Bölge bölge, şehir şehir insanlarımızın hac yolculuğuna sefer yaptığı bu günlerde, çok duygusal sahnelere şahit oluyoruz. Giden ağlıyor, gönderen ve uğurlayan da ağlıyor.
Biraz irdelediğiniz zaman göreceksiniz ki, herkes aşkından ötürü ağlıyor. Giden belki ömründe böyle bir ilk yaşadığı için, gönderen de gidemediği veya bir daha gitmeyi arzuladığı için özleminden ağlıyor.
Peki, bütün bunlar niçin? Bu aşk nereden kaynaklanıyor? Bu aşkın, bu sevdanın bir illeti, bir hikâyesi var mıdır? İşte bütün bu soruların cevabını Kuran`da buluyoruz. İbrahim aleyhisselamın Kuran`daki hac çağrısında buluyoruz. Meğerki o çağrıya bir kere “lebbeyk” diyenlerin ruhlarının derinliklerinde bu çağrının icabeti ve özlemi vardır da ondan yanıp tutuşuyorlar. İşte o çağrının Kur`an`daki şekli:
“(Ey İbrahim): İnsanlar arasında haccı ilan et ki, gerek yaya olarak ve gerek uzak yollardan gelen yorgun develer üzerinde binekli olarak her derin vadiyi aşarak sana gelsinler.” (Hac: 27)
Yani “Ey İbrahim! Emrimizle inşa edip hazırladığın şu beyti yani Kâbe`yi ziyaret edip tavaf etmek için insanları hacca çağır, onlara haccı ilan et. Bunu yaptığın takdirde, bir de bakarsın ki, onların gerek yayan olarak ve gerek zayıf develer üzerinde binekli olarak uzak memleketlerden, derin vadilerden ve dağ geçitlerinden yol kat ederek akın akın Mekke`ye geleceklerini, gece gündüz bu beytin etrafından boşalmayacaklarını göreceksin.”
Rivayetlere göre İbrahim aleyhisselam, Allah`tan aldığı bu talimat üzere Ebukubeys Dağı`nın üzerine çıkmış ve bütün insanları hacca çağırmıştır. Burada İbrahim aleyhisselamın görevi, istenen şekilde çağrıda bulunmaktır. İbrahim, sadece bir ilanda bulunacak gerisine karışmayacaktı. Sesinin insanlara ulaştırılması, kalplerin oraya yönlendirilmesi ona ait değildi. Kendisine o emri veren Rabbi, sesini de o ulaştıracaktı. Yine insanlara icabet ettirip gönüllerini oraya meyil ettiren de o olacaktı. İnsanların binekli ve yaya halleriyle oraya koşturmasını, akıtmasını o sağlayacaktı.
İmam Beyhaki, İbni Cerir ve İbni Münzir`in İbni Abbas`tan sahih bir senetle aktardığı bir rivayette şöyle denilmektedir:
“İbrahim aleyhisselam, Kâbe inşasını tamamladıktan sonra: “Ey Rabbim! Artık ben işimi bitirdim” dedi. Bunun üzerine Allah (c.c): “İnsanlara haccı ilan et” yani onların gelip Kâbe`yi ziyaret etmeleri için çağrıda bulun diye buyurdu. İbrahim: “Ey Rabbim! Benim sesim nasıl onlara ulaşır?” deyince Allah (c.c): “Sen çağır senin sesini onlara ulaştırmak bana aittir” buyurdu. İbrahim: “Ey Rabbim! ben nasıl çağırayım, ne söyleyeyim?” dedi. Allah (c.c): “Ey insanlar! Beyti Atik`i haccetmek üzerinize farz kılındı de.” diye buyurdu. (İbrahim de bu şekilde çağırınca) onun sesini gökteki ve yerdekilerin hepsi işitti. (Vehbe Zuheyli, Tefsirülmunir: c. 9. s. 216)
Başka bir rivayette de İbrahim aleyhisselamın çağrısı hakkında şöyle denilmektedir: “Ey insanlar! Muhakkak ki Allah, bu beyti (Kâbe`yi) haccetmenizi emretmiştir. Ki, bununla size cenneti kazandırsın ve sizi cehennem ateşinden kurtarsın. O halde gelin onu ziyaret edin.” Bunun üzerine gerek babaların sulbünde ve gerek anaların rahminde bulunan bütün ruhlar: “Lebbeyk Allahumme lebbeyk” diyerek onun çağrısına icabet ettiler. (Kurtubi Tefsiri: c. 12. s. 38)
Deniliyor ki bu şekilde yapılan İbrahim aleyhisselamın çağrısına bir kere “lebbeyk” diyen herkese Kâbe`yi haccetmek vacip olmuştur. Şüphesiz ki bu, İbrahim aleyhisselamın açık bir mucizesidir. O günden bu güne hala yaşayan ve bundan sonra da yaşayacak olan evrensel bir mucizedir. Bu mucizenin açık bir eseridir ki, hala yeryüzünün değişik bölgelerinden yayan ve binekli olarak insanlar akın akın Mekke`ye koşmakta, süzüle süzüle Mekke`ye akmaktadırlar. Çünkü bunun teminatını İbrahim`e Allah (c.c), vermiştir.
Evet, Hz. İbrahim`e verilen bu ilahi vaat, bu sağlam teminat bu güne kadar gerçekleşe gelmiş ve dünya var oldukça da gerçekleşmeye devam edecektir. O günden bu güne yüce Allah, inananların gönlünü bu mübarek mekânın aşkına cezp ettirip ram etmekte, orayı ziyaret etmek için kendilerinden geçercesine koşmalarını sağlamaktadır. Allah`ın, binlerce yıl önce sevgilisi İbrahim`e çağırmasını emir buyurduğu davete, icabet ederek muhtelif bineklerle ufuklardan oraya uçan, oraya doğru koşan güçlüler, iki ayağından başka bineği, aracı bulunmayan yayanlar, güçsüzler ve daha binlerce milyonlarca insanlar bin bir meşakkatle ve zorluklarla uzak memleketlerden akın akın oraya akmakta, damla damla oraya süzülmektedirler.
Rabbimiz bu çağrıya “lebbeyk” diyen tüm müminleri bir an evvel vuslatlarına kavuştursun. Bizler gibi bir kere gitmiş olanlara da bir daha nasip eylesin. Âmin.