Geçenlerde bir vefatın defin işlemi için mezarlığa gittik. Merhumun namazını kıldık ve defnettik. Defin sırasında yakınları hüngür hüngür ağlıyordu.

Defin işlemi bitti. Herkes mezarın başından ayrıldı. Ben de ayrıldım. Mezarlığın içinde yürürken sağlı sollu mezar taşlarında, mezarda yatanların künyeleri, isimleri, meslekleri ve ölüm bilgileri vardı. Biraz daha gittim. Bu sefer daha eski, Arapça yazılan mezarlar vardı. Biraz daha gittim, daha eski mezarlarda sadece mezarların taşları kalmıştı. Ne kimi, ne kimsesi ve ne de künyesi vardı.

Bir an durdum ve biraz tefekkür ettim. Bir zaman gelecek ben de öleceğim ve yeryüzündeki herkes gibi bizi de zaman unutturacak. Tıpkı şu mezardakiler gibi. Ne eşimiz, ne dostumuz, ne akrabamız, ne ahbabımız kimse kalmayacak. Bizi seven sevmeyen ne kadar insan varsa onlar da ölecek. Bizi hiç kimse hatırlamayacak. Dünyada biz ve bize ait ne varsa hepsi yok olacak. Bir süre sonra sanki yokmuşuz ve hiç yaşamamışız gibi dünya bizi unutacak ve hayat devam edecek.

Birden bire içime bir yokluk ürpertisi girdi. Yok mu bu yokluğa, bu unutulmuşluğa bir çare? Bizi hatırlayacak bir eser, bir amel, bir varlık yok mu derken aklıma Rabbül Alemin geldi. Ezelden var olan ve ebedde var olacak, hiç unutmayacak yegane varlık olan ALLAH geldi. Kalbim ferahladı ve durdum, şükrettim. Ya Rabbi dedim, herkes beni unuturken sen unutmadığın için şükürler olsun sana! Herkes beni terk etmişken sen terk etmediğin için şükürler olsun sana! Kimsenin beni görmediği bir yerde iken, sen beni görüp gözettiğin için hamdolsun sana!

Acaba bu fani dünyanın fani olmayan bir şeyi var mı ki? diye düşünürken Allah’ın emrettiği salih ameller aklıma geldi. Bütün kazandığım mal ve mülk beni terk etmişken, beni terk etmeyen salih amelleri hatırladım. Anladım ki benim sadık yârim salih amellerim imiş. Diğerleri de benim gibi çaresiz varlıklar imiş.

Ölünce yok olmak, varlık aleminden silinme düşüncesi, ne kadar insanı boğuyorsa, öldükten sonra tekrar dirilme inancı, insana yeni bir can veriyor. Ölümü bir geçiş kapısı yapıyor ve o sıra sıra dizilmiş mezarları ikinci birer yuva haline getiriyor. İnsan ruhunun istediği ebedi hayatı orada bulduruyor ve insana büyük bir ferahlık veriyor.

O yüzden diyorum ki; Ey Allah’ım, herkesin beni unuttuğu bir zamanda beni unutmadığın için sana hamd olsun. Herkesin beni terk ettiği bir zamanda beni terk etmediğin için sana hamd olsun. Yok olduğum bir zamanda, bana tekrar yeni bir hayat verip dirilttiğin için sana şükürler olsun. Unutmayan en vefalı dost ve sahip sensin.

Dilimden kendiliğinden döküldü ve dedim ki; Elhemdu lillah, ebeden lillah…..