Son zamanlarda ekonomi kötüye gidiyor. Bir zam furyasıdır almış başını gidiyor. Hükümet bu zamları durduramıyor. Halkın tepkisi gittikçe artıyor. Dart gelirli vatandaş git gide temel besin maddelerini almakta bile zorlanacak. Şu anda durum çok kritik. Hükümetin asgari ücrete yaptığı zamlar da eridi gitti. Şimdi ikinci bir zam gündemde. Bu sefer de işveren sıkıntıya düşecek. Giderler artacak. Bazı işyerleri ya işten çıkaracak ya da dükkânı kapatacak. Hükümet öyle bir formül bulmalı ki ne şiş yanacak ne de kebap.

Dolayısıyla hükümetin işi çok zor. Çünkü bir kısın zamları kendisi de yapmak zorunda kalıyor. Var olan bütçe bunu zamsız kaldıramıyor. Hükümet artık dar gelirliye yük yükleyemez. Bundan sonra ancak zenginlerden fedakârlık yapmaları istenmeli. Çok kazanandan çok almalı ki dengeyi sağlasın. Yoksa ekonomide artık geriye doğru bir gidiş olacak. Hükümetin yaptığı bu hizmetler de aç kalan insanların gözünde bir değer ifade etmeyecek.

İşin ekonomik boyutu böyle iken bir de insan hakları boyutu da ortaya çıktı. Zaten anayasayı değiştirmediğinden dolayı darbe artığı ve FETÖ zihniyeti devlet kanunlarında, aklında ve arşivinde dururken bir de şimdi sokakta insanları coplama manzaraları kendini boy boy göstermeye başladı. Bir anda sahne ve algılar değişmeye başladı. İşkenceye sıfır tolerans gibi iddialı bir söylemle ortaya çıkan hükümet, gerçekten de sıfır tolerans tanıdı. Ben hem öncesinde ve hem sonrasında gözaltına alınıp cezaevi yeten biri olarak söylüyorum, arada dağlar kadar fark vardı. Bu hükümet döneminde en ufak bir işkenceye tolerans yoktu. Tek tük olmuşsa da, bütün bir ülkeyi zapt u rapt altına almak mümkün değildir.

Ama şimdi Adana’da yaşanan hadiseler ve bunun karşısında kolluk kuvvetlerinin tavrı insanları dehşete düşürdü. Herkes ekranları başında yapılanlara bağırdı çağırdı. Vicdanı kabul etmedi. Hayvanlara reva görülmeyen muameleyi, insanlara yapan bir uygulama ile karşılaştık. Başörtülü, çarşaflı, çocuklu bayanları kimse dinlemedi, hepsini copladılar. Yerde yatanlara kimse acımadı, bayılanlara aldırmadı; kafa, göz, yüz demedi büyük bir öfkeyle vuruyorlardı.

Elbette kolluk kuvvetleri kanunları uygulayacak. Karşı gelenlere müdahale edecek. Gerekli işlemleri yapacak. Belki de tahrik edilecek, sabrı zorlanacak, psikolojik saldırılar olacak. Ama o bir profesyonel gibi davranmak zorunda, kanunlar çerçevesinde hareket etmek zorunda. Yanlış anlaşılmalara yol açacak hareketlerden uzak durmak zorunda. Suç işleyenin cezasını kendi vermeyecek, onu mahkemeler verecek. Sokaktaki insanlar gibi kavgaya tutuşmayacak. Profesyonelliğini gösterecek.

Bu manzaralar bu hükümete yakışmadı, bu ülkeye yakışmadı. Bir daha olmaması için acil önlem alınmalı...