Ülkeyi kalkındırmak merkezi yönetimlerin işidir ancak bir şehri çekip çevirecek, güzelleştirecek, halkı ihya edebilecek kurumlar belediyeler ile halkın ehliyet verdiği liyakatli başkanlardır.
31 Mart yerel seçimlerine doğru giderken mevcut belediye başkan adaylarının yerine getirmedikleri vaatlerine rağmen canhıraş hizmet aşkı söylemlerine şaşıyorum doğrusu.
Belediye başkanlığını arzulamak, liyakatli olmayı gerektiren, büyük bir sorumluluk yüklenmenin adıdır.
Ancak halkın kendilerini ehliyet sahibi zannedip oy verdiği kimi adaylar, seçildikten sonra verdikleri vaatleri yapmayıp liyakat gösteremedikleri gibi şehrin sorunlarının katlanmasına da sebep oluyorlar maalesef.
Bu kişilikleri, halkın fırsat verdiği beş yıllık dönemde yaptıkları göz boyama işlerle hemencecik tanıyabilirsiniz.
Her yaklaşan seçim öncesi tanık olduğumuz durum ise; bu liyakatsizlerin, yeterli hizmet yapmadıkları halde halktan tekrar kendilerine belediyeyi yönetme ehliyeti vermeleri konusunda oy isteme yüzsüzlüğünde bulunmalarıdır.
Bu sorun, halkın sahip olduğu oy hakkını zaman zaman hakkıyla kullanamamasından da kaynaklanabilmektedir.
Dolayısıyla modernleşmesi gereken büyükşehir ve megakentler, koca köykentlerden farksız kalabiliyor. Bu da moral bozuyor elbette.
Türkiye’nin ikinci büyük ili İzmir, kocakent diyebileceğimiz medeniyetten mahrum bırakılmış güzel illerimizden sadece biri.. Yıllardır CHP belediyeciliğinin hüküm sürdüğü ilin çoğunluk halkının bilinçli siyasi tercihlerinden dolayı mahrum kalmışlıklarından şikâyetçi olsalar da "Siz nasıl olursanız sizin idarecileriniz de öyle olur. (Siz) nasılsanız öyle idare edilirsiniz” (Keşfü’l- Hafa, 2:311) hadisinin ışık tuttuğu gerçeği yaşıyorlar.
Bir diğer ilimiz ise başkent Ankara… Beş yıldır görevde olan Mansur Yavaş’a sorsan “Çok iş” yaptık der. Ancak gelin görün ki 2019’da vaat ettiklerinin neredeyse hiçbirini yapmadı. Yaptım dediği 18 kreş kendi döneminden önce yapılmış. Yavaş’ın, söz konusu projelerin birçoğunun adını değiştirip, ufak tefek tadilatlarla hizmeti kendi hanesine kattığı iddia ediliyor. Yedi bakanlığın bütçesine denk bütçeye sahip olan ABB’yi borç batağına çeviren Yavaş’ın iddia edildiği gibi yapmadığı hizmetlere rağmen bu kadar parayı nereye harcadığı ise merak konusu..
Mesela Mansur Yavaş’ın belediye başkanı seçildiği 2019’dan bu yana bir metre bile metro inşaatı için toprak kazılmamış.
Oysa 2019 seçimleri öncesi 58 km. metro yapma sözü vermişti Yavaş.
Yıl 2024; 31 Mart yerel seçimlerine kalmış 13 gün, Mansur bey yine metro vaadinde bulunuyor. Bu kez görevde bulunduğu beş yıl içinde yapmadığı metro vaadinden 7 km. kısarak “51,3 km. uzunluğunda 5 metro hattı yapacağız.” diyerek…
İyi de Mansur Bey; siz geçen bu beş yıllık zaman içerisinde vaat ettiğiniz metro hatlarını yapmadığınız halde yeni bir beş yıl için Ankaralılardan tekrar oy istemeye nasıl yüz buluyorsunuz, hayret doğrusu.
Gerçekten anlayamıyorum; bu türden siyaset, herkesin yapabileceği bir iş değil.
