Bu aralar herkes Hz. Fatıma`yı anlattığı için biz de köşemizi ona ayırıyoruz. Hazreti Fâtıma, efendiler efendisi Resulullah (sav)`ın çocukları arasında en çok sevdiği ve vefatından sonra yeryüzünde hayatta kalan tek evladıdır. Dünyada ehli beytin nesli onunla devam etmiştir. Resulullah (sav)`ın kızlarının en küçüğü... Cennet gençlerinin efendileri Hz. Hasan ve Hüseyin`in anneleri... Hz. Ali keremellahu vechehu efendimizin zevcesi... Ümmetin hanımlarının seyyidesi ve... Cennet hurilerinin hanımefendisi...
Hz. Fâtıma, Resulullah`ın bi`setinden yaklaşık bir yıl önce Mekke`de doğdu. Resulu Ekrem (sav) ona Fâtıma adını verdi. Deylemî`nin Ebu Hüreyre`den rivayet ettiği bir hadisi şerifte şöyle buyrulmaktadır: "Onu sevenleri, Allah`ın cehennemden uzaklaştıracağı için kızıma Fâtıma adını verdim."
Fâtıma: "sütten kesilmiş kız çocuk" anlamına gelmektedir. Hz. Fatıma, Zehra ve Betül lakaplarıyla da anılırdı. Zehra: "Ak yüzlü, nur yumağı, beyaz ve parlak yüzlü kadın" manasına gelir. Betül ise: "Dünyevi heveslerden uzak, ibadet için kendisini Allah`a yönelten, iffetli ve namuslu kadın" anlamına gelmektedir.
Hz. Fatıma, yaşının küçük olması sebebiyle ve bilhassa annesi Hz. Hatice (r.a)`nin vefatından sonra babasının yanından hiç ayrılmazdı. Bazen babasının elini tutup Mekke sokaklarında gezdi. Bazen de babasının peşini takip etti. Müşriklerin işkencelerine maruz kalan babasına yardımcı olmağa çalıştı ve birçok zorluğu, eza ve cefayı birlikte yaşadı.
Günün birinde yine babasıyla birlikte Kâbe`ye gitmişlerdi. Kureyş Müşrikleri onları görünce toplandılar ve fısıltı halinde birbiriyle konuşmaya başladılar. O ara Allah`ın Resulü Kâbe`nin yanında namaza durdu. Secdeye vardığında Ukbe İbni Ebî Muayt adındaki azılı müşrik, bir deve işkembesi getirip Resulüllah`ın sırtına koydu ve geriye çekilip uzaktan birbirleriyle gülüşmeye ve dalga geçmeye başladılar. Bunu gören küçük Fâtıma bir arslan gibi koştu, babasının sırtından o ağırlığı kaldırıp attı ve elbisesini temizlerken müşriklere çok fena kızdı. İşte bundan dolayı Allah`ın Resulü (sav): zaman zaman ona: “Ümmü ebiha/babasının annesi” diyerek iltifatta bulunurdu.
O gerçekten babası için bir anne gibiydi. Tıpkı vefat etmiş olan annesi Hatice gibi Resulüllah`ın moral kaynağı ve hamisi idi. O fiziki yapısıyla, olduğu gibi ahlaki güzelliği, tutum ve davranışlarıyla da tıpkı babasının bir kopyasıydı. Bu konuda Validemiz Hz. Aişe (r.a): “insanlar içerisinde Fatıma kadar Resulüllah`a benzeyen birini görmedim. O, vakarlı yürüyüşü, güzel tebessümü ve davranışıyla tıpkı Resulullah`ı andırıyordu."
Yine Hz. Aişe (r.a)nin ifadesiyle: “Resulullah`ın insanlar içerisinde en çok sevdiği, saygı gösterdiği şahsiyet Fatıma idi. Fatıma hane-i saadete her gelişinde Resulullah (s.a.v) onun önünden ayağa kalkar, alnından öper ve yanına oturturdu.”
Hz. Fatıma`nın hayatı, tıpkı Hz. Peygamberin hayatı gibi sade ve şatafatsız idi. O evlendiği zaman dahi çok sade ve mütevazı bir çeyizi vardı. Rivayetlere göre onun çeyiz listesi şunlardan ibaretti. 1 adet kadife yorgan, 1 adet yüzü deri içi lif dolu yastık, 3 adet minder, 2 döşek, 1 koç postu, 1 adet topraktan yapılmış su testisi, 1 su tulumu, 1 elek, 1 kilim, 2 adet Yemen işi, üzerleri gümüşle işlenmiş elbise, 2 adet el değirmeni, 1 meşin su bardağı, 2 adet çanak çömlek, 1 adet hurma yaprağından örülmüş sedir. Ne güzel çeyiz! Ne mütevazı eşyalar! Ne sade bir hayat! Ve ne kolay bir evlilik! Gençlerimize ne eşsiz örnek!
Bu gün Müslüman hanımların, hayatındaki yanlış uygulamaları ortadan kaldırmak veya düzeltmek için, Hz. Fatıma`yı iyice anlamak ve tanımak gerekir. Bir Müslüman kadını en iyi şekilde anlatmak, İslâm`ın mesajını en tutarlı ve en sağlam kaynaktan vermek için vahiy kaynağına en yakın biriyle, Peygamber ile adeta özdeşleşmiş bir kadın ile mümkündür. Bu da küçüklüğünden beri Resulüllah`ın dizleri önünde eğitim ve terbiyesini görmüş birinden olması gerekir. İşte o, Fatıma`dır.
Hz. Fatıma`yı anlamak, örnek bir kadın profilini ortaya koyma açısından olduğu gibi, kadın hakları açısından da önemlidir. Onu anlamak, koskoca bir devrim gerçekleştiren ve cahili düşüncelerin egemenliğine bir tokat atarak, kadını saygın bir konuma yükselten İslâm`ın, kadını ne denli yüceleştirdiğinin ve onu çirkin ele alış ve anlayışlardan koruduğunun destanını anlatmak demektir.
Aslında Hz. Fatıma`yı tanımak için, Allah`ın Resulü (sav)nün onun hakkındaki şu iltifatı yeterlidir. Onu ilk gelin ettiği zaman: zevci Hz. Ali`ye şöyle tembihte bulunmuştu: "Ey Ali, Fâtıma`nın hakkına rivayet et! Onu hoş tut. O benden bir parçadır. Eğer onu üzersen, beni üzmüş olursun." Sadaka Resulullah…