Kudüs`e Daru`s-selam olan Aziz İslam`ın ruhu sinmiştir.

Kudüs, bir İslam şehridir.

Asırlarca Müslümanların hâkimiyetinde kalan Kudüs`te her dinden, her aidiyet ve milliyetten insanın din, can, mal, nesil ve akıl emniyeti korunmuştur.

Allah`ın yeryüzü için formatladığı insan fıtratına uygun çeşitlilik içinde tevhid sağlanmıştır.

Bir diğer ifade ile ‘kesret içinde vahdet` sağlanarak, yeryüzünün tevhid eylemi olan adaletle huzur ve barış ortamı tesis edilmiştir.

Bu düzen, Aralık 1917`de İngiliz işgali ile başlayan süreçle bozulmaya yüz tutmuş, 1948`deki Nekbe(İnsanlık için büyük felaket) ile de sadece Ortadoğu denilen İslam Âlemi`nin değil, topyekûn bir insanlık âleminin geleceği tehlikeye atılmıştır.

Kendilerini ‘efendi`, diğer bütün insanları ise ‘köle` olarak gören sapkın siyonistler, siyon imparatorluğunu, bir diğer ifade ile büyük israil devletini kurmak için önlerine iki büyük hedef koymuşlardır:

Birincisi, 1980`de sözde parlamentolarında oy birliği ile kabul ettikleri “Kudüs`ün ebedi ve bölünmez başkentleri” olduğunu bütün dünyaya kabul ettirmek.

İkincisi ise Kuds-ü Şerif`teki Mescid-i Aksa`nın hemen altında bulunan siyon mabedini(Süleyman mabedi veya heykeli) ortaya çıkarmak.

1948`de siyonizmin devletleş(tiril)mesinin yegâne gayesi budur.

Bu tarihten sadece iki yıl sonra siyonist, Batı Kudüs`ü başkenti olarak ilan etti.

siyonisti devlet olarak tanıyan ilk İslam ülkesi Türkiye ile diğer Arap-İslam ülkelerinin başında bulunan idarecilerin gâh gaflet, gâh dalalet, gâh da ihanetleri sonucu siyonist çeteler Filistin topraklarının %78`ine hâkim oldular ve üstelik bunu BM`ye kabul ettirdiler.

Ardından yine aynı ihanet sonucu 1967(altı gün savaşları) neticesi geriye kalan % 22`yle beraber Doğu Kudüs`ü de fiilen işgal ettiler ve işgal halâ devam etmekte.

O tarihten bu yana Kudüs başta olmak üzere bütün Filistin topraklarının Müslümanlardan arındırılması için katliamlar, tedhiş hareketleri, yasa dışı yerleşim yerleri kurma, oturma izni iptalleri vs. şeklindeki zorbalık, vahşet ve barbarlıklar dünyanın gözleri önünde işlendi, işlenmeye de devam ediliyor.

1980`de siyonistin Kudüs`ü ebedi başkenti ilan etmesi üzerine o zamanki adı ile Filistin Konseyi 1988`de, 1967`den önceki sınırlarda ve başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin Devleti`ni kurduğunu ilan etti.

Bu kuruluş ilanı Müslüman dünyanın kulağına hoş gelirken resmen olmasa da fiilen siyonizmin varlığını tanıyor ve kendi öz topraklarının %78`inden vazgeçtiğini de zımnen kabul ediyordu.

BM nezdinde de tanınan bu Filistin devletinin siyonistler tarafından da kabul edilmesi için ortaya konan bütün çabalar boşa gitmiş, esasen boşa gitmeye de mahkûmdur.

‘İki devletli çözüm` fikri küresel güç odaklarının “thinkthank” merkezlerinde oluşturulan sanal bir kurgu ve kandırmacaya dayalı bir hülyadır.

1995`ten beri Kudüs`ü siyonist işgalcinin sözde başkenti olarak tanıyan ABD kongresinin bugün Trump denilen şarlatan üzerinden bunu ilan etmesi, iki devletli çözüm balonunu patlatmış; bu rüyayı gören saf ve samimi Müslümanlar için rüya, kâbusa dönüşmüştür.

siyonist işgalci; Irak, Suriye, Libya ve Yemen`de Müslümanlar aleyhine yanan ateş sönmeden elini çabuk tutmak istemektedir.

Trump`ın Kudüs`ü başkent ilanını müteakip Filistin`de kalan son Müslümanları da siyonist uşağı evlatları Sisi, bin Zayed, bin Selman ve Dahlan`la işbirliği yapıp Sina yarımadasına sürerek Mescid-i Aksa`yı yıkmak, ikinci ve son büyük hedefi olan siyon mabedini bir an önce ortaya çıkarmak istemektedir.

Dünyanın gözleri önünde ve biz Müslümanların gözlerinin içine baka baka gerçekleşen bu ihanet süreci karşısında “İki Devletli Çözüm” sakızını ağızlarından düşürmeyen kimi İslam ülkelerinin yöneticileri bu sakızı bir an önce tükürmeli ve İslam dünyasını daha fazla vakit ve nakit kaybına uğratmamalıdırlar.

Fertten cemaate, partiden devlete Kuds-ü Şerif ve Mescid-i Aksa için kalbinde zerre kadar sevgi bulunan her Müslüman, mücadelesini Kudüs üzerinden yükseltecek yeni bir direniş cephesinin oluşturulmasına hasretmelidir.

Keza, Temmuz 2014`te bu köşeden dile getirdiğimiz gibi “Saflar Kudüs Üzerinden Netleşmeli!”*

*(https://dogruhaber.com.tr/mobil/YazarOku.php?id=3473)