Pazar günü sandıklara gidip oylarımızı kullanacağız inşallah!
Memleketimiz ve milletimiz için hayırlara vesile olmasını Cenâb-ı Allah`tan niyaz ediyorum.
Başlıkta da ifade ettiğim gibi, adaletin tahakkukuna yönelik atılan küçük adımların büyüyebilme ihtimalini göz önünde bulundurduğumuz için “Evet” dedik.
“Evet” çıkarsa “tek adamlık rejimi gelir, diktatörlük olur” gibi yaklaşımları doğru görmedik.
Birkaç gün önce Kızılay`ın göbeğindeki Güven Park civarında idim.
“Hayır” kampanyasını yürütenlerin çalışmalarına gözlerimle şahit oldum.
Büyük bir otobüsten kulakları patlatırcasına yayılan müzik eşliğinde herkes “Hayır” demeye çağırılıyordu.
Kızılay Alışveriş merkezinin tam karşısında sadece Ankara`nın değil, Türkiye`nin, belki de dünyanın en kalabalık noktalarından birinde onlarca insan, kurdukları stanttan, üzerinde “Diktatörlüğe Hayır” yazılı el afişleri dağıtıyordu.
Diktatörlüğün olduğu yerlerde diktatöre “diktatör” demenin dahi suç olduğu gerçeğinden hareketle bu tür yaklaşımların gerçeklikten uzak politik bir hamle ve propagandaya dönük bir söylem olduğu çok açık.
Esasen Türkiye`de her alanda olduğu gibi siyaset alanı da uçlarda maalesef.
Yaklaşımlar ya ifrat ya da tefrit boyutunda.
Vasata yer yok.
Bir kişi ya da kesim veya parti ya toptan iyidir ya da toptan kötü!
O açıdan adalet ve hakkaniyet ölçüleri içinde siyaset yapmaya çalışan HÜDA PAR gibi partilerin işi çok kolay değil.
HÜDA PAR`ın “Evet” kararının da bu şekilde değerlendirilmesi maalesef bu hastalığın tezahürüdür.
Doksan yıllık menfaat siyasetinin insanlarda oluşturduğu yargı ve önyargılar, insanları uçlara savurmuş durumda maalesef.
O açıdan HÜDA PAR`ın icraatlara yönelik muhalefet anlayışı yeteri kadar anlaşılmıyor.
Bunun zamanla düzeleceğine yürekten inanıyorum.
Evet, açık konuşuyoruz ve konuşmaya da devam edeceğiz.
Biz “Evet” demekle hükümeti değil, hükümetin bir icraatını destekliyoruz.
Üstelik eksiklilerini ve yetersizliklerini dile getirerek…
Her konuda AK Parti gibi düşünseydik kuşkusuz parti kurmamızın bir anlamı kalmazdı.
Kürt meselesinden dış politikaya; aile kurumu, eğitim ve sosyal politikalardan faiz ve rantiyeye dayalı ekonomik anlayışa; yandaşları zengin etmeye dönük ihale kanunundan yargı ve adalet konusundaki yaklaşımlara; küçük esnafın bitirilip AVM`ci anlayışın önünün açılmasından tarım politikasına; kamudaki haddi hesabı olmayan israf, rüşvet, yolsuzluk çarkından siyasi partiler ve seçim kanununa vs. varana kadar birçok konuda farklı anlayışlara sahibiz.
Bundan hareketle hükümetin darbe anayasasına yönelik eksiklik ve yetersizlik de içerse attığı adıma verdimiz desteği “hükümete destek” olarak değerlendirmek, gömleğin ilk düğmesini yanlış iliklemektir.
Muhalefet anlayışımızın esasını oluşturan ana hakikatin “İyilik ve takva (Allah`a karşı gelmekten sakınma) üzere yardımlaşın. Ama günah ve düşmanlık üzere yardımlaşmayın.” şeklindeki ayet-i kerime olduğunu daha önce defalarca ifade ettim.
Ayrıca bir topluluğa olan öfke ve kızgınlığımızın bizi adaletsizliğe sürüklememesi gerektiği hakikatine de sıkı sıkıya bağlıyız.
Bu anlayışımız, sadece AK Parti için değil, bütün partiler için geçerlidir.
“HDP tek muhataptır”ı eleştirdiğimiz gibi, “HDP hiç muhatap değildir”i bunun için eleştirdik.
CHP`li Kadıköy Belediyesi`nin akşam saatlerindeki içki satışına yönelik olumlu düzenlemesini bu gerekçe ile destekledik.
MHP`nin “Bu meseleyi(Kürt meselesini) Kürt kardeşlerimizle beraber çözeceğiz” yaklaşımını bu yüzden olumlu bulduk.
HÜDA PAR siyaseti, adalet ve hakkaniyet ölçülerine sahip sabitelere ve ilkelere sahiptir.
Bu ilkelere uyan her hamle veya icraatı, kimden gelirse gelsin iyilik olarak değerlendirir ve destekleriz.
Kötülük ve günaha gelince;
Makul ve mutedil bir lisanla bunlara karşı koymaya çalışırız.
Lakin hiç kimsenin kötülük ve günahlarını yüklenmeyiz!