En erken Kasım-2018`de beklenen seçimlerin Haziran 2018`e alınması herkesi şaşırttı.

Alınan bu kararın öncesi, sonrası, danışıklı dövüş mü, değil mi, İYİ Parti`nin önünü kapatmak için olup olmadığı gibi polemiklere girmeyi doğru bulmuyorum, zira bu konuda elimizde kesin bilgiler yok.

Esasen bu konuda yapılan yorumlar da tahminden veya temenniden öteye geçemiyor.

Meselenin bu yönü bir tarafa, Türkiye esas itibarı ile bir “Erken Seçimler Cenneti” aslında.

AK Parti iktidarında bu teamül, birazcık rafa kaldırılsa da alınan son erken seçim kararı ve usulü, diğerlerinin pabucunu dama atmış durumda.

İktidar partisi ve siyasi müttefiki MHP dışındaki partilerin hazırlıksız yakalanması haricinde, bir Müslüman olarak seçimlerin Ramazan ayına denk getirilmesinin hiçbir şekilde doğru olmadığını düşünüyorum.

Öte yandan YSK`nın seçim takvimini açıklamasına kısa bir süre kala partiler de hummalı faaliyetlerin içerisine girmeye, bu kısa zaman aralığını en iyi bir biçimde değerlendirmeye gayret ediyorlar.

Ankara`da muhalefetin ittifak senaryoları ile çatı cumhurbaşkanı adayının kim olacağı üzerine yapılan yorumlar günlük olmaktan çıktı, artık öğünlük olmaya başladı.

İktidarın erken seçim kararı ile muhalefeti ters köşe yapmasının bir benzerini CHP, İYİ Parti`ye on beş milletvekili vererek yapmış durumda.

Hükümet cenahından yapılan öfkeli açıklamalar ve ortaya konulan tavra bakılırsa onlar da ters köşe olmuş durumdalar.

İttifaklar konusunda ne AK Parti`nin ne MHP`nin diğer partilere ne de diğer partilerin iktidara yüklenme hakları yok; zira seçmen, yapılan bütün icraatların hesabını sandıkta görecek.

HÜDA PAR olarak daha önce de ifade ettiğimiz şekli ile siyasi ittifaklar ile seçim ittifaklarının birbirinden ayrı olduğunu düşünüyoruz.

Siyasi anlamda ittifak kuracağımız partilerin bizim nezdimizde ahlaki bir temele dayandırdığımız meşruiyet noktasında sorunu bulunmaması gerekiyor.

Seçim ittifaklarında da ideal olan bu olmakla birlikte mevcut tablo buna müsait değilse ve bizler de parti olarak bu idealin gerçekleşmesi adına üzerimize düşeni yaptığımız halde sonuç alamamışsak hem seçim ittifakı görüşmelerine hem de seçim ittifaklarına siyasetin doğası gözü ile bakarız.

Hele hele önümüzdeki süreçte kaderi İslam Coğrafyası ile birbirine bağlı ülkemizi hem içte hem de dışta çok ciddi sorunların beklediği ve karar mekanizmalarında bulunmanın hayati derecede önem taşıdığı gerçeğini göz önüne aldığımızda mesele çok daha net bir şekilde anlaşılmış olacaktır.

Sadece şu üç meselede yani FETÖ, Kürt Meselesi-Çözüm Süreci ve Suriye meselesinde atılan yanlış adımlar, hepimizi en ağır şekli ile etkilemekle kalmadı, telafisi mümkün olmayan kalıcı hasarlara sebebiyet verdi.

23 Nisan Pazartesi günü genel merkezimize nazik bir ziyarette bulunan Saadet Partisi Genel Başkanı Sayın Temel Karamollaoğlu`na bu konudaki fikirlerimizi beyan ettiğimiz gibi açık olan kapımızı çalacak her partiye de bunları aktaracağız.

Esasen seçim ittifaklarına bir amaç gözü ile değil, bir araç gözü ile bakıldığı ve bu ittifaklar, ilgili partilerin ilkelerini değiştirmediği müddetçe anlaşılabilirliği ve izah edilebilirliği de çok zor değildir.

Yeter ki meşruiyet zeminine halel gelmesin!

NOT: Adıyaman-Samsat`ta ikinci kez meydana gelen depremle sarsılan hemşehrilerime ‘Geçmiş olsun!` diyor, yaralanan kardeşlerime Allah`tan âcil şifalar diliyorum.