“Öyle bir fitneden sakının ki, onun zararı aranızdan sadece onu yapan zalimlere dokunmakla sınırlı kalmaz. (bilakis ona ilgisiz ve tavırsız kalan herkese dokunur).” (Enfal: 25)

Geçen hafta Lut Kavmi'nin fiili olan eşcinsellik fuhuşu ile alakalı konuyu ele almıştık. Bu hafta yine aynı konunun farklı bir boyutunu yani fıkhi hükmünü ele almaya çalışacağız. Bütün dinlerde neslin ifsadına yönelik işlenen suçlar en ağır müeyyidelerle cezalandırılarak yasaklanmıştır.

İslam fıkhı; Lut kavmi fiilini işleyenleri gerek faili olsun, gerek mefulü olsun lanetlemiş, onlara hayat hakkı tanımamıştır. Hem de en ibret verici ve en acımasız cezalarla... İşte bu kapsamda değişik senetlerle rivayet edilen şu iki hadisi şerifi dikkatlerinize arz ediyorum:

"Kimi Lut kavminin o iğrenç amelini işler halde bulursanız öldürün, o fiili işleyenin failini de mefulünü de öldürünüz."

"Lut kavminin işlediği fiili yapanları üsttekini de alttakini de recm ediniz. İster evli ister bekâr olsunlar İkisini de recm ediniz."

Bu hadisleri imam Ahmet Müsnedinde; Ebu Davut, Tirmizi ve İbni Mace, Sünenlerinde rivayet etmişlerdir.

Evet, şefkat ve merhamet peygamberi Hz. Muhammed sallellahu aleyhi vesellem, eşcinsellik fiilini işleyenler hakkındaki açık ve kesin hükmü böyle... Ancak o, hayatta olduğu sürece bu suçu işleyen biri çıkmadığı için bunun infaz şekli hakkında açık bir usul belirlememiştir.

Hulefa-i Raşidin dönemine gelince: Hz. Ebubekir ve Hz. Ali, bu tip suçluların başta kılıçla öldürülmesi, sonra da cesetleri gömülmeden yakılarak kül haline getirilmesi gerektiğini söylemişler. Hz. Ömer ve Hz. Osman ise; bu gibilerin harabe bir yapının içine bırakılıp o köhne yapının üzerlerine yıktırılması gerektiğini söylemişler. Sahabeden Abdullah İbni Abbas ile bazı arkadaşları da bunların çok yüksek bir yerden baş aşağı atılması veya recm edilmesi gerektiğini söylemişler.

Fakih imamlardan İmam Şafii, eşcinselliğe iştirak eden her iki tarafın, failin de mefulün de ister evli, ister bekâr olsunlar, öldürülmesi gerektiğini söyler. İmam Şa'bi, Zuhri, Malik ve Ahmet bin Hanbel'e göre, bu kimseler taşlanarak recm edilmelidir. İmam Ebu Hanife ise, ibret olsun diye işlenen suça mütenasip bir şekilde cezalandırılması gerektiğini söylemektedir. (Mevdudi Tefhimülkuran: c. 2. s. 63)

Burada ilginç bir nokta daha var ki; bütün bu fıkhi görüşler ile Lut kavmine uygulanan ilahi ceza yöntemi arasında yakın bir münasebet, bir benzerlik vardır. Önce öldürüp sonra cesetlerini yakmak, taşlayarak öldürmek, yüksek bir yerden baş aşağı atıp param parça etmek, öldürüp cesetlerini yıkık dökük yerlere atmak ve sonra o köhne yerleri başlarına yıkmak! Evet, hepsinin ilham kaynağı Lut kavmine uygulanan ilahi infaz şeklinin bir benzeridir.

Nihayet bütün bu görüşlerden ortaya çıkan ortak fikir; eşcinsellik suçunu işleyenlerin mutlaka ama mutlaka bir şekilde itlaf edilmesidir. Hz. Ali ile Hz. Ebu Bekir'in bunun için ön gördüğü ceza şekli hepsinden daha kati ve daha galiz görünüyorsa da tedbir açısından en uygun ve en isabetli olanıdır. Zira bugün tıp dünyası dahi artık tedavisi mümkün olmayan AIDS hastalığının kaynağının eşcinsellik gibi fuhuş olduğunu ortaya koymaktadır.

Bugün batı ülkelerinde her çeşit fuhuş serbest olduğundan ve eşcinsellik engellenmediğinden dolayı bir türlü AIDS hastalığının önü alınamamaktadır. Bu şekilde AIDS mikrobu her gün birer birer kurbanlarını alırken tıp dünyası da eli kolu bağlı olarak seyirci kalmaktadır.

İnşaallah'u Teâla, bir gün kendileri de bunun farkına varır ve dünyaları için olsa dahi İslam'ın bu önleyici tedbirlerine başvurarak bu illetten kurtulurlar. Yoksa gün gelir ki, batı insanı bizzat kendi elleriyle AIDS gibi nice mikrobik hastalıklarla mücadelede aciz kalacak ve cesetlerini yakacaklar da yine bu illetten kurtulamayacaklar. Mevla tez elden akıl versin, iz'an versin.