Gazze’ye yönelik terörist israil soykırımı dokuzuncu aya girdi. Üçte ikisi çocuk ve kadınların oluşturduğu şehid sayısı, enkaz altındakilerle birlikte 50 bine yaklaştı. 80 binden fazla yaralı var. 60 bin civarında hamile kadını riskli, sancılı bir doğum bekliyor. Vahşi bombalamalar sonucu; 88 bin konut, 192 hükümet merkezi, 604 cami, 3 kilise, 190 okul, 33 hastane tamamen yıkıldı. Kısmen yıkılan yüzbinlerce yapı da ayrı…
Tüm bu mezalimler olurken hiçbir Müslüman ülkenin askeri anlamda harekete geçmediği Gazze’nin savunmasını Kassam ve İslami Cihad’a bağlı mücahitler yapıyor. Karşılarında sadece işgalci israil yok; ABD, İngiltere, Almanya, Fransa, Kanada gibi batılı ülkeler de var. 7 Ekim’den sonraki ilk 45 günde ABD’den siyonist israil'e 244 kargo uçağı ve 20 gemiyle 10 bin tondan fazla silah gönderildi.
Yanı sıra açıklanmayan miktarda silah, güdümlü, balistik füzeler ve mühimmat da ABD'den israil'deki ‘Müttefik Savaş Stok Rezervleri’ (WRSA-I) olarak bilinen depolara transfer edildiği belirtiliyor. Ekim 2023-Mart 2024 arası israil'e 100'den fazla askeri satış onayı yapılsa da kamuoyuna sadece iki anlaşma yansıdı.
Mesela İngiltere’nin Güney Kıbrıs Rum kesiminde bulunan Ağrotur ve Dikelya askeri Üs’leri üzerinden, siyonist israil’e Akdeniz trafiği ve Akdeniz’e sınırı olan ülkelerin girdi çıktılarıyla ilgili kapsamlı bir istihbarat sağladığı ve bunu 75 yıldır yaptığını biliyor muydunuz? 7 Ekim’den sonra sadece istihbarat paylaşılmamış, aynı zamanda askeri yardımlar da buradan ulaştırılmış.
Batılı ülkelerin işgalci israil’e açıktan bu cüretkar askeri desteği karşısında İslam ülkelerinin hak sahibi Gazze’ye bırakın askeri harekat ya da desteğini, yardım tırlarını dahi Refah sınırından geçiremeyecek acizliğini nasıl gizleyebiliriz ki…
İşin bir diğer vahim boyutu ise; Gazze halkını soykırımdan geçiren siyonistler sadece işgal topraklarında yaşamıyor. İşgalci israil’e silah tedariği sağlayan batılı ülkeler aynı zamanda vatandaşı olan Yahudilerin israil’e giderek askerlik ve Gazze’de katliamlar yapmalarına ön ayak oluyor. En acı olanı ise aynı durumun Türkiye üzerinden de gerçekleşiyor olması..
Türkiye’den işgal rejimine askerlik yapmaya, Gazze halkını soykırımdan geçirmeye giden Yahudi siyonistler maalesef çifte vatandaşlık hakkı üzerinden bu melaneti gerçekleştiriyor. Şu anki mevcut yasalara göre bir engel de yok.
İşte bu insanlık dışı duruma karşı harekete geçen HÜDA PAR, insanlık suçu işleyen çifte vatandaşların vatandaşlıktan çıkarılması ve cezalandırılması amacıyla önemli bir kanun teklifi hazırladı.
Teklifin, önümüzdeki hafta meclise sunulması bekleniyor. Kanun teklifinin içeriği; ‘Türkiye’den Filistin topraklarını işgal eden siyonist israil’e askerlik yapmaya giden ve Gazze katliamına katılan çifte vatandaş yahudilerin; vatandaşlıktan çıkarılmaları, mal varlıklarına el konulması ve müebbet hapis cezasına çarptırılmaları’nı öngörüyor.
Kanun teklifi için yüzlerce STK’nın HÜDA PAR’a destek verdiği biliniyor. Teklifin kanunlaşması için Ak parti, CHP, MHP, DEM, İYİ, Yeniden Refah, Saadet, DEVA’ya ziyaret gerçekleştiren HÜDA PAR kurmayları, destek istedi. Bu destek ziyaretleri sürecek.
Kanun teklifinin meclis genel kurulunda onaylanıp onaylanmayacağı ise tüm partiler için adeta bir sınav niteliği taşıyacak. HÜDA PAR’ı attığı bu somut adım dolayısıyla tebrik ediyorum.
İnsanlık düşmanı oldukları dünyaca kanıtlanmış siyonist terör rejimine karşı atılacak her adım, söz, yazı, boykot, yasa, kanun kısacası her eylem değerlidir. Gazze izzettir, onu savunanın da izzetleneceğinden şüphe yoktur.
Gazze halkının sabır ve tevekkülü, mücahitlerin mücadelesi Gazze’ye, Filistin topraklarına adım adım özgürlük, küresel çapta ise dini, insani ve yönetimsel değişimleri beraberinde getirecek inşallah.