Günde beş vakit kıldığımız namazın her rekâtında tekrar ettiğimiz: "Yalnızca Sana ibadet eder ve yalnızca Senden yardım dileriz" Fatiha Suresi'nin 5. ayeti, duanın ruhunu ve adabını bize öğretiyor. Buna göre dua, sadece Allah'a yapılır, manevi yardım ve himmet sadece O’ndan dilenir. Allah'tan başka hiç kimse buna layık ve ehil değildir.
Kullardan sadece yapabilecekleri şeyler istenir. Yani onların güçlerinin dâhilinde olan bir şey olmalıdır. Onların yapamadığı şeyleri onlardan istenmesi haramdır, şirktir. Mesela "Ya Gavs bana şifa ver ve yahut üzerimdeki bu belayı kaldır" denemez. Zira bu gibi tasarruflar kulların gücü dâhilinde değildir.
Allah'ın vermediğini hiç kimse veremez, verdiğini de hiç kimse engelleyemez. Hatta kulların güçlerinin dâhilinde olan bir şeyi kendilerinden istediğimiz zaman bile asıl sebebin Allah olduğunu, O'nun dilemesi olmadan o şeyin gerçekleşmesinin mümkün olmadığını, o kulun elinin veya duasının sadece bir vesile olduğunu bilmemiz gerekir.
Dua ettiğimiz Allah, haşa kör ve sağır değildir. Allah bize şahdamarımızdan daha yakındır. O'nun bize olan merhameti, bir annenin çocuğuna olan merhametinden çok daha fazladır. Bir ayeti kerimede şöyle buyrulur: "Ey peygamber! Kullarım sana beni soracak olurlarsa, haber ver ki, şüphesiz ben onlara pek yakınım. Bana dua edenin duasını kabul ederim." (Bakara, 186)
Şu halde dua yalnız Allah'a yapılır; istek ve yardım sadece Allah'tan istenir. Allah'ın ancak verebileceği veya def edebileceği bir şeyi Allah'tan başkasından istenmez. Şu var ki, bir insan salih kullardan kendisi için, ana babası ve tüm müminler için Allah'tan dua etmelerini isteyebilir. Nitekim Kur'an-ı Kerim, birbirleri lehine dua eden müminlerden övgüyle bahsetmektedir.
Bu konu o kadar geniş bir öneme sahiptir ki, müminlerin birbirleri hakkındaki duaları onlarca hadis-i şeriflerde teşvik edilmekte ve önemi anlatılmaktadır. Gerek Kur'an'da ve gerek hadisi şeriflerde dua çoğunlukla çoğul sigası ile yapılmaktadır. Mesela "Allah’ım! Bütün mümin erkekleri ve mümine kadınları bağışla" gibi.
Müminlerin gıyaben birbirleri için ettikleri dualar mutlaka müstecabdır ve daha faziletlidir. Çünkü gıyaben dua eden insanın, bir menfaati veya çıkar beklentisi yoktur. Dolayısıyla bu tarzdan yapılan dualar daha ihlaslı ve daha samimi olur. Zira bu tarz duada riyakârlık yok, göze girme veya beğeni kazanma gibi bir gösteriş de yoktur.
Peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellem, bir hadisi şeriflerinde şöyle buyurur: "Bir Müslümanın, yanında bulunmayan din kardeşine yapacağı dua makbuldür. Bir kimse din kardeşine hayır dua ettikçe, yanında bulunan görevli bir melek de ona, 'Duan kabul olsun, aynı şeyler sana da verilsin.' diye dua eder." (Müslim, Zikir 87, 88)
Bu tarzdan yapılan dua örneklerinin, hem Kur'an-ı Kerim'de hem de hadisi şeriflerde sayısız örnekleri vardır. Aşağıdaki ayeti kerimeler bu husustaki okunabilecek dua örnekleridir:
"Rabbimiz! Unutur veya yanılırsak bizi cezalandırma! Bizden öncekilere yüklediğin gibi bize ağır yük yükleme! Üstesinden gelemeyeceğimiz şeyleri bize yükleme! (boynumuza borç kılma). Bizi bağışla, ayıplarımızı ört ve bize rahmetinle muamele eyle! Sen bizim mevlamız ve yardımcımızsın; artık inkârcı topluluğa karşı bize yardım et!" (Bakara: 286)
"Ey rabbimiz! Bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla. Kalplerimizde, iman edenlere karşı hiçbir kin, bir düşmanlık bırakma! Ey rabbimiz! Şüphesiz Sen çok bağışlayan ve çok merhamet edensin." (Haşr: 10)
"Ey rabbimiz! Bize bu dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik ver ve bizi cehennem azabından koru." (Bakara, 201)
"Ey Rabbimiz! Biz iman ettik; bizi affet, bize acı! Sen merhamet edenlerin en merhametlisisin." (Mü'minûn, 109)
"Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik. Eğer sen bizi bağışlamaz ve bize merhamet etmezsen mutlaka hüsrana uğrayanlardan oluruz." (A'raf, 23)