Cihadın sözlük anlamı, düşmana karşı dini savunurken zorluklara katlanmak demektir. Mücahit ise, bu zor çalışmayı yüklenen kimsedir. Nasıl ki, din işlerinde bilinmeyen meseleleri, bütün gücünü kullanarak sabırla çözmeye çalışmak bir cihad ise; iç ve dış düşmanların etkisini kırmak, onların saldırılarını önlemek için bu zor işi yapmak üzere gayret etmek, beşerî arzu ve isteklere karşı mücadele vermek de bir cihaddır.
Buna göre cihad, insanın mutluluğuna giden yoldaki engelleri ortadan kaldırmak için harcanan çabanın adıdır. Mücahit, her ne sebeple olursa olsun, başkalarına saldıran değil; insanlarla İslâm'ın getirdiği mutluluk arasında bulunan engelleri kaldırma gayretinde olan, kendi canına, inancına ve değerlerine yapılan saldırılara karşı koyan, kendi değerlerini korumak için çalışan insandır.
Cihad, aynı zamanda bir ibadettir. Çünkü o, bir müminin kendi tattığı İslami mutluluğu başkalarına da tattırma ve taşıma gayretidir. Müslümanlar cihad faaliyetleriyle diğer din mensuplarının gönüllerini İslâm'a açmak ve ısındırmak suretiyle aynı zamanda davet işini yaparlar. Bu sebepledir ki, savaşların kayıpları 'ölü' olarak, cihadın kaybı ise 'şehid' olarak unvan kazanır.
İslam'ı ve Müslümanları etkisiz hale getirmek, Müslümanları zorla veya çeşitli hile ve entrikalarla (demokrasi adına) kendi yönetimleri altına almak, sahip oldukları zenginlikleri yağmalamak isteyen çağdaş firavunlar, cihadsız ve ruhsuz bir din istiyorlar. Böylece saldırılarına ve sömürge isteklerine karşı koyabilecek bir iman gücü kalmayınca, işlerini daha kolay yapıyorlar.
Cihad kavramı savaş kavramından daha zengin ve daha geneldir. Birçok Müslüman, düşmana bir tek kurşun atmamış olsa bile mücahit olma vasfını taşıyabilir. Çünkü o, bütün davranışlarında hakka uymuş, Haksızlığın karşısında pozisyon almıştır. Allah'a kulluk yolunda gevşeklik ve tembellik göstermemiştir.
Allah yolunda cihad edenlerin derecesi pek yücedir. Allah (cc) Kur'an-ı Mübin'de, onlara yüce bir makam verdiğini, onlara çok büyük mükâfatlar hazırladığını haber vermektedir. Onların yaptığı iş, öyle hafif bir iş değildir. Sıradan bir ibadet de değildir. Onlar her türlü zorluğu, meşakkati ve tehlikeyi göze alarak Allah yolunda zevklerinden sırf Allah rızası için vazgeçen kimselerdir.
Allah'ın dini uğruna mallarını harcamaktan geri kalmaz ve bunu gönül huzuru içinde yaparlar. Nefislerin mala karşı olan aşırı sevgisine rağmen onlar, Allah rızasını kazanmak, diğer mücahitlere destek olmak için mallarını harcarlar. Allah yolunda çalışmanın getirdiği zorluklara aldırmadan tehlikeyi göze alır ölümden korkmazlar. Gerekirse canlarını da bu uğurda seve seve verirler.
İslam ümmetinin herhangi bir yerinde İslami değerlere ve masum insanlara yapılan saldırılara karşı, Müslümanlar sessiz kalamaz, kalması beklenmez. Kendilerine ve dinlerine ne yapılırsa yapılsın, ne söylenirse söylensin, onların karşılık vermemesi düşünülemez. Her insanın kendini ve kendine ait değerlerini koruma hakkı vardır.
Ne var ki, günümüz dünyasında emperyalist kimi topluluklar kendilerine saldırı hakkı tanırken, başkalarına savunma hakkını tanımamaktadır. İşte İslam bu tarz sakat düşünceleri ortadan kaldırmak için kavli cihada önem vermiştir. Müslümanlara ve İslam'a zarar vermek isteyenler oldukça, Allah'ın dini uğruna çalışan mücahitler de var olacaktır.
Konuyu özetlemeye çalışırsak Bazı insanlar, İslami tebliğ ciddi bir şekilde kendilerine ulaşırsa belki Müslüman olacak ve kurtulacaklar. Bazı insanlar da İslâm'ı daha yakından tanımak ve iyi yaşamak ister, ama içinde bulunduğu şartlar ve topluma yön veren kurumlar onu günaha, isyana, kötü ahlâka sürüklemektedir. İşte Cihad bu kötü şartlarla, kötü kişiler ve kurumlarla, insanları isyana götüren şeylerle mücahede ve mücadele etmenin yolunu aydınlatmaktadır.