Merhum İmam Humeyni`nin "Büyük Şeytan" sıfatını ABD`ye yakıştırması, halkı Müslüman, ancak idarecileri uşak ülkelerin tepkilerini de beraberinde getirmişti.

Hele hele "Yolda yürürken ayağınıza bir çakıl taşı dahi takılsa, bunu Amerika`dan bilin!" şeklindeki yerinde uyarısı, çok afaki bulunmuştu malum mahfillerce.

Otuz yıllık süreç bu sözlerin sağlaması oldu adeta.

Bu değerli sözlere haklılık kazandıracak barbarlıklar, vahşetler ve zulümlerin sayısını hesap edemez oldu mazlum coğrafyalar:

Afganistan`a, Pakistan`a, Irak`a yağan bombalar, füzeler; kullanılması yasak(!) nükleer, biyolojik, kimyasal silahların sayısı adedince.

Ebu Gureyb`de çırılçıplak, gözleri bandajlı Müslümanların üzerine saldırtıldı aç köpekler...

Katlettikleri Müslüman bedenlerin üzerine bevletti, iki ayaklı kuduz köpekler...

Müslüman öldürmek, öfkelerini ve kinlerini dindirmemiş olacak ki, Kur`an-ı Mübin`i yırtıp tuvalete attı domuz sürüleri...
İşine gelen yerde "demokrasi ve çoğulculuk", işine gelmeyen yerlerde, "Demokrasi sandıktan ibaret değildir" söyleminin sahipleri.

Demokrasi ve çoğulcu anlayışın zamanla İslam ülkelerinde Batılı paradigmaya alternatif İslami bir yaşam biçimini ve değerler manzumesini ikame etmeye meyletmesi karşısında, zorbalığa yeltenen çağdaş ve modern köle tüccarları.
Dünyanın herhangi bir ülkesinde meydana gelen darbelerin asıl azmettirici gücü...

Irak`ı İran`a saldırtan sonra da Saddam`ın kimyasallarını(?) bahane göstererek Irak halkını zalim Saddam rejiminden kurtarma amaçlı(!) müdahalede bulunanlar.

Kıyamete kadar sürecek bir fitne ateşini İslam coğrafyasında iki asırdır tutuşturmaya çalışan sinsi İngiliz politikasının kurnaz, hilebaz uygulayıcıları.

Suret-i Hak`tan görünerek Afgan cihadına Ramboluk vasfıyla destek(!) verip oradaki Müslüman grupları birbirine düşüren ve biz dünya Müslümanlarının hevesini kursağında bırakan fesat ve bozgunculuk şebekesi.

Coğrafyamızda biz Müslümanların korkak, pısırık hale gelmeleri ve ehlileşip dünyevileşmemizle sonuçlanan bütün darbeleri gerçekleştiren köle ruhlu omuzları kalabalıkların asıl sahipleri.

Suriye`ye duyarlı(!), Bahreyn gibi körfez ülkelerinin Esed-misal yöneticilerine kör kalan ve bunu Müslüman dünyanın gözünden kaçırabilecek kadar algılara yön vermekte mahir sihirbazlara sahip asrın Fir`avunları.

Elinde hiçbir argüman ve aracı kalmayınca çıkarlarını koruma ve uyuyanları uyandırmama adına, Batı Medeniyeti`nin üzerine oturduğu pozitivizmin, aydınlanmanın, insan hakları ve demokrasinin(!) küllerini dahi göğe savuracak kadar gözü dönmüş ve bir o kadar da ideallerine bağlı planlayıcıları.

İslam Medeniyetini şahsında tecessüm ettiren ve Mısır Qıyamı`nın sembolü, on yedi`sindeki Esma`ya kurşun sıktırıp alçakça katleden katiller sürüsü... Ve saire, ve saire...

"Amerika sadece Esed`i bombalayacakmış canım, zaten müdahale topu topu iki gün sürecekmiş, çok da karşı çıkmanın bir anlamı yok" diyen en hafif tabiri ile safdil Müslümanlara bu devede kulak hakikatleri hatırlatmak istedim.

Esed`in halkına karşı işlediği zulümlerden dolayı devrilmesi gerektiği düşüncesi saf ve berrak bir düşüncedir. Bu temiz düşünceye, Büyük Şeytan`ın bir damlası dahi karışırsa temiz su misali düşüncemizin necis olmaktan kurtulamayacağını hesap ederek hareket etmek zorundayız.

"Rabbena atina min ledunke rahmeten ve heyyi` lena min emrina reşeda." Amin.