Yüce Allah'ın mükellef olarak yükümlü tuttuğu kullarına hitabı ya emir, ya da nehiy şeklindedir. Hâkim olan Allah (c.c), kullarına neyi emretmişse mutlaka bu onların lehine ve yararınadır; neyi de nehiy etmiş, yasaklamışsa bu da onların aleyhine ve zararınadır.
Usulde: Sübutu ve delaleti kat'i olan nehiylere haram denir. Haramlar Allah'ın en galiz ve en şiddetli nehiyleridir. Bu sebepledir ki, Allah (c.c), Kuran'ı Kerim'in birçok yerinde insanların haramları işlememe, haram sınırları aşmama hakkında tekitli uyarı yapmanın yanı sıra haramlara yaklaşmama, haramlardan sakınma ve uzak durma hakkında da açık ifadeler kullanmıştır.
Örneğin insanları zinadan menetme konusunda şöyle buyrulmaktadır: "sakın zinaya yaklaşmayın; çünkü o, bir fahişeliktir. Ve kötü bir yoldur." (İsra: 32)
Yine içkiyi, kumarı, putları ve şans oyunlarını yasaklarken şöyle buyrulur: "Ey iman edenler! İçki, kumar, dikili taşlar (putlar) ve fal okları ancak şeytanın işinden birer pisliktirler. Bunlardan uzak durup sakının ki, kurtuluşa eresiniz." (Maide: 90)
Hakeza müminlerin birbirleri hakkında kötü zanda bulunmamaları nehiy edilirken şöyle buyruluyor: "Ey iman edenler! Zannın birçoğundan sakının! Zira zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin gizli hallerini, kusurlarını araştırmayın. Biriniz diğerini arkadan çekiştirmesin. Sizden biri ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? Ondan tiksiniyorsunuz değil mi? O halde, Allahtan korkun. Şüphesiz ki Allah, tevbeleri çokça kabul eden ve çok merhamet edendir. (Hucurat: 12)
Yukarıdaki ayeti kerimelerde açıkça görüldüğü gibi, haramlardan korunmanın en güzel yolu, harama götüren yollardan da uzak durmaktır. Zira haramdan uzak durmayan, haramların kol gezdiği bölgelerde gezinen kişinin her an harama düşmesi, istemeden bir harama bulaşması kaçınılmazdır.
Aynı şekilde, harama bulaşan, haramla alış veriş yapan veya hep haram ortamlarda bulunanlarla yatıp kalkmak da nihayetinde insanı harama bulaştırır. En azından insanın öyle anlaşılmasına sebebiyet verir. Hani demişler ya: "Bana arkadaşını söyle, senin kim olduğunu ben söyleyeyim."
Aslında mümin kişi, değil haramdan kaçınmak, haramlığı hakkında şüphe bulunan şeylerden de sakınması lazımdır. Bununla ilgili Buhari ve Müslim'in sahih bir senetle rivayet ettiği bir hadisi şerifte şöyle buyrulmaktadır:
"Helal açıktır, haram da açıktır. Helal ile haram arasında ikisine benzer birtakım durumlar ve haller vardır ki, insanların çoğu onları bilmez. Binaenaleyh kim, şüpheli şeylerden uzak durup sakınırsa, o hem namusunu hem de dinini korumuş olur. Şüpheli şeylere yaklaşan bir kimsenin her an harama girmesinden korkulur. Tıpkı korunun etrafında sürüsünü otlatan çobanın, koruya girmesinden korkulduğu gibi." (İhya-ul ulumüddin: c. 2. s. 249)
O halde Hepimiz birer mümin olarak dinimizi, ırzımızı ve şahsiyetimizi korumak için haramdan, günahtan sakınmamız gerektiği gibi, harama götüren yollardan ve sebeplerden de sakınmamız gerekir. Yukarıda verdiğimiz örneklerde görüldüğü gibi İslam'da zina haramdır; zinaya sebebiyet veren şehvetle yabancı kadınlara bakmak veya onlarla yalnız bir arada kalmak ta haramdır. Zira fenalıkla bakan göz o anda fırsatını bulmazsa bile daha sonra gördüklerini hayal eder, sonra şeytan ve nefsin dürtüsüyle hayallerini fikre ve sonra fikrini iradeye dönüştürür, en sonunda da azimle bu kötü iradesini gerçekleştirmeye yönelir. İşte bütün bu zincirleme şeklinde birbirini takip eden faktörler, bakma eylemiyle tetiklenmiş oluyor veya birbirini tamamlamış oluyorlar.
Peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellem, bir hadisi şeriflerinde Hz. Ali'ye: "Ey Ali bir kere bakmak göz hakkı olabilir, ama ikici kez kişinin iradesiyle gerçekleştiği için haramdır" Buyurmuştur. İşte buna dayanarak diyebiliriz ki: ahlaksızlığın ve kötülüklerin kol gezdiği günümüz toplumlarında, sokakta cadde veya pazarda gayri ihtiyari olarak kazara gerçekleşen bir kere bakışın affı vardır, ama iyice bakayım hele nasıldı şeklinde gerçekleşen ikinci kez bakmanın affı yoktur.
Şu halde Müminlerin, çokça çıplakların ve ahlak dışı davranışların yaşandığı ortamlardan uzak durmaları gerektiği gibi, kazara şahit olduğu namüsait manzaralardan da sakınmaları gerekir. Yoksa bildiği halde haramlara sürüklenebilir ve Allah korusun kendini helak edebilirler. Mehmet şenlik