Bir başka örnek: Ofise doğru giderken otogar kavşağına yakın bir yerde dev bir pankartta “Otogar’ı Yeniledik” şeklinde Mansur Yavaş’ın reklam afişini gördükten sonra Otogar’da ne gibi bir yenilik yapılmış diye merak ettim.
Baktığımda, eski Otogar olduğu gibi yerinde duruyor. Belki ek bir bina eklemlenmiştir, o da yok
Meğer sadece baştan sona boyanmış!
İşte heykel dikmekten başka hizmeti bilmeyen zihniyetin yapacağı hizmet de anca göz boyama ile olur.
31 Mart yerel seçimlerine hazırlanan Yavaş’ın sloganı “Az laf çok iş”; ancak Ankaralılar beş yıllık süre içerisinde Mansur Yavaş’ın kendisini aralarında görmedikleri, şehrin sorunları ile ilgili vaatlerini yerine getirmediği için şikayetçi.
Epey bi halkla yapılmış röportaj izledim, gerçekten büyük bir tepki var. Yavaş’ın, trafik sorunundan çevre temizliğine, çevre yeşillendirmeden kentsel dönüşüm ve modern şehirleşmeye neredeyse hiç iş yapmadığını tüm Ankaralılar konuşuyor.
Ankara’yı gezdiğinizde hakikaten bir başkent izlenimi edinemiyorsunuz, Türkiye’ye haksızlık bu. Başkent Ankara, metro ağıyla, kentsel dönüşümü ve yenilikçi yapı tasarımı ve ekonomik gelişmişliğiyle dünya başkentlerinden geri kalmamalıydı. Ama yok maalesef, yeterli hizmet olmadığı gibi vizyon da yok.
Ancak sosyal medyaya bakıp da Ankara’dan, sokak ve caddelerinden haberdar olmayanlar, Mansur Yavaş’ın çalıştığını, ileri bir belediyecilik hizmeti ortaya koyduğu algısına kapılabilirler, dikkat.
Ama hakkını da yemeyelim; Yavaş, algı oyunlarını gerçekten iyi biliyor. Mesela kendi döneminden önceki dönemlerde yapılan projeleri sanki kendi döneminde yapılmış gibi gösterebilme becerisine sahip.
Hizmet yapmadan algılar üzerinden çalışıyormuş izlenimi vermede en iyilerden belki; ama Mansur Yavaş, rakiplerine yönelik düşmanlaştırıcı söylem geliştirmede de algı yapmadan durmuyor..
Geçtiğimiz genel seçimlerde cumhurbaşkanı yardımcılığı hayali için meydanlardan HÜDA PAR’a yönelik kirli söylemlerde bulunarak algı oluşturmaya çalışmıştı; ama eline yüzüne bulaştırmıştı.
Hayalini gerçekleştiremeyen Yavaş, ders almamış olacak ki 31 Mart yerel seçimlerine doğru gidilirken HÜDA PAR’a yönelik aynı kirli algıyı sürdürüyor. Çıktığı bir televizyon kanalında HÜDA PAR gibi 2012’de kurulmuş yasal bir partiyi Pkk’yle birlikte zikreden Yavaş, partisi CHP’nin Pkk’nin siyasi uzantısı DEM’le ittifakını ise oylarına talip olduğu milliyetçi tabandan gizlemeyi tercih ediyor.
Yavaş Mansur Bey yavaş!
Yaptığınız doğru dürüst bir hizmet yokken “Az laf çok iş” diye Ankara’nın her yerine afişlerinizi asarak büyük bir algı oluşturabilirsiniz ve hatta bu davranış sizi bile motive edebilir.
Ama her konuşunca batıran bir siyasetçi olarak partinizin dahi konuşmanıza sıcak bakmadığı için slogan haline getirdiğiniz o ‘Az laf’larınız; iftiraya, karalamalara ve yalanlara dönüşmesin ki, seçimi kaybetseniz bile itibarınızı kaybetmeyesiniz.