Bugün iki bayramı bir arada ve iç içe idrak ediyoruz. Bugün hem Cuma ki, müminlerin haftalık bayramı, hem de mübarek Ramazan Bayramı ki, müminlerin aylık bayramıdır. Bir ay boyunca tuttuğumuz oruçla geride bıraktığımız zahmetten sonra bizi rahata, feraha kavuşturan Rabbimize şükrümüzü ifade etmenin sevinci ve mutluluğu yaşamanın adıdır bayram.

Birçok Hadisi Şerifin nassıyla sabittir ki; "Günlerin en hayırlısı Cuma günü, sonra Bayram günüdür." İnşaallah üst üste ve iç içe iki bayramı birden idrak etmiş olacağız. İşte bu yönüyle baktığımız zaman bugün iki kere sevinip şükretmemiz gerekiyor.

Ama ne yazık ki, bütün bir millet olarak buruk bir bayrama giriyoruz. Zira ülkemizin önemli bir kısmı depremin şiddetini hala yaşarken bayram duygusundan yoksun, içi buruk olarak bayram sathına girmektedir. Yine İslam coğrafyasında her tarafta kan, yine gözyaşı, yine bombalar, yine savaşlar, yine annelerin feryatları, çocukların figanları ve mazlumların iniltileri...

Ancak her ne şekilde ve hangi şartlar altında olursak olalım, bizler yine ruhen ve bedenen özgür ortamlarda bayramımızı bayram olarak yapmalıyız. Zira bayram bizim en büyük etkinliğimiz ve en etkin dinamizmimizdir. Bayramın kitleler üzerinde derin etkileri, izleri ve heyecanı vardır. Toplum fertlerinin birbirlerine bağlanması, birleştirmesi ve kaynaşması için bayram en güçlü vesiledir.

Bu aralar yine birilerinin kara bayram diye birtakım bahanelerle bilerek bayram havasını değiştirmeye ve bozmaya yönelik çabaları olacaktır. Bunlar, kendi yararlarına olmadığını bildikleri için, Müslümanlara bayramı haram etmeye çalışırlar. Çünkü onların bu bayramdan pek kazançları yoktur. Bu bayram sadece ve sadece Müslümanlarındır.

Bu nedenle içimiz buruk da olsa, dertli ve kederli de olsak yine bayramı bayram olarak yapmaya çalışalım. Dertlilerin, üzgünlerin, yalnızların, evsiz barksız depremzedelerin, mültecilerin ve mahrumların yanında görünerek onlarla birlikte bayram yapmaya çalışalım. Vereceğimiz Fıtır sadakalarımızla onların da yüzlerini güldürelim.

Tüm iman ehli ile kucaklaşmak, dargınlarla barışıp helalleşmek için bayramı bir fırsat bilelim. Artık sen-ben kavgalarını, mezhep-meşrep taassubunu bir kenara bırakıp ümmetin vahdeti için omuz omuza vererek şer odaklarına karşı tek ümmet olmanın bilincini ortaya koyarak İslam düşmanlarına karşı birlik ve beraberliğimizi göstermeye çalışalım.

Sonuç olarak her zaman özlemini çektiğimiz o eski bayramları yenilemek lazımdır. Her ne kadar insanın çocukluğundaki hisler daha canlı ve heyecan verici ise de bir kardeşimizin dediği gibi, bayramları bayram etmek bizim elimizde. Çünkü bayramları yaşayan biziz. Onun içini dolduracak olan da biziz. Dolayısıyla özlemini duyduğumuz bayramları bayram yapmak bizim elimizde.

Çocuklarımıza, eş, dost ve akrabalarımıza bunu göstermek bizim elimizde. Ziyaret ve muhabbetimizle, çocukları sevindirme ve büyüklerimize hürmet ederek bunu gösterebiliriz. Herkes kendi yanında bir gayret gösterse inşallah bayramlar yarı buruk da olsa bayram olur, acılar azalır ve hatta sevince dönüşebilir.

Bu vesileyle tüm İslam âleminin Mübarek Ramazan Bayramı'nı, en kalbi duygularımla tebrik eder, bayramın tüm Müslümanlar için büyük hayırlara, kurtuluşlara, yakın zaferlere ve umumi vahdete vesile olmasını, Müslümanlar arasındaki dargınlık ve kırgınlıkların ortadan kaldırılıp kardeşlik, huzur ve barış getirmesine vesile olmasını Yüce Rabbimden niyaz ediyorum.