Bu cihad; Hüccet, beyan ve Kur`an`ı tebliğ ile yapılan bir cihattır. Daha açık bir ifadeyle bu cihad, bilgi ve beyin ile düşünce ve kalem ile yapılan bir cihattır. Bu cihad, hikmet, güzel nasihat, güzel üslup ve kabiliyet gibi ihtisas gerektiren bir cihaddır. Bütün bunların da fevkinde bu cihad kendi temsilcilerinde özgüven ve cesaret isteyen bir cihattır.
Bu cihad, müdahale ettiği kişilere, toplumlara tedaviden önce doğru teşhis koymanın sanatıdır. Cehaleti ortadan kaldırmanın, ahlaksızlığı ve edepsizliği toplum bünyesinden söküp atmanın gayreti ve cesaretidir. Dünyada bütün kötülüklerin sebebi cehalettir, uyuşturucudur ve ahlaksızlıktır. Hakk`a, fazilete ulaşmak isteyen herkesin cehaletten, uyuşturucudan ve ahlaki düşüklükten kurtulması ve uzaklaşması gerekir. Ancak bunlara karşı bilinçli ve metotlu şekilde mücadele etmek gerekir. Bakınız bu hususta Allah (c.c), ne buyuruyor:
“Ey Muhammed! İnsanları Rabbin yoluna, hikmetle ve güzel nasihatlerle davet et; onlarla en güzel yol neyse onunla mücadele et. Doğrusu Rabbin, kendi yolundan sapanları daha iyi bilir. O, doğru yolda olanları da en iyi bilir.” (Nahl: 125).
Bu gün bilgi çağında yaşıyoruz. Âlim, bilgin ve aydınlarımızın şer`i ilimlerle birlikte kendilerini pozitif ilimlerle de donatmaları gerekir. Halkın anlayacağı dilden ve tanıdık kültürle konuşmaları gerekir. İslami medya, etkileyici programlar yapmalı; âlim ve aydınlar, cesur yazılar yazmalıdırlar. Şu bir gerçektir ki bilginin ortaya koyduğu doğru delillerin gönüller üzerindeki etkisi silâh gücünün etkisinden çok daha üstündür. İşte bundan dolayı Efendimiz aleyhissalatu vesselam, şehidin kanıyla âlimin mürekkebini aynı değerde saymıştır.
Bu gün dünyada dehşet saçan büyük ordular dahi arkalarında güçlü medyaları olmadan hiçbir şey yapamazlar. Demek ki en modern silahlarla donatılmış ordulardan daha etkili bir güç vardır. Ordular onunla ancak ayakta kalabilirler. Onun yaydığı korku şayialarıyla ancak kendini kabul ettirebilirler. İşte bu güç medyadır. O halde, Müslümanların medyaları olmalı ve mutlaka bu gücü kullanmasını bilmelidirler. Yoksa değil güçlü olmak, var olan güçlerini dahi kullanamazlar.
Kur`an-ı Kerim`de: “Onlara karşı gücünüzün yettiği kadar kuvvet ve besili atlar hazırlayın ki onlarla kendi düşmanınızı ve Allah`ın düşmanını korkutasınız. Hatta sizin bilmeyip de Allah`ın bildiği düşmanlarınızı korkutasınız.”(Enfal: 60)
Peki, bu gün yukarıdaki ayeti kerimde bahsedilen atları normal bildiğimiz at olarak kabul eder ve hep at hazırlasak Allah`ın bu emrini yerine getirmiş olabilir miyiz? Acaba at bu gün savaş aracı mıdır? Kesinlikle hayır! Artık herkes bilir ki, bu gün at değil savaş aracı, binek aracı olmaktan bile çıkmıştır. O zaman bu atı iyi tanımamız lazım gelir. Bunu tanımak için yine Kur`an`a başvuralım. Kur`an bu atın bir özelliğini sayıyor, o da bu atın: “kendi düşmanınızı ve Allah`ın düşmanını korkutan” olmasıdır. O halde bu gün bu işi gören ne ise at odur, onu iyi bellememiz ve Müslüman kamuoyuna onu iyi tanıtmamız gerekir.
Bu cihadda diğer bir zorunluk da Müslüman âlimlerin kendi gündemlerini ve stratejilerini kendilerinin belirlemesidir. Başkalarına uymak, başkalarının havasından gitmek İslam`a ve Müslümanlara yarardan ziyade zarar getirir. Kur`an buna kati bir yasak getirmiştir: “Sen kâfirlere uyma, uyanlara karşı Kur`an ile büyük bir cihat ile cihad et.” (Furkan: 52)
Ayeti kerimede Kur`an ile cihadın “büyük cihad” olarak belirtilmesi, ilim ile cihadın ne kadar önemli olduğunu gözler önüne sermektedir. Hak ve hakikati, en tehlikeli zamanda bile çekinmeden olduğu gibi söylemek en faziletli cihaddır. Resulüllah (s.a.v.) bu konuda şöyle buyurmuştur:
“En büyük cihad, Zalim bir hükümdar karşısında hakkı açıkça söylemektir. En faziletli şehit de zalim bir hükümdarın karşısında hak sözü söyleyip de o zalim tarafından idam edilen kişidir.” (İbn-i Mace)
Bu cihadın faziletli oluşunun illeti ise şudur: Meydan muharebesinde düşmanla çarpışırken öldürmenin de öldürülmenin de ihtimali vardır; ama zalim bir hükümdara karşı gelmenin tek bir ihtimali vardır ki, o da öldürülmektir. Allah (c.c), bize hiçbir zalimin zulmünden ve hiçbir kınayanın kınamasından korkmayan âlimler müyesser ve rehber eylesin.