Tüm tuşlara basıyorlar, ama şuursuzca. Ortaya koyacakları neredeyse hiçbir icraatları olmadığı için millete uçuk vaatlerde bulunuyorlar. Ancak geçmiş seçimlerde tutmadıkları vaatlerinden dolayı kendi seçmen kitlesi bile onlara inanmıyor. Bundan dolayı seçmeni kandırabilecekleri şekilde olabildiğince çok yalan atıyorlar. Rakiplerini diskalifiye edebilmek içinse ‘çamur at tutmazsa izi kalır’ kabilince sıraya girmiş, iftiralar diziyorlar.
Millete bedava ev, bedava traktör vaad eden zihniyet, siyasi partilere ve liderlere ise durumlarına göre farklı farklı vaatlerde bulunmuş durumda. Mesela ilk turdan çok ümitli olan kafatasçı zihniyete sahip Özdağ, beklediği sonucu yakalamayınca herkese bir şeyler vaat eden Kılıçdaroğlu’na koştu. İçişleri bakanlığı vaadi sözü aldığı iddiaları var. İstediğini almış olmalı ki sokak sokak Kılıçdaroğlu diye dolaşıyor.
HDP’nin de yerel yönetim özerkliği, Demirtaş, Öcalan, Kavala ve tüm Pkk’lilerin serbest bırakılması ile kayyum uygulamasına son verme gibi vaatleri kopardığı gözleniyor. HDP’nin kimi istekleri dışında Bakanlık pazarlığı yaptığını sanmıyorum. Çünkü adamlar zaten CHP’yi CHP’nin yönetmediğini biliyorlar ve sonradan CHP’yi çok rahat yönlendirebileceklerine de inandıkları için rahatlar.
Gelelim Gelecek, Deva, Saadet ve DP’e.. Şu anda en karlı çıkanlar, toplam oyları yüzde ikiyi bulmayan bu dört parti 37 milletvekili koltuğu, her parti liderine cumhurbaşkanlığı yardımcılığı koltuğu ve birer de bakanlık vaadini kapmış durumda.
İmamoğlu ile Yavaş’a ise piyango vurmuş gibi.. Hem istifa etmedikleri görevleri çantada keklik dururken, diğer cumhurbaşkanlığı vaadini kapmış liderlerden daha etkili Cumhurbaşkanlığı yardımcılığı vaadiyle ihmal ettikleri İstanbul ve Ankara’ya rağmen o meydan senin bu meydan benim koşturdular. Yanlış anlaşılmasın, onların da Genel Başkanları Kılıçdaroğlu gibi yaptıkları icraatlar olmadığı için yalan vaatler ve iftira seanslarını sürdürdüler.
Hatırlarsanız Atatürk havalimanını CIA bağlantılı bir Türk şirkete vereceğini ifade eden Kılıçdaroğlu o kadar çok koltuk dağıttı ki; açıkçası destek vermeleri halinde cumhurbaşkanlığını kazanacağını bilse Hatay’ı Suriye’ye, İzmir’i Yunanistan’a verebileceği endişesi sardı bizi.
Kazanayım da ne olursa olsun mantığı, tüm değerlerini bir kenara bırakan 7’li ittifakta buluşanlar için “Normalleşme” olabilir ancak bu anormalleşme kaybettirir.
Sözde milliyetçi özde ırkçı Özdağ ile HDP/Pkk’nin, koltuk ve menfaatler uğruna aynı ittifakta yer almaları, tüm değerlerini yitirdikleri anlamı taşıyor olsa bile bu kararın sadece kendi iradelerince vermedikleri, emir aldıkları üst mercilerin iradesinin yansıması olduğunu unutmamalı.
Şimdi merak ettiğimiz şu; önüne gelene cumhurbaşkanlığı yardımcılığı, bakanlık vaat eden Kılıçdaroğlu, 7 Cumhurbaşkanı yardımcısı koalisyon ortağı ile ülkeyi nasıl yönetecek? Hani Parlamenter sistemi getireceklerdi, Meral Akşener başbakan olacaktı? Meclis çoğunluğunu ilk turda kaybettiklerine göre parlamenter sistem vaadi çöktü. Akşener’in başbakanlık hayali de gitti. O halde bunca vaveyla koparmaları da yalan oldu.
Normalde başkanlık sistemini kişisel anlamda benimsemelerine rağmen ağababaları, Türkiye’nin kontrolünü yeniden ele geçirmek için bunlara bu fikri dayattığı için bunlarda el mahkum oldukları için söylenenleri uyguluyor, kızmayın. Çünkü ağababaları, bu toprakları “Eski Türkiye”nin üç ayda bir yıkılan, sürekli IMF’ye borçlu tutulan, AB kapısında dilenen, ABD’ye el pençe duran koalisyonlu hükümetleri modeliyle kontrol altında tutarak yönetme kabiliyetine sahipler de ondan istiyorlar bu sistemi.
Şimdi ikinci tur seçimlerine 24 saat var ve var güçleriyle icraat yapmadıkları için vaat satıp borçlu kaldıkları seçmenlerine kaybetmediklerini, sandığa giderek son kozları Kılıçdaroğlu’nu seçtirmek için çırpınıyorlar. Açıkçası bu kadar çok yalan konuşan, kaybetmemek için rakibine iftira atmaktan çekinmeyenlere kimse güvenmiyor. Nasıl ki HDP’nin Doğu ve Güneydoğu’da oyları tehditle gasp ettiği bilinen bir gerçekse, CHP’nin de kaybetmemek için her türlü hileye başvurabileceği düşüncesiyle çok dikkatli olmalı…
Bir diğer dikkat çekici durum ise 6’lı masada oturanların hiçbiri artık vekil değil. Ki Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanı seçimini kaybetmesi durumunda masa sakinleri de yardımcılık vaadini kaybetmiş olacaklar. Kaybedenler sadece bunlar mı? Değil elbette. Asıl kaybedenler ABD, FETÖ, Pkk olacak. Kazanan Türkiye halkı ile birlikte İslam coğrafyasında yaşayan tüm Müslüman halklar olacak.
Bir çağ kapanacak, bir çağ açılacak ve bu çağ Müslüman halkın Yüzyılı olacak inşallah…