CHP ile DEM partinin geçtiğimiz yerel seçimlerde yaptıkları “Kent uzlaşısı” ortaklığı olumlu sonuç verince bu Kandil stratejisi iki partide de zihniyet güç birliğine doğru evriliyor.
Fikirsel anlamda CHP’nin savunduğu değerleri DEM destekliyor. DEM’in savunduğu değerlere CHP sahip çıkıyor. Sorulması halinde birkaçı dışında tümü Müslüman’ım der ancak en çok düşmanlık besledikleri İslam, İslami değerler ve Müslümanlardır maalesef.
Ortaklaştıkları alanların başında gerek CHP’nin tek parti iktidarı döneminde Zilan katliamı gibi, gerekse DEM’in açıktan savunduğu Pkk’nin yarım asırdır onbinlerin katlinde imzasının bulunması geliyor..
Ne CHP, ne de Pkk eşortaklı DEM, Kürt-Türk katliam geçmişini inkar edebilecek bir gerçekliğe sahip... Birlikte savundukları günümüz argümanlarından öne çıkanlar ise; Gezi kalkışması, LGBT sapkınları, onlarca insanı öldüren başıboş köpekler.. Ve bir de darbeye karşıyız dedikleri halde darbeyi destekleyen ABD’ye, Türkiye’yi 65 yıldır kapısında bekleten AB’ye hayranlar; bir dediğini iki etmiyorlar.
Yerel seçimlerde bir hava yakalayan CHP ile DEM’in erken seçim ya da 2028 seçimleri için canhıraş bir dayanışma içine girdiği yer ise TBMM. Bu yasama yılının başından bu yana CHP ya da DEM’den kim bir kanun teklifi, yasa tasarısı veya soru önergesi vermişse diğeri onu desteklemekten geri durmuyor.
Mesela bu geçtiğimiz Çarşamba günü CHP İstanbul milletvekili Türkan Elçi, Partisi adına Grup Önerisi verdi. Konu, “Diyarbakır’da bazı işletmelere yapılan saldırılar” başlığı altında. Türkan Hanım geçtiğimiz yıllarda Diyarbakır’da Pkk’lilerin polisle girdiği çatışmada kimin vurduğunun hala netleşmediği saldırıda hayatını kaybeden Av. Tahir Elçi’nin eşi. Türkan hanımın grup önerisi verdiği Diyarbakır’daki işletmeler dediği bu cafelerin kendi ailesine ait olduğu belirtiliyor. Meclis genel kurulundaki konuşmasında isim adres belirtmese de işin siyasi bir yönü olduğuna dikkati çekti Türkan Elçi.
Sonra kürsüye DEM’li Cengiz Çandar çıktı ve CHP’nin verdiği öneriyi kabul ettiklerini açıklayarak bu cafelere saldırının halkın iradesine karşı yapılmış bir saldırı olduğunu ifade ederek deyim yerindeyse CHP’nin çıkardığı topu gole çevirmeye çalıştı.
Çandar konuşmasında, Cafe saldırılarının son bir iki ayda Diyarbakır’da McDonalds’a yönelik protesto, Kayapınar’da bir parkta ahlaksız dans gösterisi ve bir site havuzuna kadınlı erkekli girilmesi olaylarından ayrı görülmemesi gerektiğini belirterek bu olayların doksanlı yıllarda Hizbullah’ı hatırlattığını söyledi.
Ancak Çandar’ın anlayamadığı; her ne kadar seçildiği cenahın yalan ve iftira akademisinden aldığı dersi, objektifliği kalmamış gazeteciliğiyle yoğurarak kamuoyu oluşturmaya çalışsa da; yapmaya çalıştığı dezenformasyon ve kirli algının artık tutmadığı..
Nasıl mı? Teknoloji gelişti heval Cengiz, dünya küçük bir köye dönüştü, her yerde kameralar var. Mesela uçağa biniyorsun 8 bin km. uzaklıkta dünyanın diğer ucundaki ABD’ye 10 saatte varıyorsun. Artık herkesin cebinde dünyanın dört bir yanında ne olmuş ne bitmiş, anında öğrenebiliyorsun..
Kulağını aç iyi dinle Cengiz heval..
-Cafe saldırılarının sebebi; sazlı sözlü ve ahlaka uymayan giyim kuşamın mahalle sakinlerini rahatsız etmesiyle başlayan bir husumetten kaynaklı, yani siyasi değil.
-McDonalds’a yönelik barışçıl protesto’yu, birkaç kadının korkup kaçan görüntüleri üzerinden vaveyla koparıp kirli bir algı oluşturmaya çalışacağınıza, siyonist işgalci rejimin Gazze’de yaptığı soykırımda çocuk ve kadınların başlarını bedenlerinden ayırdığı manzaraları konuşsanıza!.. Konuşamazsınız tabi..
Bu protestoyu yapan gençlerin temiz yüreği, Gazze’de öldürülen insanlık adına çarpıyor. Olayın siyasi yanı yok, anlayamadığınız insanlıkla ilgili...
