Dün gece işgalci israil rezil kepaze oldu. Mazlumlara kan kusturan cani, kadın, çoluk çocuk öldüren katil Netanyahu rezil oldu. Başına gökten yağmur gibi ateş yağdı. Fareler gibi kaça kaça sığınağa girdi.

Kaç aydır İran ha saldırdı ha saldıracak dediler. İsmail Heniyye’nin şehadeti ile bu iş artık an meselesiydi. Ancak yeni öğreniyoruz ki, İran karşılık vermesin diye Avrupa, Gazze'de barış sözü vermiş ve yalan söylemiş. İran barışı beklerken bunlar bu sefer Lübnan’a saldırdı. Hasan Nasrallah ve ileri gelen komutanları şehit ettiler. Daha da azgınlaştılar. Yine durmadılar ve kara harekatı başlattılar. Bu arada da Gazze'de katliama devam ettiler. Azgınlaştıkça azgınlaştı, zalimleştikçe zalimleşti. Burda da durmadı, İran’a demokrasi getireceklerini, İran’ı özgürleştireceklerini söylemeye başladılar. Çünkü psikolojik üstünlüğü ele geçirmişti. Birinin bu azgınlığa dur demesi gerekiyordu.

Bunu yapacak tek devlet vardı o da İran’dı. Herkes ondan karşılık bekliyordu. Çünkü uluslararası itibarı yerle bir olmuştu. Komutanları ve elçiliği Suriye’de vuruldu, ülkesinde misafir ettiği başbakan vuruldu. Dolayısıyla artık adım atması gerekiyordu. Daha önce attığı füzelerin çoğu havada imha edildi. Çünkü mesafe uzak ve füzelerin de hızı yavaştı. Artık ondan da bir ders almıştı.

Bu seferki saldırısı farklı olmalıydı. Ve öyle de oldu. Süpersonik füzeler ile israile saldırdı. Demir kubbe engelleyemedi. Çevredeki satılmış hainler engelleyemedi. Amerika ve dostları da engelleyemedi. İşgalci israilin askeri hava alanlarına füzeler yağmur gibi yağdı. Üç havaalanını kevgire çevirdi. Savaş uçakları pert oldu.

Bazıları İran hakkında ileri geri konuştular, Hizbullah hakkında Suriye üzerinden vurmaya çalıştılar. Biz ümmet savaşta iken aramızdaki ihtilafları bir tarafa bırakalım diyoruz. Önce düşmanı defedelim, sonra dönüp aramızdaki meseleleri halledelim. Hiç olmazsa bu zaman diliminde, elimizle ve dilimizle düşmana moral vermeyelim.

Gazze ve Lübnan Müslümanlarının acısına ortak olduğumuz gibi sevincine de ortak olalım. Onları yalnız bırakmayalım. Cephede savaşan mücahitlerin gözü ile olaylara bakalım. Kendi iç ihtilaflarımızın penceresinden bakmayalım. Böyle yaparsak düşmana fırsat vermiş oluruz. Yoksa biz şunlar Gazze’nin yanında yer aldığı için ne yaparsa yapsınlar haklı demiyoruz. Hem bizim haklı veya haksız dememizle de kimse haklı veya haksız da olmuyor. Ayrıca birbiri ile savaşan tarafların durumu ile savaşmayan tarafların durumu da bir değil. İslam'ın bunlar hakkındaki hukuku ayrı ayrıdır. Mesela babası öldürülmüş olan birinin katil hakkındaki hükmü ile Müslüman ama olayla alakası olmayan birinin hükmü bir değildir. Birisi kısas ile canını alabilirken diğeri suçluyu öldürse o da katil olur.

Velhasılı kelam, her zamanın ayrı bir durumu, her eylemin de ayrı bir hükmü vardır.

Biz bugüne bakalım ve bu denklemde safımızı sıklaştıralım.

israil bu füzeler ile yerin dibine geçti. Demir kubbe efsanesi çöktü. Moralleri sıfıra indi. Suratları bir karış yerde süründü. Müslümanlar sevindi. Moralleri yükseldi, Gazze'de sevinç gösterileri yapıldı. Dünya Müslümanlarının göğsü ferahladı. Allah u Ekber ve lillahilhamd.