Gazze Savaşı 104’ncü gününde.. Siyonist israil’in Gazze’de bu 104 günde uguladığı terörist vahşet, 100 yıldır Filistin topraklarında yaptığı işgalin, Filistin halkına yönelik katliam ve zulmün hızlandırılmış, açığa çıkmış hali oldu.
Daha önce her gün birer ikişer Filistinliyi katlederek, evlerini başlarına yıkarak, gasp, sürgün veya esaret altına alarak ‘Yavaş ölüm’ politikası sürdüren siyonist rejim, 7 Ekim sonrası vahşileşmiş bir canavara dönüşerek cürümlerini savaş suçları kapsamında soykırımlar yaparak devam ettiriyor.
Bebekler, çocuklar ve kadınların çoğunlukta olduğu 30 bin civarı sivili bilinçli katletmekten çekinmeyen terörist rejim, 100 günden fazla bir zaman geçmesine rağmen Gazze direnişine karşı bir başarı elde edebilmiş değil.
Daha bir tane esirini operasyonla kurtaramadığı gibi üstüne Kassam’ın koruma altında tuttuğu Yahudi esirleri öldürmekten çekinmeyen siyonist rejimin derdinin esirlerini kurtarmak olmadığı da aşikar..
Esir aileleri de bunun farkında olduğu için Telaviv’de katil Netanyahu’ya karşı en sert eylemlerde bulunuyorlar.
Siyonist yönetimlerinden o denli umutlarını kesmiş olan esir ailelerinden biri geçtiğimiz günlerde bir TV kanalında Cumhurbaşkanı Erdoğan’a adeta yalvararak çocukları için devreye girmesini istiyordu.
Gelinen son aşamada siyonist vahşiler yer yer çekiliyorlar. Siyonist rejim, Gazze’de beklemedikleri kadar çok asker ve askeri teçhizat kaybı verdi. Katil Netanyahu bu sebeple olsa gerek; ortakları ABD’nin kendilerine tahsis ettiği F 35 savaş uçağı önünde konuşarak yaptıkları soykırımı hava saldırıları ile sürdürecekleri mesajını verdi.
Ancak katil sürülerinin şuana kadar Gazze’ye yönelik insanlık dışı vahşi saldırılarına rağmen sonuç alamadığı planları bundan sonra da ne yaparlarsa yapsın tutmayacaktır inşallah. Siyonist israil’in korkak askerlerinin tanklarından dahi inemeyerek avlandığı Gazze’den yenilgiyi kabul ederek zelil bir şekilde geri çekileceğini öngörmemek ise süreci okuyamamak demektir.
Diğer yandan tüm dünyada süren siyonist destekçisi firmaların ürünlerine boykot kararı siyonist israile yönelik savaşı durdurması yönünde baskı oluşturuyor olması olumlu bir gelişme. Ancak Yemen’in işgalci israile giden gemilere yönelik başarılı operasyonları siyonist israile ve ona destek çıkan Avrupa ile ABD ticaret trafiğini sekteye uğratarak en büyük zararı vermiş durumda.
Tüm siyonist destekçisi batılı ülkeler üstesinden gelemeyecekleri bir savaş moduna girerek Yemen’e savaş ilan ettiler ancak yıllardır ölüme mahkum ettikleri bir halkı ölümle korkutmanın sonuç alır bir seçenek olmadığını da bilmeliler. Irak ve Afganistan işgali başarısızlığının üzerine gelecek bir başka başarısızlığın ise ABD’yi süper güç pozisyonundan düşüreceği gibi Çin, Rusya ve hatta Türkiye’nin küresel aktör olacağı sürecin de hızlanarak gerçekleşmesinin önünü açacaktır.
Gazze’nin onurlu halkı ve direnişin evlatlarına gelince; bu süreçte öyle bir destansı mücadele verdiler ki, bu savaşın hem Filistin ayağında hem de dünya ölçeğinde kazanımlar elde edildiğini ilan edebiliriz. Öyle bir zafer ki Gazze’nin savunulmasından da önemli belki.. Küresel çapta bir intifadanın ateşini yaktılar. Siyonist israil’e destek olan ABD ve Avrupa devletlerinin halklarını Hakkın yanına çekmeyi başardılar.
7 Ekim’den sonra sadece Fransa’da 17 bin insan, Gazze’ye yönelik vahşi saldırılarda katledilmelerine rağmen topraklarını terk etmeyerek Allah’a tevekkül eden bu mukaddes toprakların salih halkının inancı İslam’ı araştırarak Müslüman olmuştur.
İslam ülkeleri halklarının Filistin halkları için vermediği ya da zayıf kaldığı protesto eylemlerini yüzbinler ve milyonların katılımıyla veren ABD ve Avrupa ülkeleri halkları, insanlık ve vicdan sınavını geçmiştir. Bu olumlu evrilme, Batılı yönetimleri büyük endişelere sevk etmekle birlikte bundan sonra atacakları olumsuz adımlarda halklarını karşılarına alacakları bir sürece girdikleri, istihbarat birimlerince analiz edilmeye başlanmıştır.
Tekrar Filistin’e dönecek olursak; bugünden sonra başkenti Kudüs olan Filistin devletinin ilanını konuşabiliriz…