"Erkeklerin kadınlar üzerinde hakları olduğu gibi, kadınların da erkekler üzerinde belli hakları vardır." (Bakara, 228).

Aile içinde eşlerden her birinin mutlaka yapması gereken görev ve sorumlulukları vardır. Bu yazımızda erkeğin görev ve sorumluluklarını ancak özetleyebiliriz; bir sonraki yazımızda da kadınınkine yer vereceğiz İnşallahu Teala.

Hanımını, Rabbinin emaneti olarak alan ve iffetini Allah adına söz vererek helal edinen erkek, eşine karşı sevgi ve şefkat göstermek, yediğinden yedirmek, giydiğinden giydirmek, ona ve yaptığı işlere çirkin dememek, fena söz söylememek, hoş görülü olmak gibi görevlerle mükelleftir.

İslam'ın aile düzenini yaşatmak üzere erkeğe tanımış olduğu aile reisliği hakkı, kadın üzerinde haksız anlamda tahakküm değil, İlahi şeriatın ön gördüğü şekilde adil ve dengeyi sağlayacak bir idarecilik vasfıdır. Yüce Rabbimiz, aile reisliğinin mutlak bir hakimiyet demek olmadığını açıklayarak şöyle ferman buyurur: 

"Kadınlarınızla iyi geçinin. Eğer kendilerinden hoşlanmazsanız, olabilir ki, bir şey sizin hoşunuza gitmez de Allah onda birçok hayır takdir etmiş olur." (Nisâ, 19)

"Allah'ın insanlardan bir kısmını diğerlerine üstün kılması sebebiyle ve mallarından harcama yaptıkları için erkekler, kadınlar üzerinde kavvamdırlar. Onun için Saliha kadınlar itaatkârdır."  (Nisa, 34)

Ayette geçen "kavvam" kelimesini "hâkim" diye tercüme etmek yanlıştır. Eğer Allah'ın muradı bu olsaydı, yine Arapça olan "hâkim" kelimesini kullanırdı; ama "kavvam" kelimesini kullanmış. Bu kelime, Türkçedeki kayyım kelimesiyle aynı köktendir. Kayyım, tayin edildiği kurumu keyfine göre değil, Hâkimin gösterdiği doğrultuda yönetmek durumundadır.

Anlayışlı ve adil bir eş olmanın en güzel örneklerini sunan Peygamberimiz sallellahu aleyhi vesellem, şöyle buyurur: "Bir mümin, mümine hanıma buğz etmesin. Onun bir huyunu beğenmezse, (mutlaka) beğendiği başka bir huyu vardır." (Müslim, Rada' 61; Musned II, 329)

"Sizin en hayırlınız, kadınlarına karşı en hayırlı olanlarınızdır. Kadınlarınıza karşı hayırlı olmayı birbirinize tavsiye edin." (Müslim, Rada 62; Tirmizi, Rada 11)

"Kadınlarınız konusunda Allah'tan korkun. Çünkü siz onları Allah'tan emanet olarak aldınız." (Ebu Davud, Menasik 56)

Şu hâlde evi üzerinde "kavvam" olan erkek, aileyi kendi keyfine göre değil, Allah'ın koyduğu kuralları yürürlükte kılarak yönetmek durumundadır. Erkekler, kadınların kavvamı, yani Allah'ın hükümleri çerçevesinde onların yöneticisi ve koruyucusudurlar.

Ailede uyulması gereken ilahi kurallara muhatap olmada kadınla erkek eşit statüye sahiptir. Ailede Allah'ın koyduğu kuralları yürürlükte kılma yetkisi kocaya verilmiştir. Evin reisi, Allah'ın koyduğu kurallara göre aileyi yönetecek ve Allah'ın hükmüne zıt bir emir ve yasak koymayacaktır. Eğer ilahi emir ve yasakları çiğneyen bir istekte bulunursa, hanım bu isteğe itaat etmeyecektir. "Allah'a isyan konusunda itaat olunmaz." (Buhari ve Müslim)

Kadının kocasına itaati, mutlak değil; helal ve meşru konularda, Allah'ın hükmü doğrultusundadır ve daha çok kocanın cinsel konulardaki istekler ve temel dini hususlarla ilgili olarak değerlendirilir. Yoksa mutlak manada değildir.

Her konuda İslam'la cahiliye arasında büyük farklar vardır. İslam, aile kurumunu vahiy kaynağından ilham almayan kanunlar ve geleneklerden farklı olarak değerlendirir. Aile yuvasını, içinde Allah'a ibadet edilen bir mabet olarak tanıtır. 

Öyle mabet ki, orada yapılan her müspet iş ibadettir. Erkeğin, ailesinin nafakasını temin etmesi, hanımına ve çocuklarına şefkat göstermesi büyük bir ibadet olarak vasıflandırıldığı gibi; kadının itaati, sevgi dolu bir bakışı da bir ibadet olarak takdim edilmiştir.

En doğal bir davranış olan cinsel ilişkiler dahi, hayırlı bir amel, yani bir sevap olarak kabul edilmiştir. Hele çocuk dünyaya getirmek ve o çocukları İslam'ın öngördüğü şekilde terbiye ile yetiştirmek, çok büyük ecir ve mükâfatla karşılık verilecek olan büyük bir ibadettir.