Hurafeciliğin tarihine baktığımız zaman, gelişimi Yahudilikle başlamış, Hıristiyanlıkla devam etmiştir. Dinsel bir temeli olmayan putperest Roma ve Yunan medeniyetlerinde olduğu gibi müşrik Araplarda da hurafecilik önemli yer işgal etmiştir.
Ne yazık ki, son zamanlarda gerek Yahudi ve Hıristiyanlara ve gerek bu müşrik medeniyetlere ait olan birçok hurafe çeşidi, batılı müsteşrikler tarafından nezih İslam`a karıştırılmaya çalışılmış, Müslümanların da dikkatsizlikleri sebebiyle Müslüman toplumlar arasında yaşama imkânı bulmuştur.
Mesela; Yahudilikte köpeğin uluması sahibinin ölümüne, Ay'ın tutulması da belaya işarettir. Çocuğun erkek olması için, hamilelik sırasında anne her Cuma günü bir erkek adı telaffuz eder. Daha ufakken çocuğun üzerinden atlanılsa onun boyu kısa kalır.
Yine Hıristiyanlıkta evlerin kapılarına at nalı asılması, birinin öldüğü evdeki aynaların örtülmesi, baykuşun ötüşünün ölüm habercisi olduğu, ölü ruhların yeryüzüne dönmesini önlemek için cenazede siyah giyilmesi gerektiği şeklindeki pek çok hurafevi gelenek Hıristiyanlara aittir.
Bunun yanında Cahiliye Araplarından kalma hurafeler de vardır. Cinlerin, kertenkele, kirpi, deve kuşu, fare, tavşan gibi hayvanların şekline bürünerek insanlara göründüğüne inanılması, karganın uğursuz sayılması Cahiliye Araplarında yaygın hurafelerdir.
Yine su kültü anlayışı gibi pek çok hurafe de Şamanizm'den geçmedir. Su kültü, Şamanizm'de hemen-hemen bütün yönleriyle yer almıştır. Şamanistler doğadaki her şey gibi suyun (çay, göl, ırmak, deniz) da bir ruhu olduğuna inanırlar ve bu nedenledir ki; Şamanist Türkler Şaman ayinlerinde ırmak adlarını anmadan geçmezler.
Bireysel ve toplumsal zararını hayatın her anında ve alanında gördüğümüz hurafeciliğin başında gelen kadın konulu hurafeciliğe de burada biraz değinmek istiyorum. Kökleri antik çağa kadar uzanan önceki kültür ve zihniyetler ile İslam öncesi Cahiliye dönemi kadın anlayışları nezih İslam`a isnat edilerek günümüzde de dinimizin sorgulanmasına ve kötü gösterilmesine sebep olmaya devam etmektedir.
Mesela; Kadınların insanın karşısında şeytanın silahı, tuzağı ve ipi olduklarına dair rivayetler, kadınlar olmasaydı hakkıyla ibadet edilebilecekti şeklindeki rivayetler, kadınları yüksek yerde oturtmayın, kadınlar için kabir daha hayırlıdır, kadınlara saygı ve itaat pişmanlıktır, kadınlarda uğursuzluk vardır, kadınlara danışın fakat dediklerinin tam aksini yapın şeklindeki rivayetlerin tamamı hurafedir.
İşte Kur`an-ı Kerim'e, Hadisi Şeriflere ve mantık kurallarına uymayan bu tarzdan yüzlerce rivayet, dinin tabiatını bozarak insanların dinden uzaklaşmasına neden olmaktadır. Dahası bunların her biri muazzez dinimizin kötülenmesine, rastgele insanların dinimizin aleyhine yazıp çizmelerine neden olmaktadır. Şimdi dini kitaplarda yer alan bu gibi rivayetlerin, niçin dine ait olmadığını söylüyoruz! Bunu biraz analiz edelim:
1- Bu rivayetler Kur`an'a, Kur`an'ın ana gaye ve hedefine aykırıdır.
2- Bu rivayetler, Hz. Peygamberin tebliğ metoduna ve fiili uygulamasına aykırıdır.
3- Bu rivayetler, insan fıtratına ve yaratılış gayesine aykırıdır.
4- Kadınların aklının kısalığı ya da eksikliği bilimsel olarak asla doğrulanmış değildir. Bu nedenle halk arasında "kadınların saçı uzun aklı kısadır" sözünün hiçbir şekilde doğruluk payı ve geçerli bir tarafı yoktur.
Hulasa bunların hepsinin antik çağın kültür ve zihniyetinin ürünleri olduğu tarihen sabit olduğu gibi, akıl ve mantık kriterlerine de aykırıdır. Bu nedenle daha fazla bir şeyler söylemeye hacet yoktur. Ancak eğer din, gerçek olarak ve doğru kaynaklarından öğrenilmez ya da öğretilmezse bu durum daha da artarak devam eder. O halde çözüm dini bilinçtir.