Bu başlık, bizim Batman medresemizde müderrisimiz olan Suriyeli Seyda mele Said'i Sur-i, diğer adıyla Mele Said-i Kobani'nin bir sözünden alıntıdır. Seyda'ya göre Alim iki çeşittir; biri “alımé Rabbani” diğeri de “alımé rebeni"dir.

Rabbani Alim; Rabbinin yolundan giden, Rabbinin sözünü ve hatırını her şeyin üstünde tutan, rabbinin sevdiğini seven sevmediğini sevmeyen, dostlarıyla dost, düşmanlarıyla düşman olan, mazlumun yanında zalimin karşısında duran kimsedir. Rabbani alim, Allah'ın hükmü dışında hiçbir hükmün veya gücün karşısında boyun eğmez, zulme, haksızlığa karşı sessiz ve suskun kalmaz.

Rabbani alim, dostunu düşmanını iyi bilen ve ona göre tavır alan, bildiği gerçeği pervasızca ortaya koyan korkusuz kimsedir. Seyada-e mele Mizgin'nin de dediği gibi; "naskırna zalımaye evvele ilmé=ilmin başlangıcı zalimleri tanımaktır." Peygamberimiz sallellahu aleyhi vesellem: "Zalimin zulmü karşısında susan (ilgisiz ve tavırsız kalan) dilsiz şeytandır" Buyuruyor.

Rebeni Alim ise; Rabbine değil, kendisi gibi aciz kullara boyun eğen, onların elindekinden yararlanmak için onlara yamanmaya çalışan veyahut onların hışmına uğramaktan korunmak için her dediğine eyvallah eden zavallı kimsedir. Bildiği halde geçici dünyalık mevki ve makamları, hazır menfaat ve çıkarları ebedi olan ahiret saadetine tercih eden reben kimsedir.

Kürtçe olan "Reben" kelimesinin anlamı, hakkını aramasını kullanmasını bilmeyen, herkes tarafından kullanılan, belli bir yönü ve istikameti olmayan, her gelişme karşısında sağa sola savrulan temelsiz, istikrarsız ve istikametsiz kimsedir. Bunlar ilimlerini dünyalarına alet eden, sayesinde değer ve itibar gördükleri Allah'ın dinini, zalimlere peşkeş çeken nankör insanlardır.

Bunların bir özelliği de kafirlere ve zalimlere karşı çok korkak ve pısırık iken, İslami hizmet yolunda gece gündüz çalışan müminlere karşı çok acımasız, vicdansız ve merhametsizce saldırgan olmalarıdır. Sivri ve edepsiz dillerini hep Müslümanlar aleyhine kullanırlar. Bu da rabbani alimlerin kendileri gibi bir haksızlık yapmalarından emin olmalarından dolayıdır.

Bu karakterlerin sayısız örnekleri vardır. Özet olarak İmamı Gazali bunlara "ulema-i su' = kötü alimler, rahmetli Timurtaş Hoca da "kapıkulu uleması" derdi. Ama bizin için örnek olacak alimler bunlar değil, Rabbani alimlerdir, biraz da onlardan söz edelim:

Rabbani alimler, zalim hükümdarın karşısında hak sözü haykırmayı en faziletli cihad bilirler. Üstad Said-i Nursi gibi Hakkı gerçeği eğip bükmeden olduğu gibi haykırırlar. Zulümden, amme malı yemekten uyarıp geri çevirmek için sıradan bir insana nasihat eder gibi yöneticilere nasihat eder, Allah'ın azabıyla korkutup ahiret hesabını hatırlatırlar.

Rivayetlere göre Abbasi Halifesi Harun-i Reşid halife olunca, her taraftan heyetler, alimler, kanaat önderleri gelir onu tebrik ederler. O da onlara bol bol hediyeler, atiyeler dağıtır. Ancak çok sevdiği bir alim Süfyan-ı Sevri'nin gelmediğini görünce şaşırır. Nedenini öğrenmek üzere ona bir mektup yazar. Mektubu götüren elçi büyük bir cemaatin karşısında Süfyan-ı Sevri'ye uzatır. O da cübbesinin bir köşesiyle tutar, okumadan yanına bırakır.

Bu durum herkesin tuhafına gider, normalde halifeden gelen mektup ayakta alınır ve öpülüp başına konulduktan sonra ayakta ya da diz çökerek okunmalıydı. Ama İmam Sevri ona elini bile sürmeden bir talebesine okutur. Mektupta şunlar yazılıydı; "ey Süfyan kardeşim! Seni ne kadar sevdiğimi biliyorsun! Ama herkes beni tebrik etmeye geldi hediyelerini alıp gitti de sen niye gelmedin? Senin için de güzel bir hediye hazırlamışımdır".

İmam Süfyan-ı Sevri ise, mektubun arka sayfasına şunları yazar gönderir: "Ey Harun! Ümmetin malını nefsin için dağıtmaya ne hakkın vardır? Sen kimin malını kime dağıtıyorsun? Sen ümmetin malını bu şekilde çarçur ederken yarın Allah'a vereceğin hesabı düşün! Bana gelince senin suçuna ortak olarak hesabımı ağırlaştırmaya gelemem."

Harun-ı Reşid, mektubu alınca hüngür hüngür ağlamaya başlamış, gözyaşı dökmüştür. Rivayetlere göre o mektubu uzun bir süre yanında taşımış ve zaman zaman bakıp ağlamıştır. İşte Rabbani Alim! Ve işte istikamet üzere ve istikamet gösteren rehber alimler!