Evliydi, dört çocuk babasıydı, memurdu, imamdı..... Onu dünyaya bağlayan çok sebepler vardı. Ama Hasan zulme sessiz kalmadı. Resulullah’ın hadisi ile amel etmeyi seçti. Çünkü o bunu minberde her gün insanlara anlatıyordu. “İnsan bir kötülüğü gördüğünde önce eliyle, gücü yetmez ise diliyle, ona da gücü yetmez ise kalbiyle buğzetmeli ve oradan uzaklaşmalıdır.” diyordu. O da imanın en güçlü olduğu yolu seçti ve eliyle zulme engel olmaya çalıştı. Allah yolunda şehit olmayı seçti.
Eylemi ile söylemini pekiştirdi. Urfa’nın ve Türkiye’nin yüz akı oldu. Kudüs davasının ümmetin davası olduğunu tüm dünyaya haykırdı. Selahaddin torunlarının bu zulme rıza göstermeyeceğini haykırdı. Siyonistlerin hiçbir yerde rahat rahat gezmeyeceğini ilan etti. Hem katliam yapsınlar hem de üstündeki kanlı elbiselerle yeryüzünde serbest dolaşsınlar. Yok öyle yağma. Bırak yeryüzünde gezmeyi, işgal ettikleri topraklarda bile serbest dolaşamazlar.
İşte Şehit Hasan kardeşimiz bunu haykırdı. Eylemi ile bunu ortaya koydu. Zillet içinde yaşamaktansa izzet ile ölmeyi tercih etti.
HAMAS onu Kudüs şehidi ilan etti. Müslümanlar onu bağrına bastı. Cesareti ve kahramanlığıyla bütün Müslümanların gönlünde taht kurdu. İstanbul surlarındaki Ulubatlı Hasan ile Kudüs sokaklarındaki Urfalı Hasan birleşti. Otuz dört yaşında şehitler ve kahramanlar kervanına katıldı.
Her bir Müslüman, Hasan gibi olmalı. Zulüm karşısında safını belli etmeli. Zalim eliyle zulmediyorsa Müslüman da eliyle buna engel olmalı. Zalim sözüyle zulüm ediyorsa, Müslüman sözüyle buna engel olmalı. Her şey dengi ile olmalı. Bunu da ancak Hasan gibi mücahitler yapar. Yoksa bu işin edebiyatını yapanlar çoktur. Bize edebiyat değil eylem lazım. Laf değil iş lazım. Vaaz değil cihat lazım. Çünkü laf edenlerimiz çok ama iş yapan, amel yapanlarımız az. Dolaysıyla Hasan kardeşimizin eylemi değerli ve kıymetlidir. Şehadetini tebrik ediyoruz.
Türkiyeli Müslümanlar şehitlerine sahip çıkmalı. Onu bağrına basarak ona layık bir defin işlemi yapmalı. O kendisine düşeni yaptı. Ahdine sadık oldu. Biz de kendimize düşeni yaparak ona, davasına ve geride bıraktıklarına sahip çıkmalıyız.
Şanlıurfa, şehit Urfalı kardeşine yaraşır bir defin yaparak Kudüs davasını ve şehidini şereflendirmelidir. Kudüs’e, mucahitlere, şehitlere ve Kudüs Şehidi Urfalı Hasan Saklanan’a selam olsun.