o topluluklar birbirine ağza alınmayacak hakaretler edebilirler. Çünkü neticede bir savaş ve çatışma hali var. Bunları anlamak kolay da bu çatışmanın uzağında olan Müslümanlar, bu fitneden kendilerini muhafaza etmeleri gerekirken, tarafları itidale, sulha, kardeşliğe davet etmeleri gerekirken, onlar da öyle bir dil kullanıyorlar ki bu savaşı her tarafa yayıyorlar.

   İki topluluk arasında barışı sağlayacak bir yol, bir dil, bir üslup tutmamız Allahın emridir. Bunun dışında bir tavır bu emre karşı gelmektir. Ateşi tutuştuğu yerde söndürmek için var gücümüzle çalışmamız gerekirken bu ateşi ülke ülke, şehir şehir, mahalle mahalle, ev ev gezdirmek ancak daha büyük bir fitneye sebep olmaktır.

   Bu anlamda savaşın dışındaki Müslümanlar Suriye savaşına çok temkinli ve sulhçu bir dille yaklaşmalılar. Savaşan tarafların dillerini kullanmamalılar. Bu ateşin sönmesi için çabalamalılar.

   Bugün ümmetin karşı karşıya bulunduğu fitne her zamankinden daha yıkıcı ve yakıcıdır. Bugünün teknolojik araçları aynen silahları gibi yıkıcı gücü çok fazladır. Bu güçlerini var güçleri ile ümmeti yok etmek için harcayanlara malzeme verilmemelidir.

   Bütün zamanlarda bir kuraldır ki, ateşe su dökülerek söndürülür. Bu ateşe benzinle gitmek, körükle gitmek ateşi ancak daha da gürleştirir.

   Bu savaşın içinde olmayan Müslümanlar savaşanların dilini değil barıştıranların dilini kıllanmalılar. Bu savaşın yayılması için değil bitirilmesi için çalışmalılar. Ümmete daha fazla zarar vermemesi için çaba sarf etmeliler.

   Yoksa zaten ortada bir savaş var.