Ramazanının gelişiyle bütün bir ümmet olarak yeniden şahlandık. İbadetlerde gözle görülür bir artış ve hareketlilik başladı.

 

Öyle ki ilk günlerde teravih için çoğu camilerimiz yetersiz kaldı. Sabah namazları dahi gündüz vakitlerinden daha kalabalık ve daha şenlik olmaya başlamıştı. Özellikle mahalle camilerimiz daha bir başka oluyordu. Bazen sabah namazı çıkışlarında erkek kadın ve hatta çocukların caddelerde bölük bölük aktığını görünce Medine-i Münevvere Camisi`nin sabah namazı çıkışlarını hatırlatıyordu.

Ama ne yazık ki, sonlara doğru yaklaşınca bunun giderek gevşediğini, ilk günlerdeki o heyecanın o canlılığın ve o cıvıl cıvıl kaynaşmanın yavaş yavaş kaybolduğunu ve cemaat sayısının gittikçe azaldığını görüyoruz. Buna da üzülmemek elde değil. Çünkü kazancın bol olduğu bir zamanı bir fırsatı bile bile kaçırıyoruz. Aslında Ramazanın sonlarına doğru bunu daha sıklaştırmak ve daha da ibadete yönelmek ve yoğunlaşmak gerekiyor. Bilelim ki, insan hayatında sabrın tükendiği ve acılaştığı anlar, en kıymetli ve en verimli anlardır.

Nitekim Peygamberimiz aleyhissalatu vesselam ve Sahabe-i Kiram, Ramazanın sonlarına doğru daha fazla ibadete yönelirlerdi. Kadir Gecesi`ni aramak için son on gününü itikâfla geçirirlerdi. Bizim ise buna daha fazla ihtiyacımız olduğuna inanıyorum.

Şunu da bilmemiz gerekir ki, fırsat henüz elden kaçmış değildir. Önümüzde bin aydan daha hayırlı mübarek bir gece, Kadir Gecesi vardır ki, Ramazan dahi asıl değer ve itibarını bu geceden kazanmaktadır. Ramazan sohbetimizin birincisinde: Ramazanın kıymet ve değeri Kadir Gecesi`nden, Kadir Gecesi`nin de değeri Kur`an`dan ileri geldiğini beyan etmiştik. Çünkü Kur`an bu ayda, bu ayın içinde bulunan bu gecede inzal edilmiştir.

Ramazan`ı Şerif bu ümmetin ayı olduğu gibi, Kadir Gecesi de bu ümmete, Muhammed aleyhissalatu vesselamın ümmetine has bir gecedir. Sahih rivayetlerde deniliyor ki, geçmiş ümmetlerin ömrü Peygamberimiz aleyhissalatu vesselama gösterildi ve Peygamberimiz onların üç yüz, dört yüz yıl gibi bir ömür yaşadıklarını ve ümmetinin ise az ömür yaşadığını görünce üzüldü. Bunun üzerine Allah (c.c), ona ve ümmetine bin aydan daha hayırlı Kadir Gecesi`ni verdi.

Bu gece bin aydan yani 83 yıl gibi hep ibadetle geçirilen bir insan ömründen daha hayırlıdır. İşte Müslümanlar, diğer ümmetler gibi uzun ömür yaşamasalar da böylesine kendilerine bahşedilen kıymetli zamanlar sayesinde onlardan daha fazla sevap kazanabilir ve daha büyük mertebeler kat edebilirler. Bu Allah`ın kendilerine ekstradan bir lütfü ve kerimidir.

O halde bu fırsatı iyi değerlendirelim. Bunu ganimet bilerek nefsimizde bir inkılâp gerçekleştirelim. Başta günahlarımız için, çocuklarımızın ve aile efradımızın ıslahı için, hak yolda ayaklarımızın sabit kılınması için dua edelim. Sonra bütün Müslümanların sıkıntıları için, dar mekânlarda tutsak bulunan kardeşlerimizin, ağabeylerimizin ve âlimlerimizin bir an evvel oralardan kurtulup sılalarına kavuşması için yalvaralım. Ve sonra yeryüzünün doğusunda batısında mağdur, mahsur ve mahpus bulunan tüm Müslümanların kurtuluşu için, Afrika çöllerinde aç, biilaç ve susuz halde ölümle pençeleşen insanların maruz kaldığı felaketin defedilmesi için ağlayalım. Ve en son şu dağınık, bölük pörçük vaziyette bulunan ümmetin uyanışı, dirilişi, vahdeti ve selameti için, özellikle Mısır, Tunus, Filistin, Suriye ve Libya`daki son gelişmelerin Müslümanların lehine sonuçlanması için çok dua edelim, ağlayalım ve gözyaşı dökelim.

Kadir Gecesi`nden en güzel şekilde istifade edenlerden olmanız dileğiyle Allah`a emanet olun.