Türkiye’de İslam düşmanlığı yapan cephe çok şeytani bir eylem ve söylem geliştirmiş. Bir olay olduğunda eğer toplum tarafından kınanan ve tepki gösterilen bir şey ise, topu hemen Müslümanlara atar. “İşte Müslüman olduğunu söyleyen insanların yaptıkları” diye bas bas bağırırlar. Ama eğer olay halkın hoşuna giden bir mesele ise hemen sahiplenirler ve işte cumhuriyetin, laikliğin ve bilmem kimlerin eseri diye öve öve bitiremezler.
Hâlbuki yüz yıllık cumhuriyet tarihine baktığımızda, nerede bir başarı varsa dindar ve muhafazakar insanların gayretiyle oluşmuş başarılardır. Hangi zamanda bir kalkınma ve gelişme olmuşsa, yine Allah’tan korkan, millete hizmeti ibadet gören İslami kesimin zamanı olduğunu görürüz. Diğer kesimin tek derdi sistemi korumak için askeri darbeler yapmaktır. Aslında dertleri sistem de değil, kendilerine hizmet etme üzerine kurulan sistemdir. Çünkü bu sistemi kuranlar, bu sistem halka hizmet etsin diye değil belli bir azınlığa hizmet estin diye kurmuşlardır. Bu halkı her zaman kendilerine düşman olarak görmüşlerdir. Her zaman sistemi halka karşı korumuşlardır. Devletin en büyük görevi de halkın onu ele geçirmesine mani olmaktır. Tam bir akıl tutulması diyeceksiniz am mesele öyle değil. Mesele Müslümanların devletin başına geçmemesidir. Mesele batının istediği bir sistemle ve istediği insanlarla bu ülkenin yönetilmesidir.
Çünkü batı İslam’ın nelere kadir olduğunu biliyor. Müslümanların İslam ile buluşmalarında kıyametlerinin kopacağını tarihten biliyor. Dört bin kişilik bir İslam ordusunun altmış bin kişilik bir küffar ordusunu çil yavrusu gibi dağıttığını biliyor. İslam’ın söndürülemez bir ışık ve nur olduğunu biliyor. İslam’ın bir mıknatıs gibi insanları kendine çektiğinin farkında. Eskiden bunu saklayıp gizleyebiliyorlardı, halkları pislik içendeyken Müslümanların cennette yaşadığını halkalarından gizleyebiliyorlardı. Ama bugün için artık bu mümkün değil. Bu çağda gizlilik diye bir şey artık yok. Her şey ortada ve herkes ulaşabiliyor. Dolayısıyla onların yapabileceği tek şey İslam’ın devlet yönetimine getirilmemesidir. Bunun için var güçleri ile çalışıyorlar. Hele hele daha önce İslam’ın bayraktarlığını yapmış milletlerin İslami devlet sistemiyle tanışmaması için gerekirse bütün bir milleti yok etmeyi bile göze alırlar. Bakın, ülkemizdeki her türlü ahlaksızlık ve sapıklığın destekçileri batıdır. Her türlü siyasi akımın destekçileri batıdır. Her türlü saçma sapan projelerin destekçileri batıdır. Tüm ihtilaf ve sorunların çıkmaza girmesi için yapılan çalışmaların arkasında yine batı vardır.
Batı tam bir şeytandır. Her yerde bu şeytanlığını çok güzel kılıflara gizlemiş. Batı tam bir insan kasabıdır ama bu kasaplığını çobanlık gibi gösteriyor. Batı tam bir zalimdir ama bu zalimliğini doktorluk gibi gösteriyor. Tam bir zalimdir ama bu zalimliğini insan hakları kılıfına sokmuş. Her bir zalimliğine çok güzel bir kılıf bulmuş ve onunla işini yürütüyor. Aramızdaki kuklaları da aldıkları üç beş kuruş için bu çalışmaları öve öve bitiremiyorlar. Halka bunları çok şirin gösteriyorlar.
Lakin artık mızrak çuvala sığmıyor. Bu iletişim çağında herkes bilgiye ulaşıyor. Millet artık kuklaları değil kuklacıyı görüyor. Batının ahlaksız ve zalim medeniyeti önce kendisini sonrada kendisine inananları pişman edecek, ediyor. İslam güneşinin de doğmasına hiçbir şekilde mani olamayacak.
İKİYÜZLÜ BATI MEDENİYETİ
Mehmet Zülfi Tan