Sözün en güzeli kısa yumuşak ve beliğ olmasıdır. Sözü uzatmak, kapalılığını açıklamak için olur. Eğer anlaşılmışsa hala uzatmak hikmetini yok eder. Hikmetli olması için de edep gerekir.  Edepli olmak, edebiyat kurallarına uymak demek ahlak kurallarına uymaktır. Dili ve kalemi terbiye etmeyi öğrenmeden edepli olmak da mümkün değildir. Söz ve kalemin önemi buradan kaynaklanmaktadır. 

Kur’an-ı Kerim başta olmak üzere güzel kitapları okuyarak, hikmetle tecrübemizi artırarak sözlerimizin, dilimizin yontulmasını sağlayabiliriz. Ağaç, yontulunca kalem haline gelebilir. Sözde önemli olan doğruluk ve samimiyettir, güzel bir gayeye hizmet etmesidir. Yoksa içi boş, kof sözler, nefse hoş gelse bile bunları edebi ve güzel kabul edemeyiz.

Yontulmamış ağaç gibi kaba ve sert olan söz, iyi niyetle söylenmiş olsa bile, çoğu kez kaş yapayım derken gözü de çıkartabilir kabilinden fayda yerine zarar verir. Uzun dilin başı dertli olur. Dilin kemiksiz olması, fesada, yalana, harama uzanmasına sebep olmamalıdır. Eli taşlı insanı gören yılan, başının belası dilini çıkarıp yalvarır; aynı dil nice canlar yakmıştır.

Sözün yumuşaklığı bilmeyen kimse, ne kadar zeki olursa olsun, hikmet sahibi olamaz. Çevresindekileri kendisinden uzaklaştırıp dağıtır, zavallı insan durumuna düşer. Kendisine ve çevresine zarar verip ifsada yol açabilir.

"Söz gümüşse, sükût altındır" sözü, konuşmasını bilmeyenler için geçerlidir. Oysa konuşma sanatını bilenler için söz altındır. Söyleyecek sözü olan, söylenecek uygun söz bulunmadıkça susmakla tanınan bir insan, her zaman kendini dinletir. Demek ki söylenecek bir sözümüzün bulunması gerekir.

Allah (cc), Musa ve Harun aleyhisselamı Firavun'a gönderirken onunla yumuşak dil ile konuşmalarını emrederken, peygamberimiz sallellahu aleyhi veselleme de kavmine yumuşak davranmayı emretmektedir: "Ey peygamber, eğer sert ve kaba yürekli olsaydın, onlar mutlaka senin etrafından dağılıp giderlerdi." (Al-i İmran/159)

Peygamberimiz sallellahu aleyhi vesellem "Sözün afeti yalandır. Bela insanın sözü üzerine gelir. O halde hayır konuşuyorsan söyle yoksa sus!" (Müslim)

"Ya hayır konuşup da sevap kazanan yahut susup da selamet bulan kişiye Allah rahmet etsin." (Nesei)

"Senden soruluncaya kadar susmak, susturuluncaya kadar söylemekten hayırlıdır." (Hz. Ali)

Şeyh Sadi Şirazi diyor ki: "Şam tarafına sefer yaptığımda orada adamın biri eşeğinin karşısına geçmiş ona birtakım işaretler yapıyor olduğunu gördüm. Ona "sen bu eşeğe ne diye bu işaretleri yapıyorsun" diye sordum. Adam: "ben ona konuşmayı öğretiyorum" dedi. Bunun üzerine ona: "sen ona konuşmayı bırak da ona bakarak kendine düşünmeyi öğren" dedim.

"İnsan, hayvandan konuşmakla üstündür. Ama doğru konuşmazsan hayvanlar senden üstün olurlar. İnsan dilini tutup konuşmadıkça, ayıbı da hüneri de gizli kalır." (Şeyh Sadi Şirazi)

"Para ile köle satın alamadığına üzülme; insanları tatlı dille de kendine esir edebilirsin." (Hz. Ali)

"Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı. Söz ola ağılı aşı bal ile yağ ede bir söz." (Yunus Emre)

"Eğer hor eğer hürmet, Kişiye sözden gelir." (Yunus Emre)

"Bir insana söz anlatmak için yakasını, paçasını tutmanız yersizdir. Sizi dinlemek istemiyorsa, dilinizi tutun daha iyi olur."

 "Çok kez söylediklerimiz yüzünden kazandığımız düşmanlar, yaptıklarımız yüzünden kazandığımız dostlardan daha çoktur."

"İki şey insanı çileden çıkarır; söylenecek yerde ağız açmamak, susacak yerde lâkırdı etmek. (Şeyh Sadi Şirazi)

"Ne kadar çok söylersen karşındaki o kadar az hatırlar. O halde az söyle de kazancın çok olsun."

"Konuşma sanatını bilen adam, düşündüklerinin hepsini söylemez; fakat söylediklerini düşünür de öyle söyler. Sözün en güzeli, söyleyenin doğru olarak söylediği, işitenin de yararlandığı sözdür."