Ta Recep Ayı'ndan itibaren beklemekte olduğumuz Ramazan Ayı'nın gölgesi üzerimize düşmek üzeredir. Efendimiz sallellahu aleyhi vesellemin hadisiyle: "Allah'ım! Receb ve Şaban'ı bize bereketli kıl ve bizi Ramazan'a kavuştur" diyerek dua edip dururken Ramazan geldi ve bizi kucaklamak üzere! İnşallah önümüzdeki pazartesi merhaba diyeceğiz.

Merhaba ya şehri Ramazan! Hoş geldin ey rahmet ve bereket ayı! Hoş geldin ey af ve mağfiret ayı! Hoş geldin ey ihsan ve ikram ayı! Hoş geldin ey sıhhat ve afiyet ayı! Hoş geldin ey zikir ve tilavet ayı! Hoş geldin ey Kur’an, iman ve irfan ayı!

Susuzluktan çatlamış topraklar misali kuruyan ve kararan ruhlarımızı rahmet damlalarınla sulamaya, ihya etmeye hoş geldin! Şu kırık dökük ve buruk gönüllerimizi onarmaya, toplumumuzu huzura, barışa ve güvene kavuşturmaya hoş geldin, safalar getirdin.

Ey gönüllerimize şifa, dertlerimize deva, maneviyatımıza enerji akıtan ihsan, bolluk ve bereket ayı! Zenginlerimize cömertliği, fakir ve yoksullarımıza sabrı öğreterek aramızdaki kardeşlik bağlarını güçlendirmeye, yardımlaşma ve dayanışmayı öğretmeye hoş geldin, şeref verdin, huzur ve onur getirdin aramıza.

Ey yetimlerin, yoksulların, kimsesizlerin yüzünü güldüren bolluk ve bereket ayı! Himmet ve bereketinle coğrafyamıza, şehrimize, köyümüze, mahallemize, hanemize ve soframıza hoş geldin, safa ile geldin, bolluk ve bereketle geldin.

Ramazan denince ilk aklımıza gelen şeyler sahur, iftar, teravih ve Kur’an tilaveti gibi manalardır. Zira bunlar Ramazan'a has mefhumlar ve manalardır. Aslında bunların her birisi başlı başına ve derinden derine işlenmesi gereken konulardır. İnşaallah'u Teâlâ Ramazan boyunca bütün bunları ayrı ayrı ele alıp irdelemeye çalışacağız.

Hadisi şeriflerde on bir ayın sultanı olarak tarif edilen Ramazan-ı şerif, Kur’an-ı Mübin'de de şöyle övülmektedir.

"Ramazan ayı öyle bir aydır ki, insanlara doğru yolu gösteren ve hakkı batıldan ayıran en açık delilleri ihtiva eden Kur’an, onda indirilmiştir." (Bakara: 185)

Ramazan ayı Kur’an ayıdır. Ramazan ayı boyunca müminler bol bol Kur’an okumalı, Kur’an’ı bilenler pandemiden dolayı camiye gitme imkânı olmazsa bile evdekilerle mukabele şeklinde okumalı, manasını tefekkür ederek müzakere etmelidir. Bilenler bilmeyenlere öğretmeli, bilmiyorsa dersini almalı veya manalarını anlamaya çalışmalıdır. Hiç değilse mukabele okuyanları dinlemelidir.

Kur’an’ı bilen kişi Ramazan'da en az bir kere onu hatmetmelidir. Manasını anlamaya çalışarak ve tertil ile okumalıdır. Üzerinde derin tefekkür ederek ve ağlayarak veya ağlarcasına okumalıdır.

Kur’an bizim hayat kitabımızdır. Kalbimizi cilalayan, alnımızı nurlandırıp parlatan ve yolumuzu aydınlatan bir nurdur. İçinde Kur’an'dan bir şey bulunmayan bir kalp harabe olmuş, yıkık dökük bir ev gibidir. Yanında Kur’an’dan bir şey bulunmayan insanda hayır yoktur. "Sen ya Kur’an’ı öğrenen ya da öğreten ol! Sakın ha üçüncüsü olma!" (Müslim)

Ramazan'a has olan ibadetlerden biri de Teravih namazıdır. Teravihlerimizi camiye gitmesek bile mümkün derece ev halkımızla cemaatle kılmaya çalışalım. Çünkü teravih de Ramazan'a has bir namazdır. Nitekim peygamberimiz sallellahu aleyhi vesellem, şöyle buyurur:

"Kim Ramazan kıyamını (teravihini) inanarak ve sevabını Allah'tan umarak yerine getirirse onun geçmiş tüm günahları bağışlanır." (Buhari, iman, 25)

Sonuç olarak Ramazan'dan mükemmel bir şekilde verim alabilmek için gönül hoşluğu ve istekle onu karşılamalıyız. Çünkü yılın on iki ayının hasılatını bu ayda toplamak durumundayız. Manevi açıdan bu ay, hayır ve hasenatın bol olduğu, hasat ve verimin en yüksek olduğu bir mevsimdir. Tutacağımız oruç ve sair ibadetlerle günah yükümüzü hafifletmek için bunu fırsat bilerek en güzel şekilde bir hasat elde etmeye çalışmalıyız. Şimdiden hayırlı ramazanlar diyorum.