Miladi yılbaşı kutlamaları daha başlamadan rezaleti görünmeye başladı. Bu sene ilk kurbanlarını Nijerya`dan seçti.
Müslümanlarla Hıristiyanlar arasında patlak veren Noel kavgası kısa sürede duracak gibiye de benzemiyor. Hatta erkenden bunun bir tedbiri alınmazsa diğer Müslüman ülkelere de sıçrayabilir. Zira bir zorlama olarak Müslüman halklara dayatılan ve öz değerleriyle taban tabana zıtlaşan Noel kutlamaları, onların sert tepkilerine de cinnetlerine de yol açmaktadır.
Zira bu bir muharraf Hıristiyanlığın etkinliğidir. Mesihi Hıristiyalık`la bile bir alakası yoktur. Noel babanın portresini süslemek, çam ağaçlarını devirmek, hindi katliamı ve gece partilerini düzenlemek gibi hurafelerin Hz. İsa ile Hıristiyanlık diniyle ne alakası vardır. Zaten Hıristiyan âleminde kutlanan bu etkinliklerde Hz. İsa`nın misyonundan ziyade Noel Baba`nın misyonu öne çıkmaktadır. O yüzden buna Noel kutlamaları demek daha doğru olur.
Hz. İsa gibi büyük bir peygamberin doğum yıldönümünü içkiyle, kumarla ve gece âlemiyle anmak, hem o yüce peygambere büyük bir saygısızlık, hem de dini değerlere karşı başlı başına ve tam anlamıyla bir rezalettir. Bundan daha beteri ise, Müslüman bir ülkede, bu mel`aneti işleyenlere özel mekânlar tahsis etmek, içe-içe kendinden geçmiş sarhoşları ve yolda kalmış ayyaşları, berduşları evlerine kadar taşımak için ekipler görevlendirmek, servis tahsis etmek gibi sözde hizmetler ise, rezaletin de ötesinde mel`anetin ve garabetin daniskasıdır.
İslam beldelerinde bu mel`anetler işlenirken Müslüman halkların buna katılım göstermesi, esef verici olmaktan ziyade utanç vericidir. Devlet eliyle işletilen mili piyango kumarı ise, zaten sıradan bir şans deneme halini almıştır. Herkes cezbeye gelmiş helal haram düşünmeden milli piyango idaresinin koymuş olduğu sözde ikramiye rakamlarına en tepedeki sözde şirin lokmaya göz dikip onun için cepleri boşaltırken milli piyango idaresinin bu işten ne kazandığını ne kadar kaçırdığını hiç düşünememekte ve bilmeden bu kumar sektörüne destek çıkmaktadırlar.
Zalimler ne kadar da bizi asimile etmişler. Ne kadar da bizi bizden uzaklaştırıp başkalaştırmışlar. Nasıl da bizi ana kültürümüzden, öz benliğimizden koparmışlar. Nasıl da beynimizi yıkamış, aklımızı çalmış ve bizi bizden uzaklaştırmışlar. Öyle ki, Hıristiyan kültürün Noel Baba portresini vitrinlerine koymaya hacet kalmamıştır, sözde Müslüman`ım diyenler gönüllü olarak zaten bunu yapıyorlar.
Ey gaflet uykusuna dalmış, özünden soyulmuş ve kendinden uzaklaşmış olan Müslüman! Ne zaman uyanacaksın! Ne zaman kendine gelip kültür emperyalizminin dayatmalarına, oyunların dur diyecek, kendi öz benliğine dönecek ve öz değerlerini özümseyip sahip çıkacaksın. Hala bu derin uykudan uyanıp kendine gelmenin zamanı gelmedi mi? Hala bu çağdaş cahiliyenin cehaletine ve bu çılgın arzuların esaretine dur demenin zamanı gelmedi mi?
Aslında bir Müslüman`ın geride bıraktığı bir yılın muhasebesini yaparak bunun ömür sermayesinden gittiğini, ömründen geçen bu sürenin kardan mı yoksa zarardan geçtiğini düşünerek kendi kendini hesaba çekmesi gerekir. Bunun iyi ve kârlı geçtiğini görebiliyorsa sevinmesi ve şükretmesi, yoksa üzülmesi gerekir. Bundan gafil olarak nefsin arzularına ve çılgınlıklara teslim olmak ise, aklın ziyanından başka bir şey değildir.
Sonuç olarak bir Müslüman`ın yapması gereken tek şey, kendi iradesine hâkim olup bu rezaletin işlendiği, bu melanetlerin kol gezdiği mekân ve alanlardan uzak kaçmasıdır. Sakın ha! Ne olur ben de bir kere şansımı deneyeyim veya şayet tutarsa kazancımı fakir Müslümanlara hibe ederim diyerek şeytanın iğvalarına kanmayın. Veyahut hindi pazarında ucuza buldum, diye ben de bu gece çocuklarıma bir ziyafet vereyim, diye saf düşünmeyin. Bunu başka zamana bırakabilir ve o zaman yapabilirsiniz, ama bu gece yapmayın. Yoksa onlara katılmış olarak onlardan sayılırsınız. Bakınız bu konuda yüce Allah (c.c), ne buyuruyor:
“Ey iman edenler! Yahudi ve Hıristiyanları kendinize veliler edinmeyin. Onların bazıları bazılarının velileridirler. Sizden kim onları kendine veli edinirse (başına buyruk edinip kendi iradesiyle onların emirlerine, adetlerine ve örflerine uyarsa) o da onlardandır.” (Maide: 51)
Bir hadisi şerifte de şöyle buyrulmaktadır: “Kim bir kavme uyup kendini onlara benzetirse o da onlardandır.” (Tac: c. 3. s. 179)