Kur`an-ı Kerim`de birçok peygamberin diliyle tekrar edilen bir ayeti kerime vardır: “Allah`ın haklarında hiçbir delil indirmediği, sizin ve atalarınızın taktığı birtakım isimlerle mi benimle tartışıyorsunuz? “...(Araf: 71)

Hud aleyhisselamın Ad kavmine karşı söylediği bu ifade, bütün kavimler için temel bir gerçeği zihinlere hatırlatmaktadır. Ki insanlar arasında kutsanan tüm değer ölçülerinin kıymet ve itibarı, ilahi vahye dayanıp dayanmama ölçüsü ile ancak bilinebilir.

Hud aleyhisselam, kavminin putlara isnat ettiği birtakım olağanüstü vasıfların, Allah tarafından değil, kendilerinin onlara verildiği isimler, sıfatlar olduğunu, bununla ilgili Allah tarafından hiçbir delilin indirilmediğini ve dolayısıyla putları putlaştıranın, putçular olduğunu açıklamıştır. Aklen de insanın icat ettiği, değer kıldığı bir şeyin kendilerinden daha üstün ve kutsal olamayacağının gerçeğini gözler önüne sermiştir. Hatta bunlar hakkında kendisiyle tartışmaya değer bir kıymetlerinin bile bulunmadığını ilan etmiştir.

Şu halde insanların sonradan ihdas ettiği bir zihniyet, düşünce, kanun veya adetler Allah`ın kelamı olan Kur`an karşısında hiçbir değer ifade etmemektedir. Olsa bile tesiri az ve geçicidir, kısa bir süre sonra zail olup yokluğa karışmaya mahkûmdur. Allah`ın indirdiği fıtri kanunlar karşısında her zaman aciz ve nakıstırlar. İnsanın kendisi aciz, nakıs ve fani bir varlık olduğu gibi, onun ihdas ettiği şeyler de kendisi gibi aciz ve yetersizdir.

Allah`u Teala`nın zatı zül celali ise, ezeli ve ebedi olduğu gibi onun indirdiği kanunlar da sanatının eseri olarak sürekli ve kalıcıdır. Her zaman bağlanması ve uyulması gereken yüce ve kutsal değerlerdir. Bütün asırlarda geçerliliğini ve tazeliğini koruyacak şekilde muhkem ve değişmez hükümlerdir. Allah`u Teala, indirdiği kanunların yerini dolduracak başka bir kanun getirmediği veya ondan daha iyisini indirmediği müddetçe, indirilen bir kanunun hükmü kıyamete kadar devam edecektir.

Kur`an`dan sonra ilahi bir kitap indirilmediğine göre, onun hükmü kıyamete kadar bakidir. Ona karşı ihdas edilen beşeri kanunların hiçbir kıymeti ve değeri yoktur. Zira Kur`an, insanların yaratıcısı olan Allah`u Teala`nın insanlar için indirdiği yüce nizamıdır. Allah (c.c), insanların dert ve ihtiyaçlarını, arzu ve eğilimlerini en iyi bildiği için fıtratlarına uygun olarak onlara Kur`an`ı indirmiştir. Kur`an`a uydukları müddetçe aydınlık yolunda devam edecekler, ama arkalarını dönüp yüz çevirdikleri zaman da cahiliye çeşitlerinden birinin bataklığına sürüklenecek ve bir yığın putların kulluğuna mahkûm olacaklardır.

Şu halde insanoğlunun yeryüzünde kaydettiği ilerlemeler, buluş ve tespitler vahyin kontrolünde gelişir ve icra edilirse, onu asıl maksadına daha da yakılaştıracak, yeryüzü halifesi unvanına layık kılacak ve kâinatın efendisi konumuna yüceltecektir. Yok, eğer vahyin kontrolünden çıkar da kendi hava ve heveslerine göre hareket ederse, mabudunu kendisi seçer ve kanunları kendisi koyarsa! İşte o zaman da şeytana uymuş olarak sapık bir putperest olur.

Uyulan bu putperestliğin belli bir şekli ve rengi yoktur. Bilakis o toplumlara, zaman ve zeminlere göre farklılık arz edebilir. İlkel toplumlarda, taştan ve ağaçtan yontulmuş, heykellere tapıcılık şeklinde belirebildiği gibi; uygar ve gelişmiş toplumlarda baş gösteren sapık fikir ve ideolojik hareketlerin bünyesine yerleşmiş bir zihniyet olarak soyut ve zihinsel de olabilir. Günümüz cahili toplumlarda daha çok bu ikinci türden putperestlik revaç görmektedir.

Bunun yansıma şekli ise, kimi toplumlarda kominizim, sosyalsizim ve Baasçılık şeklinde görüldüğü gibi, kimi toplumlarda da demokrasi, laiklik, milliyetçilik, ırk, renk, dil ve bölge farklılığı gibi biçimlerde de görülebilmektedir. İnsanı Allah`ın yolundan ayıran bu suretlerden hangisiyle gelirse gelsin onun adı cahiliyedir ve istinat noktası putperestliktir.

Allah`u Teala`nın haklarında hiçbir delil indirmediği tüm beşeri düşünce ve sistemlerin mahiyeti ne olursa olsun insanı Allah`ın yolundan ayıran tüm nedenler, şeytani put düzenleri veya putçuların kurduğu şeytani tezgâhlardır. Onlara itibar edip peşinde koşanlar ve savunanlar da onların zavallı kulcuklarıdırlar.