Geçmişini bildiğimiz ve geleceklerinden de emin olduğumuz (onları tanıyan insanlar olarak), birtakım insanlar yeni bir parti kurdular. Öncelikle hayırlara vesile olmasını dilerim. İslami bir söylemle yola çıkan partinin eylemlerinin de İslami olmasını temenni ediyoruz.

Şu ana kadar Türkiye`de birçok parti kuruldu. Her parti zamanın şartlarına göre kendisine bir rol biçerek siyaset sahnesine çıktı. Bu sahnede rol alanlar kendilerini doğrudan bir İslami davanın partisi olarak tanımlamadılar. Eylem ve söylemlerinde bir İslami çizgi takip etmediler. Kimi takiyye yaptı, kimi muhafazakârlık yaptı. Dolayısıyla tevhidi düşünen saf olmayan bu yapılarından dolayı parti meselesine hep mesafeli yaklaştılar. Partiler arasındaki çekişmeler ve koltuk mücadeleleri dava adamlarını bile kısa zamanda heva adamlığına çevirdi. Mücahit olan kardeşlerimizi müteahhit hale getirdi. Hal böyle olunca parti işi tamamen bir menfaat çekişmesi haline geldi. Peki, hiç mi iyi yanları olmadı. Tabiî ki oldu. Müslümanlar belediye ve ülke seçimlerinde söz sahibi oldular. Bir ülkeyi en iyi şekilde yönetecek insanlar yetiştirdiler. Siyaseti ve yönetimi öğrendiler. Birçok alanda Müslümanların önünü açtılar. Dünya siyasetinde rol aldılar.

Müslüman insanların yaptıkları bu kazanımlar İslam adına yapılmadığı için kimse bunları İslama mal etmedi. Başa gelen partilerin davası İslam davası olmadığı için hak ile batıl insanlar nezdinde ortaya çıkmadı. Müslüman siyasetçilerin beslendikleri İslam kaynağı adına hareket etmedikleri için İslam insanların nazarı dikkatlerinden uzak kaldı ve yapılan başarılar şahısların hanesine yazıldı.

İşte bu noktada bizim Hüda Par`dan beklediğimiz yapacağı bu siyasette hak ile batılı ortaya çıkaracak siyasetler üretmesidir. Takiyye ve laf cambazlığı yapmadan hakkı hak adına ortaya koymasıdır. İslam`ın eğitim, ticaret, hukuk ve toplum hakkındaki görüşlerini ortaya koyarak bunların davasını gütmelidir. Böylece halk nazarında hak ile batıl belli olsun ki kim hangi davanın savunuculuğunu yapıyor belli olsun. Karanlık mahzenlerde söylemeye çekindiğimiz hakikatleri çatılardan halka duyur ki topluma bir cesaret gelsin. Şu insanların kafasındaki sahte ilahlar yerle bir olsun. Varsın nemrutlar bizi ateşe atsınlar. Ama onların güttüğü davaların boş ve sahte olduklarını bütün millet görsün. Varsın iktidar da olmasın. Çünkü islamda önemli olan kemmiyet değil keyfiyettir. Bir davanın taraftarlarının çokluğu değil o davanın haklılığıdır. Firavuna karşı Musa olmak, nemruta karşı İbrahim olmak, Atatürk`e karşı Saidler olmak önemlidir.

Adın gibi hür olmanı ve davana sahip çıkmanı bekliyoruz. Sahabelerden beri bu topraklara gelen İslam davasına sahip çıkmanı bekliyoruz. Bu davanın zamanımızdaki savunucusu olmanı bekliyoruz. Hiçbir kaygı taşımadan bir peygamber cesaretiyle hakkı savunmanızı bekliyoruz. Madem bu davanın sesi olacaksınız o zaman hakkını da vermelisiniz. Hiçbir kınayıcının kınamasından korkmadan, tağut ve zalimlere aldırış etmeden hak yolun davacısı olmanı bekliyoruz. Kem küm etmeden, kelime oyunları yapmadan İslam davasını ortay koymanızı bekliyoruz.

Laikliğin dinsizlik olduğunu, karma eğitimin İslami toplumu dinamitlediğini, içkinin, kumarın, fuhuşun yasaklanacağını söylemenizi bekliyoruz. İslami bir düzen istediğinizi İslama göre her millete ve topluma haklarının verileceğini ve bu hakları ne olduğunu da açıklamanızı bekliyoruz.

Evet, biz sizden İslama göre hürriyetin sınırları içinde hür, bu zamanda göre İslami bir davanın savunuculuğunu bekliyoruz. Eğer siz bunu bize gösterirseniz biz Müslümanlar olarak sizlerin yanınızda olduğumuzu şimdiden söylüyoruz.

Eğer siz böyle iseniz davanız mübarek, partiniz hayırlı olsun.