Avrupa’da her gün eylem var. Gün olmuyor ki bir ülkede gösteri, protesto ve eylem olmasın. Ama kimse “Avrupa yıkıldı, yakıldı, yok oldu” demiyor. “Halk yönetime karşı ayaklandı, Avrupa düştü düşecek” demiyor. Dünya devletlerinin geri kalanları “biz Avrupa halkları ile beraberiz, Onları destekliyoruz” demiyor. Demiyor da demiyor…
Ama gel gör ki halkı Müslüman olan bir ülkede, hele hele batının emirlerini dinlemeyen bir ülke ise en ufak bir ölüm veya birkaç ağaç sökülmesi abartılır, daha ne olduğunu anlamadan sokaklar ateşe verilir, anında bütün batılı ülkeler direnişçilerin! yanında olduğunu bildirir. Rejimin yıkıldı yıkılacak pozisyonda olduğu pohpohlanır. Göstericiler kahramanlaştırılır ve ölenler kutsanır. Bir anda ortalık savaş alanına döner.
Ey akıl sahipleri bundan bir ibret alınmaz mı? Ey yöneticiler ve yönetilenler bu size garip gelmiyor mu? Buna karşı bir tedbir almak gerekmez mi? Neden böyle oluyor diye başımızı önümüze eğip düşünmemiz gerekmez mi? Biz nerde hata yapıyoruz dememiz gerekmiyor mu?
Halkımızı bu kadar kolay sömürgecilere yem etmemeliyiz. Bundaki en büyük sorumluluk yöneticilerindir. Yönetimde adalet, liyakat ve şeffaflık ilkesi çiğnendikçe daha çok bu çukurlara düşmeye devam edeceğiz. Hiç dış mihrakları, falan ülkeyi, filan örgütü suçlamaya gerek yok. Tek sebep adaletsiz yönetimlerdir. Kim adaletin olduğu yerde ayaklanır da adaletsizliği ister? Dünyada böyle bir şey yok. Ama adaletsizliği bahane edip bir imparatorluğun yıktırıldığını ve yerine daha adaletsiz bir sistemin kurulduğunu da biliyoruz. Dolayısıyla sistemde adalet en büyük silahımızdır. İç meselede müşavere ve kardeşlik hukuku, şeffaf yönetim, adil bir paylaşım en değerli birlik harcımızdır. Ondan sonra dinimiz, vatanımız, tarihimiz bu harcın tuğlaları olur. Onunla sağlam bir bina örülür. Yoksa bu harç sağlam olmazsa diğerlerinin ömrü çok kısa olur.
Batı dünyası bir yırtıcı gibi sürekli av arar. Leş kargaları gibi leş arar. Onun av sahası da ümmet coğrafyası ve mazlum milletlerdir. Tarihte hep bunlarla avlanmıştır. Bu milletleri parçalamış, kanlarını emmiştir. Hala da devam etmektedir. Bunlara en büyük fırsatı ve imkânı da ne yazık ki yöneticilerimiz vermektedir. Onlara dost muamelesi yapmakta, kendi halklarını da düşman görmekteler. Halkı zorla batının tuzaklarına itmekteler. Artık uyanın. Milletiniz arasında adaletle hükmedin. Dünya sizin medeniyetinizin adaletini, merhametini ve kardeşliğini beklemekte.
Bu leş kargalarına daha fazla kurbanlar sunmayın.