Genelde bütün kurumlar, küçük olsun büyük olsun, bir yılın ardından bir muhasebe yaparlar. Bu muhasebe sonucu işletmelerinin karda mı yoksa zararda mı olduğunu hesaplayıp, ona göre yeni politikalar, stratejiler ve yollar hazırlarlar.
Kurumlarda hal böyle iken, insanoğluna baktığımızda yıl sonlarında şeytani bir söylem ile yıl sonu muhasebe yapmaları gerekirken, kutlama yapıyorlar. Sanki bir yılı en yüksek karla kapatmışlar da onun kutlamasını yapıyorlar.
Kurumlarda hal böyle iken, insanoğluna baktığımızda yıl sonlarında şeytani bir söylem ile yıl sonu muhasebe yapmaları gerekirken, kutlama yapıyorlar. Sanki bir yılı en yüksek karla kapatmışlar da onun kutlamasını yapıyorlar.
Yılbaşı değil de bizim için yılsonu önemlidir. Çünkü geçmişimize bakarak geleceğimizi yönlendireceğiz. Ama geçmişin muhasebesini yapmayanlar geleceğe de bir şey veremezler. Şu anda bu yozlaşmış kültür bizim insanımız arasında da yayılıyor. Sanki yılbaşı her günahı mubah kılıyor gibi, bir yıl boyunca yapılamayan rezaletler bu akşamda sergileniyor. Devlet de bunu teşvik ediyor. Yılbaşı özel çekilişleri, özel programları vb. uygulamalarla halkımızın değerleri yozlaştırılıyor.
Bir ülke kendi halkını kumara, içkiye ve fuhşa alıştırmak için kurumlar açar mı? Maalesef ülkemizde bunlar yapılıyor. Kumarı, şans oyunları adı altında devlet kendisi oynatıyor. Birçok içki fabrikası, devlet tarafından kurulup işletiliyor. Özel gün ve gecelerde devlet erkânlarına içki servisi yapılıyor. Devlet tarafından, fuhuş evleri açılıp insanlarına fuhuş yaptırılıyor. Yani devletin kendisi kadın pazarlıyor. Halk arasında en ağır bir şekilde isimlendirilen bu fiili bizzat devletin kendisi yaptırıyor.
Yıllardır bu zalim sistem İslami değerlerin yerine batılı değer sistemlerini oturtmak için çalıştı. Bunu yapmak için her işi kendisine meşru saydı. İslam`ın içki yasağını ortadan kaldırmak için meyhanecilik yaptı. İslam`ın kumar yasağını ortadan kaldırmak için kumarhanecilik yaptı. İslam`ın ar,namus ve haya kavramlarını da öldürmek için (affedersiniz) pezevenklik yaptı. Halada yapmaya devam ediyor. İnsanları dinden saptırmak ve yoldan çıkarmak için elinden geleni ardına koymadı. İşte geldiğimiz nokta ortada. Yılbaşı gecesinde yapılan rezilliklerle bu ümmet, tüm dünyaya rezil edilmekte. Bir İslam milletine yakışmayan fiil ve davranışlarla rezil kutlamalar yapılmakta.
Her milletin kendine has gelenek ve görenekleri vardır. Bu gelenek ve göreneklere İslami ve insani çerçevede saygı göstermek bizim vazifemizdir.
Ama toplumları çökerten bir ahlaksızlığa da göz yumulmamalıdır. Çünkü tarihin çöplüğüne giden milletlerin en büyük özelliği ahlaki olarak çökmeleri olmuştur. Bir toplumu diğer toplumlardan üstün kılan en büyük meziyet yüksek ahlaklarıdır. Bu ahlakı yok eden tüm girişimler kesinlikle önlenmelidir.
Her yıl binlerce ocağı söndüren içki illetinin önüne geçilmelidir. Toplumu ifsada eden fuhuş önlenmelidir. Toplumu çökerten kumarın her çeşidine yasaklanma gelmelidir.
Eğer ahlakı yüksek, bağları kuvvetli, ahlaklı ve ilkeli bir toplum istiyorsak ,önce devletin kendisi bu vasıflara sahip olmalıdır. Bunun için devlet peyder pey bu pisliklerden kendini kurtarmalıdır. İslam`ın öngördüğü güzel ahlak ve ilkelere doğru yol almalıdır. Baş aşağı giden bu yolu düzleştirmek yetmez. Yükseğe doğru tırmandırmak için çalışılmalıdır. Ta ki, en zirveye çıkana kadar.
Halkımız, İslami ahlak ve edebin özlemi içinde. Devletin de bu ahlak ve edebin sahibi olmasını istiyor. Cahiliyet ile medeniyetin arasındaki fark işte bu ahlaktır.
Bu yılsonlarını kendimize ve ailemize bir muhasebe zamanları yapalım. Yanlışlarımızı düzelterek eksikliklerimizi giderelim. Yeni yıla da güzel hedeflerle ve daha bir şevkle girelim. Kendimizi, ailemizi, çevremizi ve toplumumuzu eşrefe ulaştırmak için gayretlerimizi artıralım.