Narin kızımızın ölümü ile bir millet olarak kahrolduk. Hala da katiller ile ilgili detaylar açığa çıkmış değil. Yalnız ilk günden beri bazı ahlaksızlar olayı başka mecralara çekmek istediler. Çocuğun Kur’an Kursundan geldikten sonra kaybolması üzerine önce Kur’an kurslarını hedef aldılar. Bu tutmayınca bölgedeki dindar insanları ve HÜDA PAR’ı hedef aldılar. Ne yapıp edip olayı dine ve dindarlara yıkmayı başarmalıydılar. Bunun üzerinden ülkede bir kaos, kalkışma ve kargaşa çıkarmalıydılar. Yoksa bu olayı emellerine alet edemeyecekler ve hatta biraz da kendi pislikleri ortaya çıkacaktı.
Peki, bu olaydaki pislikler nelerdi? En evveli muhtar ve olayda ismi geçen üyeler DEM parti sempatizanı idiler. Meydanlarda görüntüleri vardı. Bunun ortaya çıkmaması lazımdı. İkincisi bu mahallede ikinci parti olmuşlardı. Bunun da gündeme gelmesini istemiyorlardı. Üçüncüsü kendilerinin savunduğu özgür yaşamın sonuçlarıyla karşılaşmak istemiyorlardı. Bunların hepsi onları zora sokacaktı. Bundan dolayı hemen karşı saldırıya geçtiler. Ellerinde bir delil olmamasına rağmen direk HÜDA PAR’ı hedeflerine koydular. Her gün sosyal medyada yalan haberleri sistematik olarak ürettiler. CHP, ZAFER Partisi ve DEM, suçlayıcı açıklamalarda bulundular. Aynı kelimeler, aynı cümleler kullandılar. Bu açıklama ve haberler üzerinden sahadan destek almaya çalıştılar. Aileye sürekli HÜDA PAR ile ilgili sorular sordular. Yalanlarına bir kulp bulmaya çalıştılar. Ama nafile! Yalan hakikat olur mu hiç? Olamaz! Lakin tabanları bu yalana inandılar. Çünkü öyle bir tabanları var ki, her yalanı hemen hakikat olarak kabul etmeye hazırlar. Yeter ki parti bunun öyle olduğunu söylesin. Sanki gözleriyle görmüş, kulaklarıyla duymuş gibi anlatırlar.
İkinci bir mesele de Kandil’in talimatları. Kandildeki savaş baronları bölgeyi harekete geçiremiyorlardı. Halk artık kan ve gözyaşı istemiyordu. Bunun için zemin de yoktu. Bu olay üzerinden bir şey yakaladılar. Bunu hemen işleyip servis ettiler. Halkın hissiyatından istifade etmek istediler. Çünkü bu konuda çok mahirlerdi. Adamı öldürüp taziyesinde ağlıyorlardı. Aynen Narin’in katilleri gibidirler. Dolayısıyla ne kadar halkı sokağa çekip olay çıkarırlar ise o kadar elleri güçlenecekti. Büyük bir siyasi rant elde edeceklerdi. Bunun için hemen eski defterleri karıştırdılar. Yahudiler gibi düşmanlıkları ve ölümleri servis ettiler. Yahu insan milletinin huzurunu ve güvenliğini ister. Sağlığını ve selametini temine çalışır. Ama bunların sermayesi kan, gözyaşı ve cenazelerdir! Jın dediler kadını toplumun ortak malı haline getirmeye çalıştılar. Kimsenin namusu değiliz dediler. Namusumuz cinselliğimiz değil dediler, lgbti+ sapkınlığı özgürlüğümüzdür deyip şeytani söylemler geliştirdiler. Milletin namusunu talan ettiler. Jiyan dediler ama hep ölüm getirdiler. Çocukları dağa kaldırıp ordulara yem ettiler. Azadi dediler ama insanları esrar, eroin ve fuhuşa, kandil baronlarına tutsak ettiler.
Laik eğitim sistemini, laik yaşamı savundular. Din ayrı devlet ayrı dediler. Devletin ahlakını ahlaksızlık yaptılar. Toplum kabul etmeyince ahlakı dine yüklediler. Bunu dinden almaya çalışıyorlar ama dinin de ahlaklı bir toplum yetiştirmesi için devlete sahip olması lazım. Efendim devleti biz istediğimiz gibi yönetelim ama din de bizim hizmetçimiz olsun. Yıktıklarımızı onarsın. Yok öyle bir dünya! Bütün bu işlenen cinayetler, pislikler ne yazık ki sizin laiklik sisteminizin pisliği. Bunu dine ve dindarlara temizletemezsiniz!