Bölgede bir barış süreci başlatıldı. Bu süreçte bölgede pkk`den başka kimse muhatap alınmadı. Sebebi de ellerinde silah olmasıydı. Yani devlet ellerinde silah olmayanlara dedi ki "sizinle görüşmemiz ve görüşlerinizi almamız için elinize silah almalısınız."
Bizim elinde silah olanlarla görüşülmesi ve elindeki silahı bırakması için ikna edilmesinde bir sıkıntımız yok. Ama topyekun bir milletin sorununu da gidip onlarla halletmeye çalışması , mütedeyyin ve dindar kurum ve kuruluşların saf dışı edilmesi işi çığırından çıkardı.
Devlet yetkilileri bölgede çözüm süreci adın düzenlenene bütün toplantı ve etkinliklere sadece eli silahlı olanları ve yandaşlarını muhatap aldı. Başka kimseye itibar etmedi.
Devlet yetkilileri İslam ve Müslümanların düşmanı olan eli silahlı pkk`nin başındaki zatı Kürtlerin lideri yaptı. Bütün görüşmeleri onunla yürüttü. Bu görüşmeleri ve anlaşmaları herkesten sakladı. Ne için, nasıl anlaştılar kimsenin haberi yok.
Ama pkk ve yandaşlarının yaptığı saldırılardan ve talanlardan anlıyoruz ki, kapalı kapılar ardında yapılan görüşmeler ve anlaşmalar hiç de Müslüman halkın yararına değil. Pkk ve avaneleri yakıp yıkıyorlar, adam öldürüyorlar, adam kaçırıyorlar ama sorumluluk makamında olan devlet kılını bile kıpırdatmıyor. Üstelik sorunun çözümü için pkk ve avanelerini adres gösteriyorlar. Halk da bu durumda bu adrese yöneliyor. Devlet halkı pkk ve avanelerine mecbur bırakıyor.
Yani devletin politikası tamamen silaha ve silahlı güçlere endekslenmiş durumda. Silahsız isen seni kimse muhatap almıyor. Görüşlerinin ve fikirlerinin bir kıymeti harbiyesi yok.
Diğer taraftan pkk ve avanesi dışında müslüman halkın oluşturmaya çalıştığı siyasi ve sosyal yapılar sürekli saldırı altında. Bugüne kadar bu saldırıların failleri yakalanmadı, kimseden hesap sorulmadı. Bunun üzerine adamlar azdıkça azdılar. Evlerimize, işyerlerimize saldıramaya başladılar. Kanımızı dökmeye başladılar.
Kendisinden başka güç istemeyen pkk ve avaneleri bölgeyi kendi çiftliklerine çevirdiler. İstedikleri adamı öldürdüler, istediklerini kaçırdılar. Canları sıkıldı günlerce yolları kapattılar. Hayatı felç ettiler. Devlet de oturup seyretti.
Bugün geldiğimiz noktada anladık ki hem devlet hem de pkk artık sadece silahlı kuvvetleri muhatap alacaklarını gösterdiler. Siyasi ve sosyal olarak canınız ve malınız pahasına ortaya koyduğunuz duruşunuzu, fikirlerinizi ve çözüm yollarınızı hiç bir şekilde dikkate almıyor ve muhatap olarak kabul görmüyor. Sizi siyaset sahnesinde ve sosyal alanda görmek istemiyorlar.
Bunun için devlet tarafı seni muhatapsız bırakarak siyaseten bitirmeye çalışırken, pkk de seni silahlı olarak bitirmeye çalışıyor. Devlet seni muhatap almayarak siyaseten bitmek istediği gibi, şimdi de pkk senin bütün dernek ve parti merkezlerini yakıp yıkarak maddi olarak bitirmek istiyor. Yakılmadık bir parti binan, iş yerin ve derneğini bırakmadılar.
İş bugün yine geldi iş silahlı kuvvetlere dayandı. Bizim de artık bu siyaseti bırakmamızı istiyorlar. Biz de parti ve dernekleri kapatalım mı?
Hizbullah cemaati bundan sonra halkı koruyacağını ve saldırılara cevap vereceğini ilan etmişken bu işi artık onlara mı bırakalım? Çünkü yarın yine aynı olaylarla karşılaşacaksın. Her bahane ile sana saldıracaklar. Seni yakıp yıkacaklar. Sana söz ve hayat hakkı tanımayacaklar. Bugün elimizde silah olmadığından koruyamadığımız bir derneğini bir parti merkezini korumayı hizbullaha mı bırakalım? Onun için bu işin onların anladığı dilde konuşan Hizbullah mı illa çözsün? Bu iş sonuçlayıncaya kadar aradan çekilelim mi? O zaman bakalım sokaklara dökülüp sana saldırabilecekler mi? Kobani`den kovuldukları gibi, onlar buradan da kovulur mu kovulmaz mı görelim?
Herhalde devlet ve pkk bunu istiyor. Dernekleri, partiyi kapatın. Sosyal ve siyasal faaliyetlere son verin. Siz susun silahlar konuşsun!