İslam, kemale erdirilmiş ve Âlemlerin Rabbi tarafından bahşedilmiş bir nimettir. İslam, Allah'ın kitabına, Resulüllah'ın sünnetine koşulsuz olarak teslim olmaktır. İslam, bütün insanlığa gönderilmiş bir hayat nizamı ve kurtuluş reçetesidir. Ona teslim olanlar, dünyada da ahirette de kurtuluşa ererler. Dünyada izzet ve şerefle, ahirette ise ebedi mutluluk yeri cennette yaşarlar.
İmam Buhari, Muhammed bin Şihâb ez-Zühri'den şöyle rivayet eder: "Risalet Allah'tandır, Resule düşen tebliğdir, bize düşen ise teslimiyet göstermektir!" (Buhari)
Bu söz, gerçekten kapsamlı bir ifadedir. Hayat nizamımız İslam'a tam teslimiyet, katıksız imanın gereğidir. İman eden teslim olur. Teslim olan, emredildiği gibi yaşamaya gayret eder. Bu tarz üzere yaşayana Allah'ın yardımı kesintisiz ulaşır. Allah'ın yardımı ulaşınca olmazlar olur haline gelir ve zorluklar kolaylaşır, imtihan kolay bir şekilde başarılır.
İşte bu güzel ve başarılı sonuca ermek, Kitab ve Sünnet'e teslim olmak ile mümkün olur. "Allah'ın Kitabı ve Resulüllah`ın Sünneti!.." Ümmet'e emanet olarak bırakılan birbirinden asla ayrılmaz iki büyük miras... Katıksız şartsız iman edip sarılan herkesi kurtaran ve Allah'ın rızasına ulaştıran iki kaynak:
Sevgililerin sevgilisi şöyle buyurur: "kendimden sonra size iki şey bırakıyorum. Bunlara sımsıkı bağlandığınız sürece, asla doğru yoldan sapmayacaksınız. Bunlar: Allah'ın Kitabı ve Resulünün Sünneti'dir." (Buhari ve Müslim)
Müminlerin kulluk vazifesi, Kuran ve Sünnet'e, yani İslam'ın özüne teslim olmak ve hayatını ona göre düzenlemektir. İslam'ı yaşanır hale getirmek ve hayatı Müslümanlaştırmaktır. Kalpler ve ayaklar İslam üzerine sabit olunca, İslam da bu teslimiyet üzere sabit kalır.
Yaşanan ortamın, her şeyi İslam'a göre düzenlediği ve tam bir teslimiyet ortaya çıktığı vakit, İslam'ın vadettiği kurtuluş nedenleri beklenmedik anda gerçekleşir. İstenen şartlar oluşunca, vaddedilen şeylerin yerine getirilmesi kolaylaşır, olağanüstü görünen şeyler olağan hale gelir.
Allah'u Teâlâ'nın Risaleti, Allah'ın vazifeli kıldığı Resulü Muhammed (s.a.s.) tarafından hakkıyla tebliğ edildi. Buna, bütün Ümmet olarak şahidiz! Çağların bütününü kuşatıcı ve her problemini çözücü olan İslam, kendisine iman ederek kabul etmiş olan ferd ve toplumları, ideal huzur ve mutluluğa ulaştırmaya yeterlidir...
İslam, hayatın bütün yönlerini kuşatan ve kendisinden başka hiçbir şeye muhtaç olmayan bir nizamdır. Onun, hayati meselelerle ilgili hiçbir şeyi noksan bırakmadığına, Allah'ın verdiği akıl nimetini kullanabilen herkes şahittir. Tarih tanıklık etmektedir ki, İslam'a teslim olan toplumlar, onun sayesinde olması gereken en ideal huzur ve saadete kavuşmuş, maddi ve manevi yönden yücelmiş, köle iken efendi olmuş, fakir iken zenginliğe kavuşmuştur.
İslam, kendisine iman edenleri itaate davet etmektedir. Onun davetine icabet eden toplumları, en hayırlı ve en güzel sonuca ulaştırmaktadır. Bu, İslam'ın değişmez karakteridir. Geçmişte olduğu gibi şimdi de Hangi toplum, ona teslim olup itaatini istenilen ölçüde ortaya koyarsa, bu hayra ve güzelliğe kavuşmayı hak eder. İşte Kur`an'ın buna şahitliği:
"Ey iman edenler, Allah'a itaat edin, Rasule itaat edin ve sizden olan emir sahiplerine de (itaat edin). Eğer bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz onu, Allah'a ve Rasulüne havale edin. Şayet Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsanız bu daha hayırlı ve sonuç bakımından daha güzeldir."
Siyasetinden ekonomiye, hukukundan eğitimine tüm sosyal kurum ve kuruluşlarıyla İslam'a teslim olan toplum, erdemli bir toplumdur. Bütün meselelerin çözümünü Allah'a ve Rasulüne döndüren, Allah'ı ve Resulünü hakem kabul edip verilen hükme razı olarak teslim olan bir toplum, bütün problemlerini hâl etmiş demektir. Allah ve Resulü hakem edinen Müslümanlar, Allah'ın ve Resulünün hükmüne iman edip teslim olanlardır. Bu sonuç, onların katıksız imanlarının bir gereğidir.