31 Mart yerel seçimlerine doğru son viraja girildi; kaldı bugün ve yarın.. Tüm partiler kendi parasal kaynak ve teşkilat gücüne göre seçim çalışması yapıyor. Her partinin kendine göre ideolojisini benimseyen kemik oyu ve ulaşıp ikna ettiği bir seçmen kitlesi var.
İktidar da muhalefet partileri de güçleri nispetince seçim çalışması kapsamında mitingler, ziyaretler gerçekleştirip halktan oy istiyorlar.
Kimi adaylar, tutmadığı vaatlerine rağmen vaatler sıralarken, kimi adaylar kafatasçı kirli zihinleriyle kaosa zemin vaatler sıralıyorlar. Kimi aday bırakın yaptığı hizmeti ve yapacağı hizmetin vaadini; dili, rakip adayı çekiştirirken gözü yönetemediği şehre rağmen ülke yönetme hayaliyle yanıp tutuşuyor.
Kimi aday da var ‘yaptıklarımız yapacaklarımıza teminattır’ kabilinden mertler.. Daha denenmemiş kimi adaylar da var ki; derdi makam değil millete hizmet olan.. Onları millete olan sevdalarından, sözünün eri duruşlarından “önce insan öncelik adalet” şiarından tanırsınız..
Sahada olan partilerin neredeyse tümü eski partiler veya partilerinden ayrılarak yeni bir yol açmak isteyen partilerden oluşuyor..
Ancak bir parti var ki herhangi bir partinin devamı olmadığı gibi eski bir parti de sayılmaz.
2012’de kurulmasına rağmen tüm Türkiye genelinde yerel seçimlere ilk defa katılıyor HÜDA PAR..
Bir aydır tüm partilerin seçim çalışmasını izliyorum; HÜDA PAR adayları ve teşkilatı göze çarpacak şekilde gerek sahada gerekse de sosyal medyada hummalı bir çalışma yürütüyorlar.
Birçok partinin milyarlarca para harcadıkları algı mühendisliğine, reklam afişlere sahip değiller belki. Ama sokakta, meydanda, sosyal medyada; nereye baksanız onları görüyorsunuz. Güleryüzleri kalplerinden bir yansıma.. Çok aktif ve genç bir teşkilata sahip HÜDA PAR..
Diyarbakır, Batman, Kocaeli, Bingöl, Şanlıurfa ve dahi Edirne’den Kars’a, Hakkari’den Antalya’ya tüm başkan adayları özenle seçilmiş; inançlı, kültürlü, ahlaklı, dürüst kişilikler..
Geçmişini unutmayan, inanç ve değerlerine sahip çıkan, sömürgeci emperyal güçlere karşı dik duran, memleket sevdalısı yerli ve milli duruşlarıyla; seçilmeleri halinde belediyeleri ehliyetle ve liyakatle yöneteceklerine dair şüphe bırakmıyorlar.
Güvenilir olduklarını nereden mi biliyoruz..
Çünkü onları; göbek bağı dış güçlere bağlı kirli odakların türlü iftiralarına rağmen temiz geçmişlerinden, Allah için yaptıkları karşılıksız çalışmalarından tanıyoruz.
Onları gah camilerde Kur’an Nesli yetiştirmek için ter dökerken gördük..
Gah meydanlardan Peygamberine(Sallallahu Aleyhi Vesellem) sahip çıkan, O’nun davasını anlatan Peygamber Sevdalıları olarak gördük..
Onları gah 90’ların karanlık yapılarının pençesinde işkenceler görürken, can çekişirken; gah 28 Şubat darbecilerinin zulümlerine uğrar iken; gah suçsuz yere on-onbeş-yirmi beş yıl tutuldukları zindanları okula, medreseye dönüştüren Yusuf yüzlüler olarak gördük şahid olduk..
Yurtiçi ve yurtdışında fakire gurebaya yardım dağıtarak Umut olanlar onlardı..
6-8 Ekim olaylarında Yasin, Riyad, Hasan, Hüseyin gibi kanları akıtılanlar da yine onlardı..
15 Temmuz gecesi ise hain darbecilere karşı onları memleketin dört bir köşesinde en ön saflarda ölüme meydan okuyan, göğsünü siper edenler olarak gördük..
Tüm bu olanlara rağmen her dönem türlü türlü zulüm, zorluk, engellerle karşılaştıklarına ve iftiralara uğradıklarına bin şahid olduk..
Aksine onlar birilerinin belediye başkanlığına geldiklerinde doğru başlayıp yanlışa sürüklenen, metal yorgunluğun ağırlığına kapılacak kadar rahat bırakılmış kimseler değiller..
Onlar, birilerinin halkın kendilerine yetki verdikten sonra heykel dikmeyi hizmet bilenlerden, temel atmama törenleri düzenleyenlerden ya da saatlerce saydıkları milletin paralarının hesabını veremeyenler olmayacaklar.
Ya da yirmi yıldır dili üzerinden sömürdükleri halkın oyunu aldıktan sonra belediyenin imkanlarını binlerce Kürt gencinin ölümüne sebep oldukları çukurlara gömenlerden hiç olmayacaklar…
O çukur sahipleri ki; belediyeleri, sırtlarını yasladıkları şer güçlerin direktifleri doğrultusunda kullanan, kültür merkezleri üzerinden bölge halkının inancını, kültürünü erozyona uğratıp sapkın gruhlar üzerinden ahlaksızlığı yaygınlaştıranlardan başkası değillerdi. “Emê rêya xü bıdın xe” diyerek sadece seçim zamanları halkı hatırlayanlar halkın dostu değil; olsa olsa din düşmanı solcuların sözcüsü, sapkınların teminatı ve emperyal güçlerin aparatı olurlar.
Şimdi siz söyleyin; onlarca yıldır düzelmeyen, gelenin gideni arattığı ve her defasında kandırıldığımız bir kısır döngüyü değiştirmenin zamanı gelmedi mi?
“Mü’min aynı delikten iki defa ısırılmaz” diyor Peygamber Efendimiz.. (Sallallahu Aleyhi Vesellem)
Yolsuzluk ve rüşvetin olmadığı, belediye gelirlerinin oy veren vermeyen tüm halka hizmete dönüştüğü, uyuşturucu baron ve çetelere göz açtırılmadığı güvenilir, adil ve emin şehirlerin ihya ve inşasını istemez misiniz?
O zaman ‘Bu Sefer HÜDA PAR’ diyoruz…