"Hep birlikte Allah'ın ipine sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allah'ın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize düşmanlar idiniz de O, kalplerinizi birleştirmişti. İşte O'nun bu nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz, ateşten bir çukurun tam kenarında idiniz de O sizi oradan kurtarmıştı. İşte Allah size ayetlerini böyle açık açık bildiriyor ki doğru yola eresiniz." (Ali İmran: 103)
Allah'u Teâla'nın sımsıkı sarılmamızı emrettiği "Hablullah= Allah'ın ipi" dünya ve ahiretimizi düzene koyacak olan Kur'an-ı Mübin'dir. Kur'an Allah'ın yeryüzüne uzanan hattı muvasalasıdır. Allah'a bağlanmanın yegâne bağı ve kopması mümkün olmayan sağlam kulpudur.
Kur'an'a tahkiki bir imanla sımsıkı sarılarak bağlanmak, emir ve nehiylerini hayatında ilmek ilmek nakşederek hâkim kılmaktır. Dünyevi olsun uhrevi olsun tüm işlerinde temel referansı Kur'an'ı seçmek, Kur'an'ı hakem kılmak demektir. Ondan yolunu ayıran, ondan kopanların sonu ise hüsrandır. Bu dünyada bölünme, parçalanma, küçülme, aşağılanma ve dağılmadır. Ahirette de Allah'ın çetin azabı ile yüz yüze gelmektir.
Allah'ın ipine Kur'an'a sımsıkı sarılanların mükâfatı ise, birlik ve beraberlik içinde olmak, güçlü ve heybetli olmak, dost ve kardeş olmak, güven ve barış içinde olmaktır. Bu güven ve bu kardeşlik, Allah'u Teâla'nın ilk Müslüman cemaate (Medineli Müslümanlara) bahşettiği bir lütuf olduğu gibi, asırlar boyu ona sımsıkı bağlanan tüm nesillere ve kuşaklaradır da.
Burada Allah'u Teâla, özelde Medineli Müslümanlara, genelde ise tüm Müslümanlara bu nimetini hatırlatıyor. Nasıl ki, onlar geçmişte birbirlerine düşman iken ve içine sürüklenmek üzere bulundukları cahiliye savaşlarının tam ucundan yani ateşten bir uçurumun kenarında iken kuran sayesinde onları oradan kurtardı ise aynı şekilde tüm nesiller ve kuşaklar da onun sayesinde kurtulacaklardır.
"İşte Allah size ayetlerini böyle açık açık anlatıyor ki doğru yolu bulasınız."
Bu olay yeryüzünde beşeriyete önderlik edecek ve Allah'ın metodu üzere hayatlarını sürdürüp birbirini sevenler arasındaki Allah'ın ipini koparmak için çabalayan ehli kitabın, özellikle Yahudilerin sarf ettikleri bir çabanın neticesini anlatan bir uyarıdır. Bu uyarı her Müslüman cemaat için aynen geçerlidir. Yahudilerin sürekli kuracakları tuzaklardan bir örnekten haber veriyor.
Onlar bu hileyle ilk Müslümanları neredeyse küfre döndürüp birbirinin boyunlarını vuracak noktaya getirmişlerdi. Eski kin ve düşmanlık üzere kurulu olan adetlerini bırakmış, Etrafında toplanıp kardeş oldukları Allah'ın sağlam ipini koparacak noktaya gelmişlerdi. Bütün bunlar ehli kitaba kulak vermenin onlara itaat etmenin sonucuydu.
Bu yüzden Kur'an-ı Kerim, sürekli Müslümanları, ehli kitabın hile ve desiselerine kulak vermekten ayrılığa düşüp parçalanmaktan sakındırıyor. Bu sakındırma sürekli Yahudi tuzaklarının şiddetine, ayrılık, şüphe ve kargaşa tohumları saçtıklarına işaret etmektedir. Bugün, yarın, her zaman ve her zeminde Müslüman saflar arasında aynı işlevi sürdürmektedirler.
Müslümanlara düşen görev ise, onların bu çabalarını boşa çıkarmak için, bilinçli ve birlik halinde hareket etmeleridir. Kur'an'ın mesajlarına ve onu getirip bize tebliğ eden Resulullah sallellahu aleyhi vesellemin sünnetine daha da sıkı bir şekilde sarılarak bağlanmaları ve hayatlarının tüm alanlarına hâkim kılarak yaşamalarıdır.
Allah düşmanları ise varsınlar elinden ne geliyorsa geri koymasın, başlarını en sert kayalara çarpsınlar. Eskileri onu tahrif etmeye kalkıştılar, bir şey yapamadılar. Şimdikiler yakarak yok etmek istiyorlar, bunlar (Danimarka'sı İsveç'i, Fransız'ı) de bir halt yapamaz, yapamayacaklar. Onlar istemeseler de Allah Nurunu tamamlayacak ve söndürmek için üfürdükçe Allah'ın nuru daha da parlayacak, onlar üzerinden yeryüzünün tamamına yayılacaktır. Allah'ın izni ve inayeti ile...