-Ailelerin oturduğu Tema Park'ta partinize yakınlığıyla bilinen bir dans okulunun adına swinger dedikleri kadın erkek dansıyla toplum ahlakına uymayacak tarzda hareketleri halkın tepkisini çekmiş. Çevrede bulunan esnaf ve gençler önce uyarmış, uyarıyı dikkate almayıp üstüne tahrik eden grup ile ufak çapta bir kavga meydana gelmiş.
-Gelelim şu; sitedeki kadın erkekli havuz üzere çıkan kavgaya.. Mesele aslında havuza kadınlı erkekli girmekte ısrar eden tayfanın sitede oturan bir ailenin çocuğunun havuza girmesini engellemesi üzerine çıkıyor. Ardından tartışma büyüyünce önü arkası kesilerek servis edilen görüntülerde “biz sizin ağababanızı öldürmüşüz” diyen bir gencin sözlerini işitti herkes. Ancak görüntülerin öncesi sonrası bir de özür var.
O sözleri söyleyen genç daha sonra sosyal medyadan bir açıklama metni yayınladı. Tartışma esnasında bir kadının “Biz Ermeniyiz” demesi üzerine kendisinin de öfke haliyle o istenmeyen sözleri sarf ettiğini belirterek özür diledi.
Heval Cengiz, belli ki iyice DEM’lenmişsin ama bak, bu olayda da örgütlü ya da siyasi bir malzeme çıkmadı.
Ama dikkat ederseniz ortada CHP’nin “Kent uzlaşı” ortağı DEM’in, Pkk’nin 90’lardan bu yana değişmeyen ifsat ve kaos stratejisini sürdürme çabası var. Kültür ve değerlerine sahip çıkan Müslüman Diyarbakır halkı ise sapkınlık ve ahlaksızlıkla toplumu ifsat ederek kaos oluşturma çabalarını boşa çıkarma uğraşında, mesele bundan ibaret…
Diyarbakır’dan meclise seçilse de Diyarbakır’ın sosyokültürel durumunu bilmediği belli olan Çandar, madem halkın tepkisini 90’lı yıllara bağladı; O zaman biraz 90’lı yılları hatırlatalım kendisine.
Dilinizden düşürmediğiniz 90’lı yıllarda günümüz teknolojisi yoktu heval Cengiz.. Ama Pkk’nin, anlatmadığınız sayısız katliamları vardı. Kürdistan illerinde korku atmosferinin mimarı Pkk, Kürt halkının çocuklarını zorla dağa götürüyor, götüremedikleri ailelerde ise geride bir cenaze bırakıyordu.
Olan olmayan her şey için adres olarak Hizbullah’ı gösteriyorsunuz ya, adil şahitlere göre işin aslı ise; derin devletin, CIA, Mossad gibi kirli istihbarat örgütlerinin kol gezdiği Kürdistan coğrafyasında Pkk’nin tehdit ve saldırılarına karşı meşru müdafaada bulunan mütedeyyin halkın adalet arayışıydı gerçek olan, gerisi yalan.. 2000’den bu yana hiçbir silahlı eylemi olmadığı bilinen Hizbullah’ın 90’larda Pkk’yle çatıştığını biliyoruz ama asker, polis ya da halka yönelik bir saldırısının olduğunu duymadık, görmedik.
Pkk/DEM zihniyetinin, yanına çekemediğini yalan ve iftiralarla düşmanlaştırma politikası ve geçmişi unutturma çabası maalesef Pkk’nin yarım asra yakındır devam eden katliam tarihini unutturamaz.
Mesela; 20 Haziran 1987'de 16 çocuk, 6 kadın, 8'i erkek toplam 30 insanın kurşunlanarak can verdiği Pınarcık köyü katliamı..
Mesela; Susa(Yolaç) köyü katliamını iyi bilirsin ama anlatamazsın heval Cengiz..
Asker kıyafetleri giymiş Pkk militanlarının bir gece yatsı namazını kılmaya hazırlanan cami cemaatini cami içerisinde tarayarak katlettiğini DEM sıralarından nasıl anlatabilirsiniz ki..
Yuvalı (Anıklı) köyü katliamı, Çiftekavak mezrası katliamı, Yağızoymak katliamı, İkiyaka (Satê) köyü katliamı, Çevrimli katliamı, Pazarcık ve Çağlayancerit katliamları, Sütlü mezrası katliamı, Cevizdalı (Hewek) köyü katliamı, Başbağlar katliamı..
Dürümlü katliamında cesetler buhar oldu buhar, Cengiz heval..
Ya da bir Kadir Gecesi sabahında Karacadağ’ın köylerinden Gogwêrin’den (Yıllarca) bayram alışverişine gitmekte olan midibüs’ün geçtiği yola mayın döşeyerek 2’si çocuk 11 insanın can vermesine sebep olan Pkk’nin bu Kürtleri niçin katlettiğini biliyor musunuz?
Bilip bilmemeniz ya da saklamanızın hiçbir önemi yok artık. Gerçekler er ya da geç ortaya çıkacaktır. Kürdistan halkının 90’larda yaşadıklarını bir Allah biliyor ve adil şahidlik yapacak vicdan sahibi her kürt buna şahittir.