Hakikat peşindeki gazetecileri kimler, neden öldürür? Mafya ve çıkar grupları, terör örgütleri, ülkesine ihanet içerisinde bulunan yöneticiler.. İlk akla gelen sınıflar bunlar..
Dünya genelinde yolsuzluk, cinayet veya çıkarlarını ifşa eden gazetecilere yönelik bu kesimlerce saldırılar gerçekleştirildiği bilinmektedir. Dünyanın hiçbir devleti doğrudan ve kasıtlı şekilde gazetecileri hedef almaz ve almamıştır.
Ancak sözde devlet işgalci israil, 7 Ekim’den buyana 2,3 milyon insanın hapsedildiği küçük bir şehir olan Gazze’de 170 gazeteciyi bilinçli ve kasıtlı bir şekilde katletmiş durumda. Katledilen son gazeteci İbrahim Mervan Muharib oldu.
Eskiden bir ülkede bir gazeteci öldürülse yer yerinden oynar, dünya ayağa kalkardı. Ancak söz konusu siyonist işgal rejimi olunca, ABD ve Avrupa yönetimleri üç maymunu oynuyor.
Bakıyorsunuz acaba müdahale edecek bir İslam ülkesi, yumruğunu masaya vuracak uluslararası bir kuruluş var mı diye, maalesef yok!..
Her fırsatta Türkiye’yi sözde gazetecilere yönelik tutumu nedeniyle eleştiren, baskı altına almaya çalışan ABD ve batılı Avrupa ülkeleri, işgalci israil’in Gazze’de yaptığı soykırımı belgeleyen gazeteci kıyımını ise görmezden geliyor.
Çünkü katil israil’e bebekleri, kadınları, gazetecileri öldürmesi için silahları veren onlar.. Ayrıca Müslüman ülkelerin müdahale edememesi için de (ABD, İngiltere, Almanya, Kanada, Fransa, İtalya) birlikte hareket ederek siyasi irade ortaya koymaktan geri durmuyorlar.
Birleşmiş Milletler kınamanın ötesine geçmiyor. Çünkü beş daimi ülkenin çıkarına çalışıyor. Uluslararası Ceza Mahkemesi var, zannediyorsunuz ki adalet işleyecek; ama ne gezer!
Dünyanın küçük bir şehrinde hakikat peşinde koşan bu kadar gazeteci öldürülmüş, UCM’nin başvurulara verdiği cevap; konunun araştırılacağı!..
Pardon, neyi araştıracaksınız!
Gazze’de büyük bir soykırım var ve bu insanlıkdışı terörizmi yaptıkları yayınlarla belgeledikleri için katledildi bu gazeteciler…
Tüm dünya halkları, siyonist israil’in tüm insanlığın düşmanı olduğunu bu gazetecilerin yaptığı canlı yayınlar sayesinde öğrendi.
Çocukların, bebeklerin, kadınların vahşice katledildiğinin filmini çektiler onlar.
Camilerin, okulların, hastanelerin nasıl bombalanarak yıkıldığını belgelediler. Ve bu canlı şahitlik esnasında kendi ölümleri kameralara yansıyan gazeteciler de var.
Yani siyonist israil’in bir devlet değil, terörist bir oluşum olduğunu ölümüne ortaya koymaktan geri durmadılar..
Biri ölünce diğeri devam etti, o da can verince bayrağı bir diğeri devraldı, ta ki 170 gazeteci can verene dek..
Zulmü ve zalimi dünyaya haykırmak için can vermekten çekinmeyerek Canana kavuştular.
Hak ve hakikat uğruna can veren şehid gazetecilere Allah’tan rahmet diliyor, hepsini saygıyla anıyorum.
Peki Gazze’de son durum ne? Maalesef güvenli hiçbir yer kalmadı. Siyonist teröristlerin Kassam mücahitleriyle savaştığını gören yok. Yaptıkları tek şey havadan bombalamalarla bebek, çocuk, kadın, erkek katletmeye devam ediyor terörist siyonistler.
Diğer yandan ise destekçileri ABD’yle birlikte sözde ateşkes istiyorlarmış da HAMAS yanaşmıyormuş gibi Katar’da Mısır’da fink atıyorlar. Maksatları zaman kazanmak, hesapları “Filistin’siz bir israil devleti kurmak!”
Ardından Lübnan, Suriye, İran ve Türkiye olacak şekilde sırasıyla savaşı genişleterek “Nilden Fırat’a” Arz-ı Mevûd projesini hayata geçirmek.
Tüm bölge ateş çemberine dönüşürken siyonist rejimle ‘İbrahim Anlaşmaları’ yapan Arap ülkeleri öylece güvende kalabileceklerini düşünedursunlar...
Türkiye ve İran gibi ülkeleri düşürebileceğini zanneden ABD ve siyonist rejim için Arap ülkeleri, çantada keklik duruyor.
Tüm Müslüman ülke yöneticileri aklını başına toplamalı; durum olduğundan çok daha ciddi.
Hesabı yapılmayan gelecek için bugünden verilen her taviz, yarın geri dönüşü olmayan büyük hezimeti beraberinde getirecektir.