Başlık olarak seçtiğim bu sözü, Resulüllah sallallahu aleyhi vesellem, Hayber zaferinden hemen sonra söylemişlerdi ki, o zaman hazreti Cafer de bir grup sahabiyle birlikte muhacerette bulundukları Habeşistan`dan dönmüşlerdi. İşte o zaman Allah resulü sallallahu aleyhi vesellem: “bilmiyorum ki, hangisine sevineyim! Hayber`in fethine mi? Cafer`in gelişine mi?” demişlerdi. 

Ben de Amed`te gerçekleştirilen şu iki güzel etkinlikten hangisine daha çok sevineceğimi gerçekten bilemiyorum. Âlimler ve medreseler birliği tarafından düzenlenen “Kürdistan Âlimleri Buluşması” adlı toplantıya mı? Yoksa peygamber sevdalılarının düzenlediği hazreti peygamberin mevlit mitingine mi? Gerçekten her ikisi de mükemmel ve muhteşem oldu. Belki cumhuriyet tarihinde bir ilk olarak tarihe geçti ve bir dönüm noktası oldu.aşlık olarak seçtiğim bu sözü, Resulüllah sallallahu aleyhi vesellem, Hayber zaferinden hemen sonra söylemişlerdi ki, o zaman hazreti Cafer de bir grup sahabiyle birlikte muhacerette bulundukları Habeşistan`dan dönmüşlerdi. İşte o zaman Allah resulü sallallahu aleyhi vesellem: “bilmiyorum ki, hangisine sevineyim! Hayber`in fethine mi? Cafer`in gelişine mi?” demişlerdi.

Başta Kürdistan`ın dört parçasından olmak üzere Orta Doğunun farklı ülkelerinden âlimlerin bir araya gelerek İslami bir perspektifle ümmetin birçok meselesini konuşmaları, ümmetin vahdeti ve selameti hakkında görüşlerini paylaşıp öneri sunmaları gerçekten ufuklarda yeni umutların yeşermesine vesile oldu. İlk olarak bu çapta Kürt âlimler arasında böyle bir toplantının yapılması, en azından tanışma ve moral depolama açısından çok önemli gördüğümü belirtmek istiyorum.

Toplantının sonuç bildirgesindeki tespitler çok önemliydi. İnşaallah bundan sonraki toplantılarda doğru olarak teşhis edilen bu tespitlerin, hedefe konulup hayata geçirilmesi için adımlar atılacaktır. Şüphesiz bir adım, bir başka adıma zemin hazırlayacaktır. Bu tip toplantı ve buluşmaların pek çok faydaları vardır. Üstad Bediüzzaman`ın dediği gibi, “hakikat parıltıları ihtilatı efkârdan doğar.” Evvela bir ortak akıl, daha sonra da üst akıl oluşur.

Aslında Kürdistan ulemasının bu gibi toplantılar vesilesiyle bir araya gelip Kürt Meselesine İslami bir boyut, farklı bir bakış kazandırmak için görüş deklare etmesi çoktan atılması gereken bir adımdır. Daha doğrusu geç kalınmış bir adımdır. İnşaallah bundan sonra bu adımlar devam edecek, daha verimli gelişmeler olacak ve daha güzel neticeler alınacaktır.

Büyük ve tarihi mitinge gelince; tek kelimeyle bir başka olmuştu. Katılıp gören her vicdan sahibinin dilinde tek cümleyle “mükemmel ve muhteşemdi”. O gün tüm Türkiye Müslümanlarının kalbi Diyarbakır nevroz meydanında atıyordu. Miting meydanına gelemeyenler de televizyon ekranları başındaydı. Yurt dışından gelen misafirler ise, kendi aralarında konuşurlarken “keşke falan falan arkadaşlar da gelseydi, onlar da bu manzarayı görseydi” deyip hayretlerini dile getiriyorlardı. 

Dışardan gelen âlimlerin tamamı toplantıdan sonra aynen mitinge de katıldılar. Yerlilerden de epey âlim ve akademisyen katılmıştı. Medyanın önemli bir kısmı yakından takip ediyor, canlı yayın veriyordu. Gerek meydandaki coşku ve heyecan, gerek platformdan verilen mesajlar olsun önemli ve can alıcıydı. Geçmişte yapılan mitinglerin kritiğini yapan eleştirmenler, bunun hakkında bir şey söylediklerine şahit olmadım, en azından ben duymadım.

Bu mitingin en önemli yanı, İslami kesimin moral ve motivasyonunu en iyi düzeye çıkardığı gibi, bölge halkı üzerinde hesapları olan dâhili ve harici mahfillerin de gözünü korkuttu, hesaplarını alt üst etmesidir. Mehmet Emin Yıldırım hocanın, “siz ümmetin yetimleriydiniz gururu oldunuz” şeklindeki ifadesi, gerçekten taşı gediğine koymuş gibi oturdu. Ancak bizler yine de gururlanmamalıyız, belki Rabbimize şükretmeliyiz.

Şüphesiz ki, bu etkinlikler, peygamber Sevdalısı olan Müslüman Kürt halkının yeniden uyanıp özüne dönüşü ve silkinişi olarak telaki etmek mümkündür. Zira bu vesileyle gerek yurt genelinden ve gerek Kürdistan`ın dört parçasından gelen âlim, aydın, akademisyen ve kanaat önderlerinin bir araya gelişi, farklı ufuk ve vizyonların buluşmasına ve kaynaşmasına vesile olduğu gibi, ümmetin vahdeti için yeni umutların doğmasına da vesile oldu.

O günkü coşkuya şahit olan kimi gözlemciler, bunun Hür Dava Partisi`nin bağımsız adayı için de büyük bir şans doğurduğunu ifade ettiler. Hatta bunu bir gövde gösterisi olarak değerlendirenler de oldu. Kimi yazar ve basın çevreleri de 6-7 Ekim olaylarından sonra artık Kürt halkının tek umudu ve alternatifi Mustazaflar Hareketi ve HÜDA PAR olduğunu söyletip bunun herkes tarafından anlaşılmış olduğu şeklinde değerlendirmelerde bulundular.

Elbette o gün etkinliğe katılanların tamamı HÜDA PAR`a oy verecek insanlar değildi. Mutlaka içlerinde başka siyasi görüşlere sahip insanlar da vardı. Ama büyük çoğunluğu, HÜDA PAR`ın duygularına tercüman olduğu, misyonunu temsil ettiği kimselerdi. Bu noktadan hareketle HÜDA PAR`ın desteklediği bağımsız aday Zekeriya Yapıcıoğlu`nun, rahatlıkla seçimi alabileceğini söyleyebiliriz. Vesselam...