Allah`u Teâla'nın insanoğluna bahşettiği büyük nimetlerden biri de hiç şüphesiz konuşma yeteneğidir. Konuşma yeteneğinin yaratılış amacı, hakkı söylemek ve muhataba meramı ifade edebilmektir. Sözü doğru ve yerinde kullanmak, sahibinin değerini daha da yükseltirken, yersiz sarf edilen söz de sahibini kötü akıbete ve felaketlere sürükleyebilir. Sözün veciz, tatlı ve hikmetli olması, Kur`an ve hadis-i şeriflerin edebi bir üslubudur.

Mümin kişi, dini ve dünyası için yararsız olan her türlü eylem ve söylemden uzak durmalıdır. "Gerçekten müminler kurtuluşa ermiştir; Onlar ki, namazlarında huşu içindedir; Onlar ki, boş ve yararsız şeylerden yüz çevirirler..." (Müminun, 1-3)

Dili, gereksiz ve boş sözlerle meşgul etmek, insan hakkına tecavüz sayılan gıybet, iftira, dedikodu ve yalan, başta sahibinin kalbini karartıp günaha sevk ettiği gibi; dinleyeni de yanlış kararlara, hatalara ve felâketlere sürükler. Konuşulmaması gereken yerde konuşmak, sırrı ifşa etmek, birçok tehlikeli olayların meydana gelmesine sebep olabilir.

Allah'u Teâla, razı olduğu kullarının vasıflarını sayarken şöyle buyurur: "Rahman'ın (güzel) kulları o kimselerdir ki, yeryüzünde mütevazı olarak yürürler, cahiller kendilerine laf atarsa bir 'selâm' deyip geçerler." (Furkan, 63)

Lüzumsuz söz ve sataşmalardan sakınan müminler, böylece övülürken, boş ve lüzumsuz sözlerle meşgul olanlar hakkında da şu ikaz yapılmaktadır: "İnsanlardan kimi vardır ki, bilgisizce Allah'ın yolundan saptırmak ve onunla alay etmek için eğlence satın alırlar (batıl ve boş söze müşteri çıkarlar). İşte onlar için, aşağılayıcı bir azap vardır. Ona ayetlerimiz okunduğu zaman, sanki onları hiç işitmemiş, sanki kulaklarında ağırlık varmış gibi büyüklük taslayarak (arkasını) döner. Onu, elem verici bir azap ile müjdele." (Lokman, 6-7)

Bazı masal kitaplarını getirip Mekkelilere okuyarak onları eğlendiren, dolayısıyla Kur`an'ı dinlemelerine engel olan Nadr bin Haris ve benzerleri hakkında nazil olan bu ayeti kerime, boş laflarla, hakkı dinlemeye engel olan tüm girişimciler de bu kapsama girmektedir. Lokman suresinin 6. ayetinde geçen "lehv el-hadis", boş söz, eğlence sözü anlamına gelir. İnsanı, gerekli olan ibadetleri yapmaktan alıkoyan asılsız haber, yalan söz ve insanları sadece güldüren, haktan uzaklaştıran, Allah'ı unutturan her türlü oyun, eğlence, lehv el-hadis olarak değerlendirilmiştir.

İnsanı oyalayan, ciddi işlerden alıkoyan sözler, asılsız hikâyeler, gevezelikler, efsâneler, sırf güldürmek için edilen lakırdılar gibi eğlendirici tüm sesler, sözler ve sahne oyunları bu kapsama girmektedir.

Mevdudi, "lehv el-hadis" boş söz, kavramını şöyle açıklıyor: "Lehv el-hadis" deyimi, dinleyeni meftun eden, tamamıyla kendi atmosferine çeken ve etrafındaki olup bitenlerden habersiz hale getiren her söz, fiil ve harekettir. Günlük kullanım içinde bu tamlama; dedikodu, saçma sapan konuşma, sulu şaka ve hareketler, romanlar, hikâyeler, masallar, şarkı söyleme, cümbüş... Gibi tüm kötü ve faydasız şeylerin tamamı için geçerlidir.

Rivayetlere göre, Hz. Peygamberin okuduğu Kur`an ayetlerinin etkisini kırmak için, Nadr bin Haris, adında geveze ve lafazan bir müşrik, insanların dikkatlerini ondan ayırmak için İran kisralarından, İsfendiyar ve Rüstem`den hikâyeler anlatarak oyalamaya çalışırdı. Kimi zamanlar da onları şarkıcı kadınlarla eğlendirmeye çalışırdı.

Görüldüğü gibi, şer odaklarının her devirde başvurmakta olduğu araç hep aynıdır. Sıradan insanları kültür adı altında eğlence, spor, müzik ve sahne oyunlarıyla öylesine sihirleyip oyalıyolar ki, hayatın ciddî problemlerine eğilmek için, hiç zaman ve istekleri kalmıyor. Boş vermişlik ve vurdumduymazlık duygusu içinde sürüklenmekte oldukları felaketi hissetmez hale geliyorlar. Rabbim nefsimizi ve neslimizi muhafaza eylesin. Âmin.