Hayvanları kutsallaştırma ve hatta onlara tapma, eski dönemlerden kalma bir cahiliye geleneğidir. Tevhidi inançların baskın geldiği dönemlerde gerilemiş ise de tarihi süreç içerisinde zaman zaman nüksetmekte ve gericiler tarafından hortlatılmaktadır. Bu geleneğin insanlığın ilkel dönemlerinden kalma olduğu zannediliyor.
Günümüzde Dinler Tarihi diye resmi söylemlere uygun bazı ders kitaplarında yazılıp okutulduğu gibi; ilk insanların dini şirk değildi. İnsan kendi kendine din kavramını icat etmiş, yavaş yavaş geliştirmiş de değildi. Tabiat güçlerini kutsallaştırmakla din ihtiyacını tatmin etmeye başlayarak korkularını bununla yenmiş ve sonra hayvanları tanrı kabul etme aşamasına geçmiş, çok tanrılı dinlerden kademe kademe tek yaratıcı fikrine yönelmiş de asla değildir.
İlk insan Âdem aleyhisselam, aynı zamanda ilk peygamberdir. Tevhid dinini Allah'tan aldığı vahiyle diğer insanlara bildirmiş ve uygulamıştı. İnsanlar, uzun dönem muvahhit olarak yaşadıktan sonra; tevhide gereken önemi vermekte ihmalkâr davranıp dünyevileştikleri, yönetici ve varlıklı kişilerin saptırmaları karşısında gerekli tavrı gösteremedikleri için, yavaş yavaş putçuluğa kaymış, eşyanın ve hayvanların kulları haline gelmişlerdir.
Tarihte nasıl tevhidi önemsemeyip egemen çevrenin ve müşrik yöneticilerin etkisiyle, insan kendi şerefini unutmuş, basit maddeden ibaret heykellere ve kendinden çok daha zayıf hayvanlara tapmaya başladı ise, günümüz cahiliyesinde de benzer durum söz konusudur. Küfür ve şirk cephesinde değişen bir şey yoktur.
Savaşta ön safa karşıdaki düşmanın taptığı veya kutsal saydığı hayvanları koyarak, düşmanı kendi tanrılarına karşı silah kullanma gücünü gösteremeyince kolaylıkla mağlûp eden açıkgöz savaş taktikleri tarihte kalmış olabilir. Günümüzde yine hayvanlar savaşlara konu olduğu gibi siyasi ve güç sembolleri olmaya devam etmektedir.
Toplumun en fazla ilgilendiği alanlardan birinin politika, diğerinin futbol olduğunu kabul etmeyen herhalde yoktur. Politik partilerin önemli bir kısmının sembolleri hayvandır. Bozkurt, hala bazılarınca kutsal bir semboldür, Türklere çıkış yolunu göstermeye devam eder. At, eski Türklerin kutsadığı bir hayvan olduğu gibi, günümüzde nice fedakârlıklara da kır at için katlanılır. İslam'a irtica adıyla karşı çıkanlar, Yahudi kültürünün "barış güvercini"ni partilerinin amblemi olarak kullanırlar.
Futbol kulüplerinin de çoğunun bir hayvanla sembolize edildiği bir gerçektir. Aslan Galatasaray, Sarı Kanaryayı yutmaya çalışır; derken Kara Kartal hücuma geçer. Bazı oyuncular, timsah yürüyüşüyle gol sevincini sembolize eder. İstanbul Boğaları, Denizli Horozları ve Bursa Timsahları da birbirlerini yemeye/yenmeye çalışırlar.
Avrupa'da hayvanlara verilen değerin burada insanlara verilmediğini görenlerden kimi insanlar, eğer reenkarnasyon gerçekse, ikinci olarak Avrupa'da bir ev köpeği olarak dünyaya gelmek istediğini belirtir. Çünkü sosyetenin Paris'ten getirttiği mama ile beslenen, lüks salonlarda yaşatılıp özel kuaförlere götürülerek sık sık bakımı yaptırılan sosyete köpeği için harcanan parayı gariban rüyasında bile görememektedir.
Hümanizmin, insancıllığın modası geçti. Şimdi artık insanlar hayvancıl takılmaktadır. Hayvan hakları savunucuları sık sık medyaya konu olmaktadır. Koyunların kurban olarak kesilmesine barbarlık diyen barbarlar çıkıyor, hayvan hakları için sokağa dökülüyor. Denilebilir ki, akrabalık haklarını savunmak suç mudur? Hani onlar, maymundan türediklerini söylüyorlar ya...
Bütün bunlardan öte yırtıcı hayvanlar cinsinden evcillerin ötesinde sokak hayvanları savunuculuğunu yaparken kutsal bir varlık olan insanı bile unutuyor, ihmal ediyorlar. Hemen hemen ger gün sokak köpekleri tarafından parçalanan yavrulara acımaz, ama bir kaza sonucu telef olmuş köpeğin üzerinde oturup saatlerce ağlayanları görüyoruz.
Biz demiyoruz hayvanlara acınmasın, elbette ruh taşıyan her canlının bir değeri vardır. Zararlı olmadığı sürece hayatı dokunulmazdır. Ama zararlı olanlara hayat hakkı yoktur, yoksa en değeri varlık olan insan zarar görecektir. Zira insan mahlûkların en değerlisi, en şereflisidir. Cenabı Mevla diğer mahlûkları ona hizmet için yaratmıştır. "(Allah) göklerde ve yerde ne varsa hepsini sizin hizmetinize koydu." (Casiye: 13)