Konuştuğumuz dili düzgün ve güzel kullanmak, yani muhteva olarak meşru, üslup olarak güzel ve dengeli konuşmak, hem ahiretimiz, hem de dünyamız açısından hayırlı olur. Kur`an-ı Kerim, insanlara "en güzel söz" olarak takdim edilir. (Zümer, 23)

Peygamberimiz sallahu aleyhi vesellemin en büyük mucizesi olan Kur`an'ın en büyük özelliklerinden biri, belağat ve fesahatte emsalsiz bir eser olmasıdır. Bu yönüyle de Kur`an-ı Mubin, mucizedir. Yani insanlar onun bir benzerini meydana getirmekten acizdirler. Bütün insanlar birleşse bile böylesine edebi ve güzel ifadeli bu kitabın bir benzerini meydana getiremezler.

En güzel söz ve edebi kitap olan Kur`an-ı Mubin, insanların da dillerini güzel kullanmalarını emreder. "Kullarıma söyle: Sözün en güzelini konuşsunlar. En güzel olan kelimeyi, yumuşak ve tatlı sözü güzel ifadeleri söylesinler." (İsra, 53)

Kur`an'da tüm Müslümanlara güzel konuşmaları emredilmektedir. Uyulması emredilen söz de sözlerin en güzeli Kur`an`dır. En fesih konuşan ve muhataplarının her türlü söz ve davranışla yaptıkları eziyetlere sabreden, onlara karşı en güzel ifadelerle davet ve tebliğ vazifesini yapan Rasulüllah sallallahu aleyhi veselleme güzel ve tesirli konuşma emredilmektedir: "Onlara öğüt ver, onların içlerine işleyecek, ruhlarına nüfuz edecek güzellikte tesirli söz söyle." (Nisa, 63)

Kaba ve katı davranmak, sert ifadeler, davet edilenleri, hatta cemaat haline gelmiş, hem de sahabe kalitesindeki insanları bile dağıtabilir Ma'rufu emir, münkerden nehiy, davet ve tebliğ görevleriyle mükellef olan müminler, bu vazifelerini diledikleri gibi, gelişigüzel ve kendi mantıklarına göre değil; Kur`an'ın gösterdiği usulle yapmak zorundadır. Cuma namazının şartlarından birinin "hutbe" olduğu düşünüldüğünde, insanlara güzel bir şekilde hitap etmenin, yani hutbe okumanın dindeki yeri de kavranmış olur.

Dili güzel kullanmak güzel bir sanattır. Peygamber lisanıyla güzellikler ve meşru sanatlar şöyle taltif ve tavsiye edilir: "Allah güzeldir, güzellikleri sever." (Müslim) Peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellem, sözü güzel kullanmakta usta olan, önemli şairlerden Hassan bin Sâbit'i güzel sözlerinden, şiirlerinden dolayı övmüş, teşvik etmiştir. Hatta bir kere bu memnuniyetini belirtmek için kendi hırkasını çıkarıp bu şaire hediye ederek iltifat etmiştir.

Söz, kullanmasını bilenler için bir silâhtır. Onunla gönül almak da, gönül yıkmak da mümkündür. Söz, dağınık bir yuvayı tekrar düzene koyabilir, düzenli bir yuvayı da dağıtabilir. Müslüman, yeryüzünü ıslah etmekle, insanların arasını düzeltmekle emrolunmuştur. İnsanların arasını ıslah etmek, yeryüzünden fitne ve fesadı kaldırmak gibi meselelerde güzel söze daha fazla iş düşmekte, hatta gerekirse, güzel olmak şartıyla, bu iki konuda doğrudan taviz vermeye bile müsaade edilmektedir.

İmanı muhafaza etme ve hayırlı ümmet olmanın şartı olan emri bilma'rûf ve nehyi anilmünker; güzel konuşmanın, tatlı dilin ve söz becerisinin önemini belirtmektedir. Müslüman olmak, insanlar arasında Müslüman tanınmak için şehadet kelimesi getirerek dile büyük görev yükler. Dili koruyamazsa elfâzı küfür gibi sözler, insanın tüm emeğini ve ahiretini mahvedebilir. Bunun için, en güzel konuşan, en yüce şahsiyet şöyle buyurmaktadır:

"Siz iki et parçanızı (haramlara karşı muhafaza etmek için) bana garanti verin; ben de sizin cennete gitmenize garanti vereyim. O iki et parçanızın biri, iki dudağınız arasındaki, diğeri ise, iki bacağınız arasındakidir."

Dinde nice sevaplar, dili güzel kullanmakla ancak mümkün olabilmektedir. Namaz, oruç, zikir, Kur`an okumak, emri bilma'ruf, nehyi anilmünker, hakkı ve sabrı tavsiye etmek ve dua gibi ibadetler dil ile ancak yapılabilmektedir. Yine gıybet, iftira, yalan, kaba söz ve kalp kırmak, müminlerin arasını ifsad etmek, kötülükleri teşvik edip iyiliklere engel olmak, lüzumsuz konuşmak gibi birçok günahın da sebebi dil olmaktadır. Kısaca dil, sihirli bir alettir, iyiye de kötüye de alet olabilir.