Namaz, oruç gibi bedeni ibadetler, sadece insanda kişisel gelişim ve yükseliş sağlar. İnfak ise, ferdî olarak baş gösteren cimrilik, bencillik gibi kötü huylardan arındırmanın yanında, toplumsal bünyeye girmiş zararlı mikroplardan arınmaya, toplumsal bünyenin sağlıklı bir şekilde büyümesine ve gelişmesine hizmet eder. Bakara suresinin girişinde Kur`an`ın hidayet verdiği muttakilerin özellikleri anlatılırken imandan sonra iki amele vurgu yapılır: Namaz ve Allah`ın verdiği rızıktan infak. Namaz, kişinin Allah`a karşı görevlerini belirten bir örnek, infak ise toplumsal vazifenin simgesidir. İnfak, toplumsal bir ibadettir: “Ey peygamber! Onların mallarından sadaka olarak al. Onunla kendilerini temizlemiş ve arındırmış olursun.” (Tevbe: 113).

Temizlenme ve arınma; bu iki kelime, zenginin ruh ve nefsinin, mal ve servetinin hem maddî hem de manevi yönden temizlenme ve arınmasının manalarını içerir. İnfak eden, başta cimrilik olmak üzere birçok kötü huy ve alışkanlıktan arınır.

İnfak, Allah`ın verdiği nimetlere, özellikle mal ve para cinsinden maddî nimetlere karşı bir şükürdür. Bu anlayışla infak eden mümin, her nimetin şuuruna varır. Mesela aklın, ilmin, sağlığın ve sanatın da birer nimet olduğunu düşünerek o nimetlerin karşılığının şükürle ancak ödenebileceğini anlar.

İnfak, malı artırır ve bereketlendirir. Yoksul zümrelere yardım olarak verilen bir infak, sadece onları açlıktan kurtarmıyor. Her şeyden önce insanın şerefini, onurunu kurtarır. İnfak sâyesinde zenginle fakir arasında sevgi, saygı ve muhabbet oluşur. İslam kardeşliği temelinde barış ve güven hayata geçer.

İnfak sayesinde Mü`min, toplumsal sorumluluk bilincine erip malın da mülkün de asıl sahibi Allah olduğunu anlar. Zira bunu emreden ayet-i kerimeler, müminin özel mülk ve gerçek malik anlayışını düzenler. Böylece dağıttığı şeylerin kendi özel malı olmadığını, kendi özel mülkiyetinden tasarrufta bulunmadığını ona hatırlatarak bencilliğini kırar. Müminlerin tüm yaptıkları, Allah`ın verdiği rızıktan infak etmektir. Burada veren el sadece bir postacıdır, bir veznedardır, bir emanetçidir. Bu telkin, asıl verenin, asıl sahip olanın Allah olduğunu hatırlatır.

İnfak, paranın, mal mülk ve servetin gerçek sahibini hatırlatır ve kişinin emanet ve imtihan bilincini güçlendirir. Mü`min, canını yaratanın Allah olduğunu bildiği gibi, malı da verenin Allah olduğunu bilir. O`nun yolunda malıyla, canıyla cihad eder.

Mülk Allah`ın olduğuna göre, tabii olarak sahibinin yolunda ve istediği şekilde sarf edilmesini anlar.

İnfak ve cömertlik, kişiyi maddeye kul olmaktan kurtarıp kalpteki dünya sevgisine karşı panzehir olur. İnfak, insanı özgürlüğe kavuşturur; mala bağlanmış, ona boyun eğmiş bir esir olmaktan, paraya tapma zilletinden kurtarıp hürriyete eriştirir.

Peygamberimiz şöyle sakındırır: “Altın ile gümüşe (paraya) tapanlarla kadifeye (lüks yaşayışa) tapanlar helâk olmuştur.” (Buhari, İbni Mace). Burada kadifeden maksat, giyim - kuşam ve evlerin tefrişindeki aşırılıktır.

İnfak, israf ve lüks gibi şeytanî eğilimleri azaltır, kalbin katılaşmasını önler; kalbe sevinç, mutluluk ve huzur verir. İnfak insanlara şefkat ve merhameti arttırır, dost kazanmaya sebep olur. İnfak, insanı bir şeye muhtaç olup onsuz olamama tiryakiliğinden kurtarır; Allah`tan başkasına ihtiyaç duymama faziletine yükseltir. İnfak, insanların sevgi ve muhabbetini kazandırır. Zenginle fakir arasında kin, nefret ve kıskançlığı gidererek, onları birbirlerine yakınlaştırır, sevgi bağını oluşturur.

Allah için infak, malı ebedîleştirir; yok olmayacak cennet nimetlerine dönüştürür. Yatırımı en kârlı yere ve kaybolmayacak şeye yapmak suretiyle en kârlı ticareti kazandırır. Kur`an`ı Kerim, “ticaret” kavramını, bildiğimiz alış-veriş anlamında kullandığı gibi, Allah`la yapılacak manevi alışveriş için de kullanır. Allah (c.c), zaten kendisinin vergisi olan malı mülkü, dilediği zaman ve dilediği şekilde alabileceği bir emanet olarak görür. O, Müminlerden canlarını ve mallarını Cennet karşılığında satın almak ister. Demek ki, müminin eli, sahip eli değil, emanet elidir. Dolayısıyla bu emanette sahibinin istediği şekilde tasarruf hakkına sahiptir.

İnfak malı çoğaltır, bereketlendirir. “Allah, fâizi yok eder; sadakaları ise artırır.” (Bakara, 276). İnfak, malı afetlerden, sahibini belâlardan korur, fakirin kıskançlık duygusunu köreltir. İnfak, zenginin şahsiyetini geliştirir, mal fitnesinden korur, ruh ile beden arasında denge sağlar, mali olarak disipline sokar ve toplumun ruhi değerlerini takviye eder. Cimrilik belasından kurtulup infakı huy edinenlerden olmanız dileğiyle.