Gerçekten büyük işlere imza atıyorsun. Mazlumun yanında, zalimin ise karşısındaki samimi duruşundur muhabbete vesile olan…

Uzunca bir süredir sosyal medyada #Ülkemdesiyonististemiyorum tagının gündemden düşmediğini görüyoruz. Sebebi malum; siyonist israilin Gazze’de 9 aydır sürdürdüğü vahşi soykırım!..

Müdahale etmesi beklenen İslam ülkelerinin yardım tırlarını dahi Gazze’ye ulaştıramamasının acizliğine karşın halkların gösterdiği tepkinin, boykot ve protestoların farklı bir yoluydu bu tag çalışması.

Bu tag’ın altyapısını oluşturan argüman ise HÜDA PAR’ın 7 Ekim Aksa Tufanı Operasyonu sonrası işgal rejiminin insanlık dışı saldırılarında bulunanlar arasında Türkiye vatandaşlığı bulunan siyonistlerin yargılanması ve vatandaşlıktan çıkarılmalarına yönelik hazırladığı kanun teklifiydi.

Aslında teklif, Aralık 2023’te hazırlanıp meclise sunulmuştu. Ancak teklifin işleme alınmasının bu kadar geciktirilmiş olmasının; HÜDA PAR’ın mecliste bir grubunun olmaması ve dört vekille temsil ediliyor olmasından kaynaklı olsa gerek diye düşünüyorum.

Salı günü meclis genel kurulunda bu kanun teklifinin görüşülmesi kabul edildi. Kabul edilen teklife ret oyu veren partiler ise şaşırtmadı; CHP ve DEM…

CHP Grup başkanvekili Murat Emir, HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu’nun Meclis genel kurulunda kürsüden yaptığı konuşma sonrası söz aldı. Emir, kanun teklifinin ‘bir gazetenin önü arkası belli olmayan bir haber üzerinden hazırlandığını ve halkı kin ve nefrete sürükleyici olduğu’nu belirterek küçümseyici bir üslupla eleştirdi.

Konuşmasında başka fecaatlar da vardı ama uzatmaya gerek yok. Belli ki CHP’li Emir’in, HÜDA PAR’ın 2023 Aralık’ta Meclis’e verdiği Kanun teklifinin ‘Önü’nden ‘Arkası’ndan haberi yoktu.

Bu tavır akla, İsmet İnönü’nün cumhurbaşkanı, Şemsettin Günaltay’ın Başbakanlığındaki CHP iktidarının, siyonist rejimin kurulduğu 1948 yılında resmen tanıma suç ve rezaletini bir kez daha akıllara getirdi ki; CHP zihniyeti değişmez.

Üstelik bu tanıma biçimi öyle böyle değil; “DERHAL”

Prof. Dr. Mustafa Armağan’ın da önceki gün köşesine taşıdığı yazıda belirttiği üzere; aslı Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivlerinde bulunan bu tarihî karar metni aynen şöyle geçiyor:

“İsrail devletinin DERHAL tanınması; Dışişleri Bakanlığının 24/3/1948 tarihli ve 35970/115 sayılı yazısı üzerine, Bakanlar Kurulunun 24/3/1949 tarihli toplantısında kararlaştırılmıştır.”

Böyle bir karar cümlesinden anlaşılan tek şey, ihanettir ve siyonistlerin karar üzerindeki etkin konumlarıdır.

İngilizlerin Osmanlının elinden alarak Filistin topraklarında kurdurduğu siyonist rejimi, Osmanlının devamı kabul edilen Türkiye’nin devlet olarak tanıması ve üstelik emredici bir üslupla kayıtlara geçirilmesinde başka ne anlaşılabilir ki?

Bugüne kadar işgal altındaki Filistin topraklarına giderek katliamlara imza atanların Türkiye vatandaşlığını gizlemeyecek derecede cüretkarlığını ise; sadece Türkiye’nin israil’i tanıması, ilişkilerini sürdürmesi ve savunucularının olmasına bağlı görmemek lazım.  

İçimizde kendilerini gizleyen, isimleri soyisimleri bizden görünen siyasete, bürokrasiye, kültüre, ekonomiye yön vermeye çalışan, gerektiğinde iç karışıklık çıkarmaya müsait sayıları azımsanmayacak sayıda siyonist Yahudi olduğu malum..

Bence HÜDA PAR’ın bir sonraki kanun teklifi şu olmalı; Soykırımcı İsrail’i savunanların, gizli iş tutanların, etki ajanlarının, işgali sonlandırmadıkça bu habis rejimle ilişki geliştiren yöneticilerin yargılanmasına..’

HÜDA PAR’ın meclise sunduğu ve görüşülmesi kabul edilen teklife gelince; komisyonlar ve gerekli kurullardan geçtikten sonra tekrar Meclis’e geldiğinde kararın inşallah oy birliğiyle alınarak yürürlüğe girmesi sağlanır. Birileri ısrarla nasiplenmek istemese de bu hayırlı iş ve izzetten kimse mahrum kalmasın isteriz. Tabi bu, nasip işi…